1.5 ay sonra..
Lonea Güm diye bir ses duyarak uyanır uykusundan.
Gözlerini açtığında buğulanmıştır görüşü. Gözlerini kapattı. Bu durumun geçmesini düşünerek tekrar açtı. Görünüşte bir ses yok gibiydi. Onu en güzel uykusunda uyandırmalarını istemiyordu. Ne güzel de dalmıştı. Zaten sabaha kadar dizi izlemişti. Uyumaya ihtiyacı vardı.
Tekrar güm diye ses duydu.
Yok yok.. Beni uyutmayacaklar dedi. Pofudük terliğini giymişti. Bir saniye dedi? Oturduğu yer herkesten oldukça uzak.. yani ne oluyor bu ses ne.?
Hızlı şekilde giyindi ve kapıya çıktı. Etrafta kimse görünmüyordu.
Galipten sesler mi duyuyorum? (Kapıyı kapatıp içeri girdi. ) Sanırım benim iyi bir kahveye ihtiyacım var. Kahve olduktan sonra lavaboya doğradığı domates çöplerini attı. Daha sonra kendine kızarak onları alıp tezgah altındaki çöpe attı. Hazırladığı sandwici ısırdı ve kahvesini yudumlarken lavabonun üzerinde yer alan pencereden dışarı baktı Kafasını memnuniyetle geri doğru attı.
İşte tam o an göz bebekleri büyüdü. Kahveyi elinden düşürdü.
Lonea: Kahretsin..
Daha yeni anlamıştı. Işık hızında kapıya çıktı etrafına bakındı. Ona en yakın yerleşim kümesinin bulunduğu yerden duman geliyordu. Havayı kokladı. Birkaç saattir yanıyor diye mırıldandı. Aynı hızla dumanların bulunduğu noktaya gitti. Etraf haraptı. Burada bulunan insanların evleri tahrip edilmişti. Aslında köy gibi bir yerdi burası. Merkezden kmlerce uzakta. Buraya yakın bir ev seçmesinin sebebi burada bulunan insanların samimiyetine ve güven veren gülümsemelerini sevmesiydi. Alışverişlerinin küçük olan kısmını buradan karşılardı. Şu anki hal ise berbattı. Her dükkanı yağmalamışlardı neredeyse. 'Belki de karşı koyanlara diye' mırıldandı sokağın diğer ucuna doğru yürürken. Bir yandan gözleri mahfolmuş binalardaydı. Her dükkanı yağmalamadıklarını anladı. Kafasını hafif yukarı kaldırarak iki katlı evlere bakarak yürümeye devam etti. Bazı pencereler kırılmıştı. Bazı insanlar yaralanmış. Dükkanın bir kaçını da ateşe vermişlerdi. Yangın çıkartılmış ve bir şekilde söndürülmüştü. Bir kısmıda söndürülmeye çalışılıyordu. Peki neden? Ve kim tarafından?
Lonea , durumdan şok olmuş fakat bir o kadarda normal duran yaşlı bir adamın yanına doğru sokuldu. Küçük bir seke de oturuyordu. Etraf zaten kalabalık herkes sokaklara dökülmüştü.
Lonea: Bu durum çok kötü oldu .
Yanında ayakta durarak ve olayların ortasına doğru bakıp her şeyden haberdarmış gibi. Yıkık dökük binadaki mallarını kurtarmaya çalışan insanlara onun baktığı gibi bakarak. Lonea ve yaşlı adam birbirlerinin yüzlerine bakmamışlardı.. Tek bir yere odaklanmışlardı. Başka bir tavır yapsa onun tamda oralı olmadığını anlayabileceğini düşündü. 'Onlardan biri gibi davranmalıyım')
Yaşlı adam: Evet çok kötü oldu. Neden böyle yaptıklarını anlamıyorum. Zamanında haraçlarını alıyorlardı. Bu yağmalama ile ne çıkar sağlayabilirler ki.
Lonea: Haraç miktarımı yetmemiş.?
Yaşlı adam: Daha yeni zam yapmışlardı. Zaten iliklerimizi kuruttular. Daha ne kadar yüksek kar yapacaklar üzerimizden. (Birden loneaya doğru döndü ve ufakça şaşırdı)
Yaşlı adam : Sen bizden değilsin.
Lonea: Bunu da nereden çıkarttın ?
Yaşlı adam : Eh.. yıllarını burada harcarsan elbet buralı olmayanları anlayabilirsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gambadis Çemberi
FantasyGeç kalınmış bir geçmiş... Terk edilmiş hayatlar.. Anlamanın tek bir yolu var.. Bilincinizi imkansıza açmak. Loneanın içinde bulunduğu dünyayı, anlamanız için karmaşıklığa kendinizi vermeniz gerekiyor. İnsani yönü için vaz geçtik...