35. Bölüm ~ Ateş'in Öfkesi

100 9 2
                                    

"Hoşbulduk meleğim."

Ayşem'den

"Ateeeş, hoşgeldinnn. Korkuttun beni." diyerek gülümsedim. O ise bir garip bakıyordu yüzüme.

"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?"
"Hiiç. Nasılsın? Eve mi gidiyordun?"
"Evet eve tabi ki nereye gideceğim başka? Ne zaman geldin, aradım kapalıydı telefonun."

"İner inmez buraya geldim. Eve gidecektim aslında ordasındır diye. Telefonu açınca aramanı gördüm, ben de seni aradım ama kapalı olunca Meltem'i aradım. Hala çıkmadığını öğrenince direk buraya geldim."

Ateş konuşurken hemen çantamdan telefonu çıkardım.

"Aaa şarjım bitmiş benim. Ben de sen yokken eve gitmek istemedim. Geliş saatini öğreneyim diye aradım ama ulaşamayınca oyalandım işte biraz. Şimdi çıkıyordum."
"O herifle ne konuşuyordun?"

Eyvah görmüş işte. Ne diyeceksin şimdi.

"Herif?"
"Şu işe aldığım arkadaşın."
"Kenan mı? O da çıkıyormuş birşey unutmuş. Ben asansörden inince karşılaştık da işte..."

"Tamam anladım Ayşem, gerek yok anlatmana."
"Ateş iyi misin?"
"Evet iyiyim. Babam arabanı gönderdi bugün, yarın eve bırakırlar. Bende annene uğradım, kalan kıyafetlerini istedim. Yazlıklar kaldı demiştin ya, getirdim. Selam söyledi sana."

Ne oldu şimdi buna? Sözümü de kesti. Sinirli gibi sanki? Ankara'da birşey mi oldu acaba? Dün gece ne kadar sıcak davranmıştı oysa. Hoşbulduk da demedi, sarılmadı bile.

"Teşekkür ederim."
"Gidelim mi artık eve?"
"Tamam." deyip anahtarı uzattım.

Sakince arabaya bindim. Ama Ateş sinirliydi, o kadar belliydi ki bu. Direksiyonu tutuşu, vitesi sertçe değiştirmesi, çatık kaşları. Beden dili her şekilde sinirliyim diye bağırıyor.

"Ateş, Ankara'da bir şey mi oldu?"
"Hayır."

Bu ne şimdi ama ya, ben seni ne kadar çok özledim bir bilsen aşkım. Senin tavırlarına bak. O kadar umutlandım ki seviyorsun beni diye. Bana kötü bişey yok demiştin, korkma demiştin, şimdi ne oldu peki?

"Bu halin ne o zaman?"
"Ne varmış halimde?"
"Ateş mahsus mu yapıyorsun? Sinirlisin. Bir şey olduysa bilmek isterim. Biz... yani birlikte yaşıyoruz bir sıkıntın varsa paylaşabiliriz."

"Yok bir sıkıntım benim." diye bağırdı birden.

Ben korkudan sıçradım, Ateş'i hiç böyle görmemiştim daha önce.

Ben de sinirlendim sonunda ve sesimi yükselttim doğal olarak "Bir şey olmuş işte niye hayır diyorsun, sinirlisin bağırıyorsun. Ne olduysa söyle işte. Söyle."

Yaptığı ani frenle ön cama yapışıyordum az daha, iyi ki kemerimi bağlamışım. Tam şimdi bağıracak yine diye düşünürken, Ateş önce kısık bir öksürükle boğazını temizledi. Bana döndü, kısa bir an gözlerini kapatıp açtı ve derin bir nefes aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu belli ki. Ama niye?

"Bana bağırma Ayşem. Bir şey yok dedim ya sana, yok işte. Yoruldum sadece. Bir gün içinde iki kez uçak yolculuğu yaptım ondandır. Tamam mı?" dedi gayet ruhsuz bir şekilde.

Gözlerimin içine bakıyordu ama ruh halini okuyamıyordum bir türlü. Farklı bakıyordu, çok boş bir bakıştı bu. Kalbim kırılmıştı, bir şey saklıyordu ve böyle soğuk davranınca canım yanıyordu. Tam aramızda bir şey olacak diye umutlanmışken hem de, şimdi büyük hayal kırıklığı yaşıyordum. Sanki koca bir cam kırılmış ve kırıkların hepsi kalbime saplanmıştı.

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin