1.Bölüm ~Kaza

988 27 7
                                    

Yol çok karanlıktı. Bu saatte yolda olmak istemediği halde kendini buna mecbur hissetmişti. Kardeşi arayıp da babasının hastalandığını söylediğinde, Hakan'la birlikte barda - tabi ki yanlarında iki güzel kızla - eğleniyorlardı. Saat henüz erkendi ve önlerinde güzel bir gece olacak gibi görünüyordu. Henüz ikinci kadeh içkilerini bitirmişlerdi ve kızlar sarhoş olana kadar da içmeye devam edeceklerdi. Bu her gece farklı kızlarla tekrarlanan bir alışkanlık haline gelmişti.

Yola çıkmak istememesi aldığı fazla alkolden değildi elbette, nitekim bu ilk alkollü araba kullanışı değildi, gece hayatına olan düşkünlüğüyle son olacak gibi de görünmüyordu. Sadece babasıyla mecburiyetler dışında görüşmekten hoşlanmıyordu. Yıllardır süregelen kırgınlığı, otuzdört yaşına gelmiş bir adam için saçma gibi görünse de onun da kendince sebepleri vardı. Yıllardır yasadığı olaylar hissettiği yanlızlık duygusunu büyütmüş ve o babasına karşı soğuk bir adam olmuştu.

Hakan uyukluyordu, güya uyanık kalıp sohbet edecekti. Telefonda kardeşine "Ben yarın sabah uçakla gelirim " dediginde, Hakan: "Oğlum saçmalama baban hasta sen yarın diyorsun, hemen yola çıkalım ben de seninle geliyorum" demişti. Zaten ertesi gün akşama kadar hiçbir uçağa bilet bulamayınca arabayla gitmeye karar verdiler. Hakan da "Sen sür, ben konuşurum uyanık kalmanı sağlarım" demişti ama Hakandı sonuçta.

Vurdumduymazlıklarına rağmen can dostuydu ama. Kardeşten öteydi onun için. Çocukluktan beri hiç ayrılmamışlar üniversitede bile birlikte okumuşlardı. Herşeyini anlatırdı ona. Hakan da öyle tabi ki. O ne kadar içine kapanıksa ilk zamanlar, Hakan o kadar sıcakkanlıydı. Ateş, zaman zaman insanlardan uzak durur soğuk davranırdı, Hakansa herkesle sohbet edebilir ve eğlenebilirdi. Bu yüzden iyi bir ikili olmuşlardı. Birbirlerinin eksikliklerini tamamlıyorlardı, özellikle iş hayatında.

Ateş on yıldır babasının İstanbul'daki şirketinin başındaydı, Hakan da şirketin müdürüydü. İkisi de genç olmalarına rağmen başarılı birer iş adamıydılar. Fakat her hafta gazetelerde ve magazin programlarında çıkma sebepleri başarılarından değil çapkınlıklarından kaynaklanıyordu.
Bu gece de gayet keyifli bir akşam geçiriyorlardı ki kardeşinin telefonuyla bu eğlence sona ermek zorunda kaldı. Sorun sağlık olmasa, o gece hiç bir güç kızları ellerinden alamazdı.
Babası onlarin bu huylarını hiç beğenmese de işteki başarılarından dolayı görmezden gelebiliyordu bu davranışlarını. Bir defasında "Siz hiç uslanmayacak mısınız? Her gün çekilir mi bu hayat, iç iç nereye kadar, her gece sarhoşsunuz her gece baska kızlarla dolasıyorsunuz. Akıllanın artık. Hiç anlamıyorum hangi ara uyuyorsunuz da şirkette işler hiç aksamıyor" demişti.
Aslında onlar da bilmiyordu bu enerjinin kaynağını. Genç oldukları için vücutları kaldırıyordu demek ki. Bir iki saatlik uyku yetiyordu işte.

Babası kalp krizi geçirmisti durumu kritik olduğu icin yoğun bakımda tutuluyordu. Yola çıkalı epey saat olmuştu, Ankara'ya çok az yolları kalmıştı. İçkinin verdiği uyuşukluk mu yoksa uykusuzluktan mı gözleri kapanır gibi oldu bir ara, hemen kendini toparladı.

Aklında babasıyla ilgili türlü anılar vardı, annesi ölmeden önce yaşanmış güzel anılar... Annesi ölünce bu anılara ne yazık ki yenileri eklenemedi, babasının evlenmesinin ardından bir daha hiçbirşey eskisi gibi olmadı hatta babasının ona karşı değişen davranışları ve aksi bir kişiliğe bürünmesiyle hayatı tam bir kabusa dönmüştü.

O zamanlar hayatta yapayalnız kaldığını düşünüyordu.
Ne yapmıştı da babası onu böyle uzaklaştırmıştı kendinden. İlk zamanlar kendini suçlardı, bana baktıkça annemi hatırlıyor o yüzden beni görmek istemiyor galiba diye düşünürdü. Annesiyle babası arasında büyük bir aşk vardı. "Keşke annem değil ben ölseydim, babam belki o zaman bu kadar üzülmezdi" diyerek büyümüştü Ateş.

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin