2. Bölüm ~ Karanlık

325 13 0
                                    

Ateş'ten

Yol sakindi ama epey karanlıktı. Saatlerdir araba kullanıyordum ve vücudum olmasa bile ruhum yorulmuşçasına isyan ediyor, gözlerim kapanmakta ısrarcı davranıyordu. Alkolün etkisiyle olsa gerek bedenim benden bağimsız hareket ediyordu.
Aslında sarhoş bile değildim çünkü alkole alışık bir vücudum var, hergün içtiğimin yarısı kadar bile içemeden yola düşmüştük. Sarhoş olan ruhumdu çünkü gerçekten sarsılmıştım.
Babam kalp krizi geçirmiş, koskoca Mehmet Mertoğlu. Yenilmez, çelik iradeli taş kalpli, buz adam. Yani babam. Benim babam.

Ne kadar olmuştu görüşmeyeli. Çok uzun değil sanki. Alev'in mezuniyetindeydik en son. Görüştük derken yanyana oturduk sadece. "Nasılsın?" "İyiyim" dışında da konuşmadık. Düşününce farkettim de beş ay olmuş. Az bir zaman değil. Telefonda konuşuyoruz tabi ama işle ilgili resmi görüşmeler işte.

Hakan yan koltukta uyukluyor. Sanırım o da üzgün. Yoksa bu kadarcık içki dokunmaz ona. Babamı sever arkadaşım, benden daha çok sohbeti bile vardır onunla. Babam az destek olmadı Hakan'a. Babasıymış gibi sever can dostum benim babamı. Oysa ben... seviyor muyum babamı? Tabi ki seviyorum ama kırgınım. Keşke herşey eskisi gibi olsa diyorum bazen ama çok geç...

Birden eski görüntüler canlanıyor gözümde. Üstü sisli... yıllar geçti ne de olsa, tozlanmış eski anılardan kesik kesik görüntüler... Doğum günümdeyiz, sanırım 4. yaş günüm, babam bana bisiklet almış. Çok mutluyum. Bahçede bana sürmeyi öğretiyor, annemse fotoğrafımızı çekiyor.
Sonra başka bir günümüz, deniz kenarındayız piknik yapıyoruz. Babam anneme sarılmış, annem de gözlerini ayıramıyor ondan. Hep böyle bakardı babama; sıcacık ve aşk dolu. "Baba ben ne zaman yüzmeyi öğreneceğim" diyorum
"Biraz büyü ben öğretirim oğlum" diye cevap veriyor babam.
Sonra başka bir zaman, İzmir'deki çiftlikteyiz babam atına biniyor. Önüne annemi oturtmuş nasil da mutluydular. Babam sımsıkı sarılmış anneme omzunun üstünden yola bakıyor ve idare ediyor atını. Ben karşıdan izliyorum, beş buçuk yaşında falan olmalıyım o zaman. Ben de aşık olacağım diyorum babam gibi... çünkü aşık o anneme. Annem gibi güzel bir kızla evlenirim ben de tıpkı babam gibi. Onun gibi mutlu olurum büyüyünce böyle...

İçimin burkulmasına engel olamıyorum. Yıllardır kendimi babama karşı ne kadar kapatmış da olsam gerçek bu. O benim babam ve şu an ne durumda olduğunu bilmiyor olmak canımı yakıyor. Bir an önce varmak istiyorum yanına. Gaza daha da yükleniyorum.

Hakan'ın mırıldanmasıyla kendime geldim fakat ne dediğini duyamamıştım. Kısacık bir an ona döndüm "Anlamadım kardeşim, birşey mi dedin" derken bakışlarımı yola çevirdim ve o an girdiğim virajı farkettim. Ani refleksle frene bastım fakat hızım fazlaydı ve direksiyon hakimiyetini sağlayamadım. Araba takla atmaya basladı birden. Herşey ağır çekimde ilerliyor gibiydi feci şekilde sarsılıyorduk ama o kadar karanlıktı ki ne olduğunu görmem mümkün değildi. Hakan'a birşey olursa diye düşündüm. Hayat doluydu arkadaşım, o benim gibi değildi. Hayatta mutlu olabilmeyi biliyordu. Derken zaman durdu. Babamın yüzü geldi gözümün önüne. Yetişemezsem ne olurdu? Ya da ben ondan önce... ağzımda buruk bir tat vardı başımda feci bir yanma. Sonrası koskoca bir karanlık...

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin