36. Bölüm ~ Hakan, nihayet!

178 13 2
                                    

Keyifli okumalarrr..

1 hafta sonra

Ayşem'den

Aynadaki yansımama baktım. Biraz fazla mı abarttım acaba ya? Sonuçta doğumgünü kutluyoruz yani düğün mü sanki? Bu Alev de tutturdu, siyah da siyah diye. Tamam siyah olsun da, bu yırtmaç ne şimdi? Zorla aldırdı bana bunu. Offf içim hiç rahat değil? Zaten Ateş'le aramız bozuk, içimden güzel olmak bile gelmiyor ki benim. Döndüğü günden beri bir mesafe koydu aramıza, ne o konuşuyor ne ben soruyorum. Konuşulacak şeyler olduğunu ikimiz de biliyoruz fakat o böyle soğuk olunca ben de ne oluyor diye yalvaracak değilim. Gurursa gurur, ben de böyleyim.

Alev'den

Bugün inanamadığım bir şey oldu, şirkete gittim fakat odamda başka bir kadın çalışan vardı. Ben girince o da telaş yapıp kalktı masadan.

"Alev Hanım hoşgeldiniz. Şey ben.. bu odaya taşındım da. Artık burası olacakmış odam."
"Pardon, anlayamadım. Burası benim odam Pınar hanım. Siz nasıl? Yani kim?"

"Şey Hakan Bey artık burada çalışacaksınız dedi bana. Eşyalarımı buraya taşıttı kendisi."

Hakan mı? Ne alaka ya. Yoksa sevgilisi mi bu kadın? Bana gıcıklık olsun diye mi böyle birşey yaptı şimdi? Hiçbir şey anlamasam da sinirleniyordum. Sevgilisi olma ihtimali daha bir delirtti beni.

"Pınar Hanım siz eşyalarınızı alıp çıkın. Hakan Bey'in derdi neyse gelip bana anlatsın. Burası benim odam ve çıkmaya da niyetim yok. Bu arada eşyalarım nerede? Onları da getirsinler."

"Efendim kusura bakmayın lütfen, yanlış anlamayın beni. Ben böyle emir alınca. Zaten eşyalarınızı kendisi bizzat toplayıp götürdü."
"Kim? Hakan mı?"
"Evet, şey... bir de.."
"Bir de ne Pınar Hanım?"
"Dedi ki... şey yani.. Afedersiniz ama dedi ki: 'O cadı gelir de olay çıkarırsa gelsin beni bulsun' dedi.. kusura bakmayın efendim."

"Demek öyle. Beyefendi yine ne hinlik peşinde anlarız şimdi. Tamam Pınar Hanım sizin suçunuz yok, ben gidip bir bulayım bakalım kendisini."

Hışımla çıktım odadan, onu bulduğum yerde öldürebilirdim. Hem odamı benden habersiz sevgilisine veriyor hem de ben cadı oluyorum. Cadı nasıl olunuyormuş görmedi daha o uyuz. Ben bir haftadır öpüşmemizin hayaliyle uyku uyuyamıyorum. Adama bak sen. Umrunda değil.

Asansördeyken bir yandan da dua ediyordum, abim burada olmasın diye. Çıkaracağım rezaleti görürse beni şirkette barındırmaz yeminle.

Asansörün kapısı açılır açılmaz hızla çıktım gözüm o kadar dönmüştü ki önümü görecek halde değildim. Tabi önümdeki duvara çarpmamla geriye doğru sendelemem bir oldu, kim koydu ki bu duvarı asansörün önüne.

Ne duvarı ya? Kafayı yedim herhalde sinirden, asansörün önünde duvar mı olurmuş canım. Kafamı kaldırmamla çok yakışıklı bir yüzle karşılaşmam bir oldu. Bir de sırıtarak bakmıyor mu yüzüme. Ben anın şokuyla ağzımı açamadan
"Hayırdır prenses, ne bu hız?" demez mi?

"Ne diyorsun be çekil önümden, sen var ya, hemen benimle odana geliyorsun Hakan abi?"

Evet bildiniz. Çarpa çarpa Hakan'a çarptım tabi ki. Siz ne sanmıştınız, ondan başkasına çok yakışıklı diyeceğimi mi? Aslında ben de şaşırdım, 'Prenses' dediğinde eridim resmen yalan değil ama güzel toparladım.

Hele ki 'Hakan abi' dediğimde görecektiniz o yakışıklı yüzünün halini. Daha dur neler yapacağım ona ben.
Odasına girdik ve hemen ellerimi belime koyup çemkirdim.

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin