8.Bölüm ~ Cadısın Ama Melekler Gibisin

253 18 9
                                    

Ayşem'den

Bir yandan koridorda ilerliyor bir yandan da sinirden köpürüyordum. "Adama bak ya hem ukala hem terbiyesiz. Hayret birşey başka doktormuş. Ayşem al sana yakışıklı, görmek için can atıyordun, adam hem çapkın hem çok bilmiş geçinenlerden. Sen safsın Ayşem saf." derken karşıdan gelen kişiyle neredeyse çarpışıyordum. Son anda farkettim ve yol vermek için çekildim fakat adam geçmiyordu. Kafamı kaldırınca o uyuzun arkadaşı Hakan olduğunu gördüm.
" Kendinize haksızlık etmeyin."
"Efendim Hakan bey" dedim sinirle.
"Saf diyordunuz ya onu diyorum saf olamazsınız, sadece saf bir güzelliğiniz var".
Utandığım için yanaklarım kızardı. Kendi kendime konustuğuma yakalandığım için mi yoksa Hakan'ın söylediğine mi daha çok utanacağımı bilemedim.
"Tesekkür ederim" dedim.
Hakan iyi ve kibar birine benziyordu, o zamparanın tam tersi gibiydi. Hayret. Bir de bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim derler ama neyse.

Hakan "Ateş'le mi görüşüyordunuz?" deyince sinirim daha bir arttı. "Malesef ki evet, çok bilmiş arkadaşınıza söyleyin kararını bir an önce versin."
"Ne kararı?"
"O anlatır size nasıl olsa, iyi günler Hakan Bey" deyip uzaklaştım.

...........................

Yazardan
Hakan şaşkın şaşkın odaya girince , Ateş "Nerdeydin oğlum sen, babamı görmeye mi gittin?" dedi.
"Yok be kardeşim geldiğimde uyuyordun, ben de bir kahve içip geleyim dedim."
"Biz burada yatalım sen kahve keyfi yap, oh"
"Ya o değilde, Ayşem senin odandan mı çıktı"
"Ayşe kim lan?"
" Ayşe değil oğlum, Ayşem"
"Senin Ayşen mi var?"
"Ya Ateş ne saçmalıyorsun, doktoru diyorum Ayşem Erdağ"
"Babamın mı?"
"Evet onu diyorum işte koridorda karşılaştık, burnundan soluyordu. Arkadaşınız kararını versin dedi. Ne kararı kardeşim anlamadım"
"Bırak ya şu ukalayı. Bilmiş bilmiş konuşuyordu, böyle bir resmiyet, bir havalar. Doktor ya, aklınca burnu büyüklük yapacak, ben de bir bozdum."
"Ateş sen manyak mısın oğlum, sırf sana yüz vermedi diye kızı sinir mi ettin?"
"Kızı?"
"Evet kızı"
"Bu ne samimiyet, lan yoksa aşık mı oldun, sana yüz verdi 'kız' demek ki."
"Kardeşim abartma, tamam güzel kız ama dediğin gibi yılışık değil yani bana da gayet ciddi davrandı. Ama gözleri..."
"Ne olmuş gözlerine?"
" Farketmedim deme sakın, nasıl bir yeşil baktıkça bakası geliyor insanın."
Ateş sinirlendi birden "Sana ne ya kızın gözlerinden bakma oğlum bir daha"

"Niye lan, bak şimdi de sen kız diyorsun bu ne samimiyet Ateşcim".
"Şey ya, Cevat Bey'in kızıymış ya, ayıp olur şimdi ondan dedim."
"Ben de yedim."
"Ne diyorsun be?"
"Hayırdır diyorum, korumacı tavırlar diyorum, birden yüz seksen derece dönüldü diyorum. Senden bahsediyoruz, o gözleri, o taş vücudu farketmedim deme bana."
"Şimdi de sen abarttın ama."
"Ama güzel kız, yalan mı?"
"Ne bileyim dikkat etmedim, cadalozun teki bence."
"Yok yok kafandaki yaradan herhalde birşey oldu sana, bal gibi güzel bir kız, manken gibi bee, hele o gözler nasıl bir yeşil."

"Evet..hem de yasemin kokuyor" diye mırıldandı Ateş. Birden hatırladı çiçeğin adını.
" Ne dedin duymadım."
"Sen takmışsın diyorum, göz de göz."
"Yok takmadım da, sen nasıl olsa beğenmemişsin bari ben şansımı deneyeyim diyorum, ne dersin?"
"Hakan saçma sapan konuşma, bak kız ortağımızın kızıymış, öyle bizim kızlar gibi davranamayız."
"Ben de onu diyorum. Yeter lan artık bu hovardalığımız belki ciddi birşey olur aramızda."

Ateş birden Hakan'a bağırmak istedi. Hatta belki yumruk atmak. Ama kendine hakim oldu.
Ateş ne oluyor sana be manyak mısın? Bırak Hakan ne istiyorsa yapsın. Kızı korumak sana mı kaldı?" dedi kendine. Korumak? Korumak mı demişti. Ateş kızları korumazdı ki? Neyse ya bana ne ki dedi içinden. Yine de sinirlenmesine bir anlam veremedi. Ağzından çıkan kelimelere de anında pişman olmuştu:
" Ne yaparsan yap be bana ne" demişti Hakan'a.
"Ayşemmm, adı bile güzel"
"Nesi güzel birader kimin Ayşe'si belli değil"
"Ateş, iyice gıcıklaştın ben gidiyorum Alev'i yollarım, belki Ayşem'le karşılaşırım yine"
"Hey Allahım, git hadi git gözüm görmesin"
Hakan tam çıkıyordu ki "Dur ya bir dakika"
"Noldu?"
"Git o Ayşe'ye de ki.."
"Ayşem"
"Benim Ayşem değil"
"Taktı ya manyak, neyse ne diyeyim?"
"..de ki Ateş babasını görmek istiyor mutlaka görmeliymiş de."
"Tamam derim, ama ya gittiyse?"
"Nasıl gittiyse, nereye?"
"Hastanede mi yatacak oğlum kız, ben çağırmaya gittiğimde çıkıyordu senin görüşmek istediğini söyledim diye geri döndü. Belki gitmiştir şimdi."
"Ha anladım, gelince söylersin sen de".
"Tamam gidip bir bakayım ben"
"Aman koş, kaçırma."
Hakan omuz silkti ve odadan çıktı.

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin