"Ona ne yaptın sen Nathan " diye ciyaklayan Dylan beni korkutmuştu. "Sessiz ol ".
"Olamam " diye tersledi.
"Sana sessiz ol diyorum ". Dylan cılız kızsı kollarıyla beni yakalamıştı. Amacı Aria'yı kurtarmaktı ama o sadece kollarımı hafifçe sarmalayabiliyordu. "Bırak" diye bağırmaya devam ediyordu. Aria'yı kucağımda tutuyordum bırakmak için koltuğa ilerledim. Bıraktıktan sonra , derin bir iç çektim. Olanları Dylan'a anlatmam bir ömür sürerdi ama anlatmazsam yeri göğü inletirdi.
"Dylan , sana herşeyi anlatacağım , ama ben konuştuğum süre boyunca ses çıkarmayacaksın , anladın mı ?" "Merak etme " dedi bilmiş bir tavırla. Gözlerimi devirdim. "Şöyle , Aria yanıma geldi. Yağmur yağıyorken. Her zaman ki yerimde oturuyordum. Yani buldu işte beni. Sonra okuldaki pek çok kişiye okulu terk etmesi gerektiğini söylediğini söyledi. "
Dylan başını sallayarak "bunu biliyorum " dedi.
"Herneyse , bunu duyunca sinirlendim. Ona 'bunu neden yaptığını sordum. Kendi halledeceğini söyledi , derslerin saçma olduğunu söyledi. Ve ben uzun zamandır ara verdiğim bir şey yaptım. O gittikten sonra aklına girdim. Yani denedim ve oldu. "
Dylan bana biraz daha yaklaştı , aklına girebildiğimi duymak onu etkilemişti. Sanki o da benimkini okumaya çalışıyordu. Yapamazdı.
"Uzaya geri dönüyor Dylan , kendini kurban edecek , yarın öğleden sonra onlar buraya gelecekler. Aria'yı almak için. Buna izin veremezdim. Aklıma sadece onu alıp saklamak geldi. Tabi onu bayıltmadan bunu yapamazdım. İşte gördüğün gibi , durum bu. Şimdi izin verirsen onu John'un tuttuğu odaya götüreceğim. "
"Ona kötü bir şey olmayacak değil mi Nathan " dedi Dylan , sesi içtendi. Aria'yı düşünüyordu. "Ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim ".
Başını salladı. "Ben de seninle geleceğim. " Aria'nın bacaklarından tuttu. Bunu herhangi bir itiraz kabul etmeyeceğini kanıtlamak için yapmıştı. "Buna gerek yok , gelebilirsin , sen bırak ben onu taşırım .Emin ol senin taşımandan daha güvenli olacak "
Suratını astı , bu konuda ciddi değildi . Kapıyı açtı ve geçmemi bekledi.
Koridordan geçerken okuldan ayrılan öğrencilerle karşılaşıyorduk. Kucağımdaki kişinin Aria olduğunu görünce duraksıyor ve Dylan'ı tutuyorlardı. Bana yaklaşmamışlardı. Bu iyiydi , çünkü sinirlerim tepemdeydi. Aslında Dylan'ı yanıma almamın sebeplerinden biri de buydu. O konuşkandır. Olanları öğrenmek isteyenler onu sıkıştırırdı. Avluya çıktığımda Dylan'ın bana yetişmiş olduğunu fark ettim.Göz ucuyla baktıktan sonra yürümeye devam ettim.
Hapishane gibi soluk renkli binanın merdivenlerini çıkmaya başladık. Aklıma John geliyordu. Ensemden içeri giren hava , kapının oradaki yerini hatırladığım John ürpermeme yetmişti. Gözlerimi sıkıca kapatıp başımı salladım. Dylan bu kapıyı da açtı bizim için. Yurt koridorundan sonra burası fazla ıssızdı. Dylan loş koridorda bana yaklaştı. Ayak seslerimiz yankılanırken , korku filmlerindeki gibi kapı gıcırtıları eşlik ediyordu. "Şurada düğmeler olacak , ışığı yakmak için " , Dylan hızlıca duvarda gezdirmeye başladı ellerini. 'Tık ' sesi ile sonunda aydınlanan koridor Dylan'ın kireçe dönmüş rengini ortaya çıkarmıştı. Arkamızda kalan odaya ilerledim. "Oda " dedim. Dylan cevap vermiyordu. "Korkudan dilini mi yuttun " dedim. " Dalga geçme , burası korkunç bir yer " dedi yine terslemişti. "Aria 1 aydan da uzun bir süre burada kaldı " dedim. Dylan başını eğip önümde yürümeye başladı.
Yatağın üzerine onu sırt üstü bıraktım. Kenardaki dolapta olduğunu bildiğim battaniyeyi üzerine örttüm. Dylan sandalyeye oturmuştu. "Burada oturmak istemediğini biliyorum , o yüzden bana fizik bölümünden Oliver'ı çağırırmanı isteyeceğim " dedim. "Aslında koridoru bile tek yürümek konusunda tedirginim ama koşarım büyük ihtimal " dedi.
Odadan çıktıktan sonra gelen seslerden , gerçekten koştuğunu anlamıştım.
Kapı kapanınca , sessizlik kaplamıştı her yanı. Sadece ben ve Aria'nın olduğu bu oda her ne kadar soğuk da olsa beni bunaltmaya başlamıştı. Ellerimi ensemde birleştirip biraz serinlememi sağladım. Aria'nın kendimi ayarlamış bir alarm gibi buluşma saatinden önce uyanmasından korkuyordum. Ama onun beni .. BİZİ bırakmasına izin vermezdim.
Kapının sesi ile gelen Oliver'i fark etmiştim. Bana bakıp gözlerini Aria'a kaydırmıştı. Bakışlarını takip edince avcumdaki elleri görmüştüm. Yavaşça ellerimi çektim. ''Buraya gel Oli , dolaptaki ipi alır mısın? '' . Eğilip dolapı karıştırdı. ''Galiba yok burada '' Dedi . Nefesimi bırakıp onu kenara ittim. Elimi uzatıp dolabın içindeki ipi tek hamlede çıkardı. Ağzını açmış bir şekilde aptal gibi bakıyordu. ''Kızın ayaklarını birbirine yaklaştır. '' Oli tek eliyle Aria'nını ayaklarını birbirine yapıştırıp sabitledi. İpi soldan sağa yatağı da içinde alacak şekilde doladım. ''Ne yapıyoruz biz '' dedi oliver. ''Korkuyor musun . Hem de bir kızı bağlamaktan . Merak etme uyumuyor bayıldı. Şimdi çok konuşma ve yardım et.'' dedim. Oliver başını onaylamaz şekilde salladı.
''Eller '' dedim. Onları da sabitlediği sırada Dylan odaya nefes nefese halde girdi. Zaten korkan Oliver şimdi daha da telaşlanmıştı. Sanki okulda idareci vardı . Neden korkuyordu bu kadar . ''Nathan onlar. Geldi.. Yarın demiştin . Ama geldiler .'' Gözlerimi kısarak onu anlamaya çalışıyordum. Kol saatime baktım. Saat sabahın 10 uydu. ''Dylan ne diyorsun . Sakin ol ve nefes aldıktan sonra konuş '' . Gözlerini kapadı ve ellerini kulaklarının yanına bastırarak biraz durdu ardından hızlıca iki yana savurdu.
''Uzay gemisi , ağaçlığa indi. Yerini tam olarak bilmiyorum ama kuledeki çocuklardan yerinde olan varsa öğrenebiliriz. Aria için erken geldiler . Ne yapacağız eğer o gitmezse ve biz de bir şey yapamazsak .. Biliyorsun çok az kişi kaldık.. ve..
Dylan'ı susturan şey Oliver'ın koşarak odadan çıkması olmuştu. ''Seni korkak sakın kimseye bir şey söyleme '' diye arkasından koşarak kapıya yöneldim. Dylan bana yetişip kolumdan tuttu . ''Nathan kör olmayan herkes o gemiyi gördü sen merak etme.'' dedi. ''Peki , Dylan şimdi ne yapmalıyız'' dedim bıkkın bir tonda. ''Vay canına bunu bana mı diyorsun .' cevap verdi. '' Peki , ilk olarak Aria'yı çöz .Sonra kuleye gideriz. '' dedi. Başımı sağladım ve pekte sağlam bağlayamadığımız ipleri sökmeye başladım. Bir kaç dakika da ipler yere düşmüştü. Uyuyor gibiydi sadece surat ifadesi halen ciddiydi. Uyuduğu zaman böyle olmuyordu. Biliyordum çünkü sadece şans eseri bir kaç kez onu uyurken isteyerek izlemiştim. ''Onu almayacak mıyız '' dedim Dylan'a . Hayır anlamında başını salladı ve kapıyı açtı. Onu burada tek başına bırakmak konusunda pek güvenemiyordum. Yatağa eğilip Aria'yı omzuma aldım. '' Ne yapıyorsun sen . Bırak yavaşlatır seni sadece ' diye cıyakladı. Şaşkınca kaşımı kaldırdım. ''Ciddiyim. '' dedi. Of layıp onu yatağa yavaşça geri bıraktım. ''Çabuk gelsek iyi olur.'' dedim . Odadan çıkıp kuleye ilerledik. Kule aslında bir kule değildi . Yani kampüsün en üst katındaki çatı katı odasını bazı önlemler için öğrencilere tesis etmiştik . Görevleri herhangi bir giriş çıkışı kontrol etmekti. Havaalanlarındaki kule gibi tek fark bu kule öğrenci işiydi.
Bir kaç öğrenci dışında oda boştu. Bunlar kalanlardı. ''Çocuklar , gemi nereye indi '' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Gezegenden
Paranormal16 yılınızı uzayda geçirdikten sonra kendinizi bir anda dünyada hiç bir şey bilmeden bulsanız ne yapardınız ? Başınıza neler gelirdi... Ya da kimlerle tanışırdınız. İ 97 adlı kobay kendini b...