22.Bölüm~ Ateş'in Evi

166 12 2
                                    


Ayşem'den

Bugün işimde son günümdü. Hastalarımla vedalaştım , yerime gelen doktor arkadaşla tanışıp hastaların durumlarıyla ilgili bilgi verdim. Allah'tan hemen birini bulmuşlardı da içim rahat ayrılıyordum. Hastane ekibiyle de vedalaşıp biraz buruk bir şekilde eşyalarımı toplayıp odamı boşalttım. Buruktum evet... geleli  on ayı geçmişti ve ben küçük de olsa bu hastaneye alışmıştım. Hiç kimseyle sorun yaşamadan huzurlu bir on ay geçirmiştim. Benim için iş yerinde huzur çok önemliydi çünkü. Kafamda deli sorular dönmüyor değildi. Çok istediğim şekilde bir araştırma hastanesinde işe başlıyordum fakat beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Kalbimle çok istediğim, mantığımı ikna edemediğim bir evlilik yaşayacaktım. Pardon oyun oynayacaktım. Üstüne üstlük iş yerim de kocam olacak adama aitti. Bu oyun bittiğinde bir işim olacak mıydı onu bile bilmiyorum. Evet ben bu işe Ateş'i tanımadan bile can atıyordum ama şimdi herşey çok karıştı. Neyse zaman ne gösterecek bilmiyorum. Eve gidip hazırlanmalıyım. Yarın ilk uçakla İstanbul'a gidiyorum. Ateş beni hava alanından alacağını söyledi. Aslında yazdı desem daha doğru olur. Çünkü beyefendi mesaj atmış. Hava alanından alırım seni diye. Tedaviyi bitirip döndüğünden beri hiç aramadı. Mecbur kaldıkça mesaj yazıyor. Hayır anlamıyorum ki ne oldu. Geldi beni öptü sonra da tuhaf bir şekilde trip yapıyor. Sanki ben gel öp dedim. Aslında çok canım yanıyor. Keşke beni öpmesine izin vermeseydim. Böyle olacağını bilmeliydim. Bir de az kalsın öpüşüne karşılık veriyordum. Ama öyle güzeldi ki. O kadar yavaş, incitmeden ve sahiplenircesine öptü ki o an beni tutmasaydı düşebilirdim. İlk kez biri beni öpüyordu ve ben öpsün hiç bırakmasın istiyordum. Her gece uykuya o gecenin hayaliyle dalıyorum. Bir o kadar da utanıyorum. Ateş'in bu umursamaz halleri de beni mahvediyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sesini bile özledim gözlerini söylemiyorum hiç, hele kokusunu...

Ateş'ten

Şirketten çıkıp taksiye bindim. Artık yürürken sorun yaşamasam da tam anlamıyla araba kullanmaya hazır hissetmiyordum henüz. Taksiciye hava alanına gideceğimi söyledikten sonra telefonumun şifresini girip mesaj kutuma yeniden baktım. Sabahtan beri kaç kez baktım kaç kez okudum bilmiyorum ama işte yeniden okuyordum.

Günaydın. Evden çıkıyorum. Saat 11.30da ordayım.

Ne soğuk bir mesajdı. Ama ne bekliyordum ki? Kızı ben öptüm hem de kızacağını bile bile. Karşılık vermedi zaten bana. Bir aydır görmemek için de elimden geleni yaptıktan sonra İstanbul'a döndüm. Mesajlaşmayı da ben tercih ettim. O da rahatsız değil ki devam ettirdi. Ama özledim sanki. Bir haftadır sürekli aklımda. Hele dudakları o geceden beri gözümün önünde. Başımı yastığa koyduğum an kokusunu duymak istiyorum. Sarılmak sımsıkı ve o güzel dudaklardan doyasıya öpmek. Evet artık biliyorum ona karşı büyük bir istek duyuyorum. Bu durum kafamı epey karıştırmış olsa da biliyorum ki sevmek değil bu, sadece arzu. Yani öyle olmasını umuyorum. Sevmek farklı birşey, ne anlarım ben sevgiden. Tek gecelik ilişkilerin adamıyım ben. Öyle de kalacağım.

..............................

Ateş düşünceleriyle boğuşurken havaalanına varmıştı. Taksiciye parasını uzattı saatine bakıp taksiden indi. İçeri girdiğinde Ayşem'in gelmesine yirmi dakika olduğunu gördü. Ayşem'in geleceği çıkış kapısına yakın bir kafeye oturdu. En azından bir kahve içip rahatlayabilirdi. Heyecanlıydı. Bir haftadan sonra ilk kez görecek sesini duyacaktı. Kahvesini henüz yarılamıştı ki Ayşem'in uçağının indiği anons edildi. Kahveyi bitirdi ve ödeyip yavaş adımlarla ilerledi. Acele etmiyordu ne de olsa Ayşem bavullarını bekler diye düşünüyordu fakat çıkışa az mesafe kala farketti onu. Çıkmış etrafına bakınıyordu. Elinde sadece spor bir seyahat çantası vardı. Krem önleri düğmeli kaşe bir kaban kahverengi bir tayt ve yine kahverengi uzun çizmeler giymişti. Saçını tek örgü şeklinde sağ omzundan önüne doğru salmıştı. Çok sade ve masum görünüyordu.

MEĞER SENMİŞSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin