***
Yanılıyorsunuz..
Kendim hakkında bilgi veremem . ..
Çünkü bende tam olarak kim olduğumu bilmiyorum...
***
Bazen akışına bırakmak gerekir bazı şeyleri..
Ne olacağına siz değil, zaman karar versin diye..
Lakin, eğer olacaksa kararın bir bedeli..
O zaman, eller kan'a bulanabilir belki bu gecede
***
Loneanın Sevdiği günlerden biriydi... Çarşamba!
Çünkü bu gece en sevdiği dizi ekrandaydı. 'Mavi Ay'.
Bu dizide ilgisini çeken şey bir vampir dizi olması mı?. Yoksa bir aşk dizisi olması mı?.. Bilemiyordu... Belki de hayal gücünde kurguladığı aksiyon sahnelerine benzemesi mi?
'Dizide gerçek kan kullanmadıkları çok belli. Kan o kadar akışkan olmaz..' diye düşündü. Bu yüzden biraz saçma geliyordu aslında. Genede entrika ayrıntıları daha önemli geliyordu. Lonea her hafta bu dizi için televizyon karşısına geçtiği için gerçekten diziye emek verdiklerini düşünüyordu. Diğer insanlarında aynı seviyede olduğunu biliyordu...
***
Bir grup askerin aniden evine girdiği o gecede: pofuduk tavşan terlikleri ayağında, köşedeki televizyonun önünde olan tekli koltuğuna oturmuş, önüne aldığı en sevdiği pufuna ayaklarını uzatmıştı. Bu diziyi mısırsız izleyebileceğini düşünmüyordu. İçerideki çaydanlığın ufak tıslama sesi... Dışarıda esen ve verandada ki yeni çıkmaya başlamış çiçeklerinin kokusu .. televizyonu mısırı ve kendisi.. işte uzun zamandır elde ettiğini hissettiği saf mutluluk olduğunu düşünüyordu.
(Evi iki katlıydı. Çok ünlü bir iç mimara zamanında güzel bir şekilde dizayn ettirmişti. Zevklerini çok iyi anlamıştı. Kapı girişinde küçük bir hol karşılıyordu sizi. Sol tarafta orta büyülükte bir dikdörtgen masa duruyordu. Arkasındaki duvarda en sevdiği çerçeve.. Bu tabloyu veren ressam tablonun ona çok benzediğini söylemişti. O zamanlar anlamamıştı fakat artık anlıyordu. Masanın hemen ilerisinde merdivenler... arkaya doğru gidildikçe de mutfağı ve arkada küçük bir bahçesi mevcuttu.)
İçeriye giren bir sürü asker sırayla odalara bakıyor ve temiz olup olmadığını kontrol ediyordu. Geri kalan bir kaç görevli ise silahlarını loneaya doğrultmuşlardı. '' kıpırdamayın bayan''. O sırada lonea dikkatliçe bakabilseydiniz ufak bir tebessümün yüzünde belirip gittiğini söylerdiniz. Fakat lonea hala televizyona bakıyordu. Askerler evin güvenli olduğunu tastikledikten sonra üstlerini içeri aldılar.
Logan: 'Lonea.. seni görmek ne güzel.. Sadece bizle işbirliği hala yapıp yapmayacağını sormaya geldim. (hafif bir gülümseme). Biliyorsun senden sonra adamlarım tek tek öldürüldü ve yeni kişiler tayin etmek zorunda kaldık' diye söylendi. Sesi: Yorgun, bir o kadar fit geliyordu. Karşılaşmamızdan hoşnuttu.
Lonea: Hım.. onları hiç sevmezdim ve uyarılarımı hiç dinlemediler. Sonunun böyle olması hem üzücü hem de kaçınılmazdı. Haklısın... (lonea hala koltukta oturuyordu ve onlara arkası dönüktü.)
Diğerlerine göre daha önde duran asker loneaya daha da yakınlaştı.
Sadece kalkmasını söylüyordu. Lonea ise gayet rahat bir şekilde ayağa kalktı. Üzerine dökülmüş olan mısırları sirkeledi ve son ağzındaki mısırıda mideye indirdikten sonra gözlerini televizyondan çekip askerlere döndü. Sadece bakışıyorlardı. Ondan korkuyorlardı . Belkide içlerinde oldukları durumdan korkuyorlardı. Bu saatte böyle bir evde bir bayanı tek başına bulmak korkutmuş olabilirdi. Lonea adrenalin kokularını duyabiliyordu.. Karşılarında pijamalı ve bi o kadar güzel duruşlu bir bayanı bulmayı beklemiyorlardı . Hepsinin gözleri bir bayana baktıklarında nerelerde ise.. loneada baktıkları noktalar farklıydı.. Gözleri ve kollarına sabitlenmişlerdi. Lonea, 'Beni görmek için bu kadar teferruata gerek yoktu dedi ve gülümsedi'..
Arkadan üçüncü sıradaki adam yanındakine kaskın içinden sesleniyordu. 'Bunun için mi bu kadar adam toplayıp geldik.. ?.
(Lonea kafasını hafifçe sağa ve öne doğru eğerken, adamla göz göze geldi. Oldukça ciddi görünüyordu bu sefer).. 'evet... beğenemedinmi? dediğinde gözlerindeki şaşkınlık oluştu.
Logan ise gülümsüyordu. Loneayı iyi tanıyordu.. İnsanları hazırlıksız yakalamak en büyük zevk olmalı diye düşündü.. Yinede aynı şekilde hazırlıksız yakalandığını söylemeyi kendiside isterdi. Haklıydılar korkmakta.. en ufak sesleri çok öteden duyabildiğini bilmiyorlardı sonuçta, tabiki haklılardı şaşırmakta..
---- --- ----
Hava çok puslu olmaya başlamıştı.. Lonea , yanlış giden bir şeyler olduğunu hissediyordu.
(Lonea , O sırada kafasını sadece sola doğru hafifce çevirir-cama doğru)
Yüzündeki ruh değişikliğini bir tek logan anlayabilirdi..
Bağırış ve silah seslerinden dışarıdaki katliyamı anlayabiliyordu. Yıllardır almadığı o taze kan kokusu içini titretmişti. O saklamaya çalıştığı şey sanki ortaya çıkmaya diretiyordu. Dişleri kendini göstermişti. Gözlerindeki renk iyice koyu mavi ve beyaz tonlarını almaya başlamıştı. Bu taze kan onu mahfediyordu. Arkasındaki adamlardan biri bu durumunu fark edince silahını loneaya doğrulttu.
Lonea: Sakin ol indir silahı.. sessiz ol.!
Adam: Sende kimsin bee? Logan sen bu kadına bizi yem ettirtmeye mi getirdin? diye bağırdı.
(logan beklenmedik olaylar karşısında şaşırmış ve bir şey diyemiyordu.)
O sırada içeriyi kolaçan eden beş kişilik ekipte yanlarına geldi. Lonea onlara da susun işareti yaptı. Logan donmuş gibiydi. Nefes bile almıyordu. Lonea 5 kişiye el işaretiyle köşeye yani arkasına geçmelerini işaret etti. O sıra içlerinden biri itiraz etti.
-Hey sende kimsin de bize işaretler yapıyorsun?
Logan ona dönüp : 'o ne diyorsa onu yap hemen' dedi. İstemeyerek de olsa üstünden gelen emre itaat ederek arkasına geçtiler. Kısa süre sonrada logana da arkasına geçmesini söyledi. Köşede duran şartel e öyle hızlı gitti ki fark etmediler. Işıklar söndüğünde paniklediler. Yanlarına dönüp ne olursa olsun ses çıkartmamalarını ve ne ses duyarlarsa duysunlar yerlerinden kıpırdamamalarını söyledi. Tamam dediler.
- Olamazz..!!
Kapıdan hızlıca içeri giren adam : Demek buradasınız taze kanlar.. bu gece çok şanslıyız.. çifte bayram olacak. dedikten sonra güldü.
Dışarıdaki arabaların ışıkları evin içini yeterince aydınlatıyordu.
Lonea o sırada çekyata oturup bacak bacak üstüne attı. Gayet rahat bir havadaydı. Logan bu durumu gördüğün de biraz olsun rahatladığı her halinden belliydi. Oda aynısını yaptı. Ekip üyeleri ise şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
Adam yakalayın şunları dedi ve askerlerin hepsini ellerinden bağlayıp yere oturttular.
Saniyeler sonra...
(Lonea ayakta, elleri arkasında bir pozisyondaydı. logan ise hala aynı pozisyondaydı ve bacak bacak üstüne atmıştı. Gayet rahat görünüyordu.)
Lonea ve logan etraftaki kan gölüne bakıyordu..
logan: Neden hep seninle bir araya geldiğimizde adamlarım ölüyor?
lonea: En azından seni hayatta tutmayı başarabiliyorum
Herkes onlara bakıp bu konuşmayı anlamlandırmaya çalışıyordu.
Bir yanlışlık vardı ortada. Daha doğrusu yanlış zamanda yanlış yerdelerdi. Evinin bulunduğu mevkiden sık olmasada bu tipler geçerdi. İnsanların evlerini basar.. Ahkam keserlerdi. Fakat bu sefer yanlış yerdelerdi.. Lonea o sırada tuhaf bir hisse kapıldı. Gözleri...
Gözleri.. değişiyordu...
Sandığı şey oluyordu....
...
Geçmişe yolculuk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gambadis Çemberi
FantasyGeç kalınmış bir geçmiş... Terk edilmiş hayatlar.. Anlamanın tek bir yolu var.. Bilincinizi imkansıza açmak. Loneanın içinde bulunduğu dünyayı, anlamanız için karmaşıklığa kendinizi vermeniz gerekiyor. İnsani yönü için vaz geçtik...