Nathan'dan
Uyandığımda annemin başımda olduğunu gördüm. Tam açamadığım gözlerimle ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Kısa bir müddet daha gözlerimi kapatıp kendime gelene dek o şekilde kaldım. En son boynuma verilen şoku hatırlıyordum. Sinirlenmiştim. "Neden beni bayılttın " dedim anneme. Insan formundaydı. Eliyle alnıma düşen saçlarımı kenara ittirdi nazikçe. "Nathion , insan formuna alışmış olman beni kızdırmıştı. Haddini de aşınca kendimce sana ceza verdim. " dedi. Sesindeki pişmanlığı yüzünden de okunuyordun. Yavaşca elimi, yanağıma inen eline koydum. "Bak , annem olmanı normal karşıladım. Uzaylı olduğumu öğrenmeme de tepki vermedim. Ama karakterimle ilgili endişe duyma . Ben aile özlemi çektim. Ben, seni babamı hep merak ettim. Beni bunca zamandır bir kez bile merak etmemişken sana anne diyebildim. Bak bu sana normal geliyor olabilir ama dünyalı biri için bunlar o kadar anormal ki. Hiç bir ergen 19 yaşında tanıştığı annesine anne demez. Beni yargılama ya da nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama .. Insan olmamdan rahatsız olup yüzume vurma. Bunu duymak istemiyorum. Sinirliyimdir, duygularımı da ifade edemem .. Duygunun ne olup olmadığını biliyor musun ? Her neyse. Aria'nın başını beladan kurtarmalıyım. O benim için önemli. Bu olanların sonunda başımıza ne gelir bilmiyorum ama tek derdim onu korumak. Şuan dediklerimden bir şey anladın mı?" Dedim son cümlemi biraz umutsuzca söylemiştim. Annem gözlerini hafifçe kapayıp açtı. Evet demekti bu. "Bir daha şok vermezsen sevinirim. Güzel bir deneyim olduğunu söyleyemeyeceğim. " dedim zorla gülerek. Annem de benim gülmeme hafifçe güldü. "Insanları gözlemdiğimde bu kadar güzel özellikleri olduğunu fark etmemiştim oğlum. "Dedi tekrar saçlarımı okşayarak. Gülümsememi daha içten gelerek sürüp ona bakmaya devam ettim. "Ah bu arada John .. Bizi gören tek kişiydi. Seni bırakırken gemiyi görmüştü. Daha sonra okuldaki başka öğrencilerinde bizden olduğunu düşünmeye başladı. Okuluna bir kaç Okdionlu göndermiştim oğlum. Seni asla yalnız bırakmadım. Hep seni izledim. Ne kadar harika bir oğlum olduğunu hiç unutmadım. Seni öyle gizli sevdim ki. Tüm koloni senin öldüğünü biliyorken ben babanla gizli gizli senin haberlerini aldık. " gözleri yaşla dolmuştu. Uzandığım yerde oturma pozisyonu aldım. Annem bir eliyle kızarmış burnunu tutarken diğeriyle saçlarımı okşuyordu. Onun da insani yanı vardı. Beni anlayabiliyordu. Elimle gözyaşlarını sildim. Sırtında birleştirdiğim kollarımı daha da sıkıp sarıldım. "Ağlama beni de ağlatacaksın. Biliyorsun ağlamayı sevmem " dedim kulağına fısıldayarak. Annem kesik kesik hıçkırıklarını duramadan başını salladı. "Bili..yorum . " dedi. "Şiii ... tamam bak birlikteyiz. Artık geçti. " onun içinde zor zamanlar geçmişti. Bir an kendimi bencil hissettim. Ona kaba davranmamalıydım. Istemeden ya da isteyerek bilmiyorum ama kaba davranmıştım. Iç çekip ona sıkıca tekrar sarıldım. "Her şey en sonunda daha iyi olacak. Beni duydun mu " dedim gülümseyerek.Aria'nın kendine gelmesi 3 gün sürmüştü. Bol bol su içmesi için başında hep durdum. 3.günün sabahında kendine gelip Nathan diye seslendi. Uyukladığımı onun sayesinde anladım. "Iyi misin " dedim heyecanımı bastırmaya çalışarak. Yatakta oturur pozisyondaydı ve ellerini karnının üzerinde koymuştu. Evet anlamında başını sallayıp gülümsedi. Gülümseyince kaşının üzerindeki dikiş izi buruşmuştu. "Buna sevindim. Aç mısın" gülümsemesi biraz düştü ve yine evet anlamında başını salladı. "Tamam sana çorba getireyim" . Aria yutkundu ve "su getirsen " dedi. Korktuğunu anlıyordum. Ama çorba zaten onun için en ideal yemekti. "Çorba zaten sulu , rahatla. Aynı bundan önce içtiğin şekerli su gibi. Ama bu tuzlu ve sebzeli. " ellerimi omzuna koyup ovalamaya başladım. Gerginliğini hissedebiliyordum. Biraz daha omzuna masaj yaptıktan sonra geri çekildim. Yüzüne yaklaştım. "Çok seveceksin. Korkma . Sakinleş " dedim ve odadan çıktım. Kapıda hemşire ya da doktor görmek yerine yeşil sarı uzaylılar görmeye halen alışamamıştım. Neyseki istenilen insan yiyeceklerini bulabiliyordum. Gardiyanlardan birine çorba istediğimi ve yanında bir bardak şekersiz su getirmesini söyledim. Bana yücelere verdiği selamdan verip koridorda ilerledi. Yüce oğlu olmak oldukça tuhaftı. Hayatım uzun zamandır yalan üzerine kurulmuştu. Ailem tarafından deli haline getirilmiş John , onun için yaptığım onca aptalca şey... Başımı sallayıp moral bozucu şeyleri uzaklaştırmak istedim zihnimden. Bu kez de aklım savaşa yoğunlaştı. Ne yapacaktık hiç bilmiyordum .. Aslında okulda olsaydık kendimi daha çıkmaz ve imkansız bir yolda hissederdim. Burada uzaylılar ile başka bir uzaylıya karşı koymak daha.. Imkanı olan bir şeydi. En azından baştan mağlup sayılmıyorduk. Kehaneti öğrenmek için sabırsızlanıyordum.. Bir kaç gün sonra kendi gezegenime ,Okdion'a varmış olacaktık. Normalde Nasa'nın uzay mekiğini kullansak toplam 80 yıl sürecek mesafede olan gezegene uzay teknolojisi ile 8 gün hatta daha az bir sürede varacaktık. Aria'nın ameliyatından sonra gemi harekete geçmişti. Bir kaç Okdionlu askeri insan formuna bürüyüp okulu koruması için arkada bırakmıştık. Az da olsa içim rahattı. Kendimi ,gemisini terk eden bir kaptan gibi hissediyordum. Yanımda duran gardiyan zihnimi okumuş gibi yüzüme baktı. Normal olarak onların zihin okuması yasaktı. Ancak okumuşsa da ona herhangi bir ceza vermezdim. Bu istemeden oluyordu bazen. Yani durduk yere karşındakinin zihnini okurken buluyordun kendini. Bunun bir cezası olması saçmaydı.
Önüme gelen tepsiyi aldım. Gardiyana selam verip odaya geri döndüm. Dumanı tüten brokoli çorbası oldukça güzel kokuyordu. Bir çok insan brokoli sevmezdi. Aria normal bir insan gibi ilk kez yemek yiyecekken ,ona brokoli yedirmek kendimi oldukça cani hissettirdi. Ama ismine oranla kokusu harikaydı. Aria kapıdan girip yanına gidene kadar bana bakmamaya kararlıydı. Yüzümdeki sırıtışla yanında bittim. Kendim için koltuğu çekip yatağının yanına oturdum. Tepsiyi bacağımın üzerine koyup kaşığı elime aldım. "Bu kaşık , çorbayı içmek için bunu kullanırsın. " kaşığı batırıp çorba ile doldurdum. "Bu şekilde. Şimdi ağzını aç " Aria gözüme bakıp dudak büktü. Yaklaşıp kaşığı kokladı. Biraz bekledikten sonra ağzını açtı. Zafer kazanmış gibi hissetmiştim. "Su içer gibi " dedim. Aria çorbayı yutkunurken bir an da bağırdı. "Bu su gibi değil , gırtlağım ... Öhöö öhöö " . Tepsiyi masaya bırakıp hemen bardağa su koydum. Çorbayı onun için üflememiştim. Resmen kıza kaynar su içirdim .. Kendi kendime içimden lanet okurken elim titreyerek Aria'ya su içirmeye çalıştım. "Ben sıcak olduğunu unuttum. Özür dilerim Aria " bir çırpıda bunları söylerken bir yandan da ağzına bardağı dayayıp su içmesini sağlıyordum. Aria elimdeki bardağı kendi aldı. "Nathan , sakin ol " tekrar öksürdü. Gözümü sımsıkı kapayıp "Çok üzgünüm. " dedim. Elini omzuna koymuş diğeriyle su içerken bana göz devirdi. "Geçti. Sakin ol " dedi tekrar öksürerek. Kendimi gerçekten de öldürmek istiyordum. Tepsiyi tekrar kucağıma alıp kaşıktaki çorbayı üflemeye başladım. "Çorba içersen sakın bunu yapmayı unutma " dedim. Aria bana kaşlarını kaldırıp "Emin ol bunu unutmayacağım" diye cevap verdi.Çorbayı içtikten sonra tekrar uykusu gelmişti. Koltuğu yerine götürüp oturmaya devam ettim. Aria ' da çok geçmeden uyumaya başladı. Çok geçmemişti ki gardiyanlardan biri odaya girdi. Bana selam verip " Yücemiz sizi çağırıyor efendim " dedi. Geri adım atıp kapının ağzında durmaya başladı. Başımı sallayıp ayağa kalktım ve birlikte odadan çıktık. Koridorda yürürken kimi Okdionlunun zihnini okumayı denedim. Genel olarak hepsinin aklındaki korku yüzlerine yansımıştı. Herkes gezegen savaşının nasıl olacağını düşünüyordu. Kimisi gezegenine güvenirken kimi yenileceğini düşünmüyor değildi... Derin bir iç çekip açılan son kapıdan da geçtik. Kapıdan çıkan dumana halen alışamamıştım. Gözlerimi kısıp içeriye girdim. Annem arkası bize dönük oturduğu koltuktan kalktı. Selam vermem gerektiğini ima eden bir bakış attı. Gardiyan arkamda kaldığı için selam faslını unutmuştum. Hemen selam verip kaşlarını çatmış olan annemi normal haline döndürdüm. "Nathion , Aria nasıl " dedi. "Iyi kendine geldi sayılır. " diye cevap verdim. "Yarına ikinizin de savaş koordine odasına gelmesini istiyorum. Ameliyatını yapan Pyras* ın dediğine göre bugün dikişlerini alacaklar. Yarına çok daha iyi olur. " o kadar uykum vardı ki. Zar zor ayakta durduğumu yeni fark etmiştim. "Peki. Aria'nin yanına dönüyorum" . Annem bana imalı bir bakış atıp. "Peki. " dedi. Tekrar selam verip odadan çıktım. "Ah bu arada sen de lütfen uykunu al oğlum " diye ekledi. Unutup aklına gelen şeyi de dedikten sonra koltuğunu tekrar eski yönüne çevirdi. Başımla onaylayıp ikinci kez selam verdim. Gardiyan önde bense arkada yine yürümeye başladık.
Odaya girerken ekstra kendim için yatak istettim. Odaya girdiğimde Pyras 'ın içeride dikişleri alıyordu. Arkamı dönüp elimden geldiğince midemin bulanmasını engellemeye çalıştım. Işi bittikten sonra Pyras yanıma gelip Aria'nın durumu bana bildirdi. Annemin isteği üzerine , Aria'ya vitamin ve dinlendirici karışımı bir ilaç içirdiklerini. 13 saat sonra oldukça iyi ve kendinde bir biçimde uyanacağını söyledi. Eğer uyanırsa ya da ters giden bir şey olursa onu çağırabileceğimi söyleyip yanımızdan ayrıldı. Çok geçmeden yatak da gelmişti. Ben de Aria'ya zevkle eşlik edip uyumaya hazırlandım. Koltuktan daha rahat olan yatağa tam uyku pozisyonumu almışken Aria'nın sesleri ile yerimden zıpladım. Gözleri kapalıydı. Kabus görüyor gibiydi. Biraz zaman geçince uyuyacağını düşünmüştüm. Beklemeye başladım.#Pyras= Okdion gezegenindeki doktor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Gezegenden
Paranormal16 yılınızı uzayda geçirdikten sonra kendinizi bir anda dünyada hiç bir şey bilmeden bulsanız ne yapardınız ? Başınıza neler gelirdi... Ya da kimlerle tanışırdınız. İ 97 adlı kobay kendini b...