***
Ölümün soğuk yüzünün görülmesi kadardır mutluluk
Ya varsınızdır.. Yada yok..
Bir anlıksınızdır.
Tüm mesele:
Aslında: Anlayabildiğiniz kadar ölüm.. anlayabildiğiniz kadar mutluluksunuzdur.
***
LONEA
Her zaman ki gibi yoğun bir üniversite gününün ardından : kütüphaneden çıkmış yürüyordu.. Üniversitede birkaç yıldır hocalık yapıyordu. Paraya ihtiyacı yoktu. Fakat bu onun için bir zevkti. Çalışmaktan zevk alıyordu. Zaten Ratırfold üniversitenin en genç hocası da oydu.
Yürürken bir yandan da kafasında ki bazı şeyleri düşünüyordu.. 'Şimdi Oturduğunuz yerden çıktığınızda öleceğinizi..? Yada bıçaklanacağınızı.. Hayatınızın son günü olacağını.. Farklı bir olaya şahit olup olmayacağınızı kim bile bilir.? Olasılıklar hayatlarımız da hep vardır. Sadece hangisinin seçimi olacağının beklide hiçbir zaman kararı bizde değildir.'
Kütüphaneden çıkıp durağa kadar yürümenin en güzel yanı menekşe bahçeli evin önünden geçmekti onun için. Bu onun dünyada en çok hoşuna giden şeydi. Oldukça geç bir saatti. Emindi ki: bu şekilde hızlı adımlarla gitmeye devam ederse, son otobüse yetişecekti.
O gece ay bir başka güzeldi.. Sanki bir şeyler anlattığını düşünüyordu. O masalda anlatılanlar gibi dili olup da konuşmadığına minnettar olduğunu düşünüyordu. Belki de dünyada gördüğü şeyleri anlatınca hazmedecek gücü kendinde bulamazdı ...
O sırada bir çıtırtı geldi arkasındaki çalıdan. Öylece dondu. Adım atmadı. Sadece sesi dinliyordu. Soluna hafifçe döndü. (Bu bir olay karşısında hafifçe soluna dönme takıntısını nasıl edindiğini açıklıyordu.) Birisi vardı sanki çevresin de.. Metrelerce önündeki lamba çıtırdıyordu. ' Tamda Vakti ya..'
Arkasını hızlıca döndü. Etraftaki karanlığa gözlerinin alışmasını bekledi. Bir kıpırtı aradı.. Çalıların arasında kıpırtı artıyordu.. Usulca yaklaştı. Eline yakınlardan bir sopa aldı. Sessizce kaldırımın köşesinde eğilirken. Buralarda olan uydurma hikayeler bu aralar herkesin dilindeydi. lonea da o hikayelerin baş kahramanı olmamak için direnecekti. Yinede biraz korku pırıltısı oldu içinde. Tam sopa ile çalılığa yaklaşmıştı ki..
Patt diye bir köpek çalılıktan diğer tarafa atladı ve koştu gitti. ''Sakın küçücük bir köpekten korktuğumu söylemeyin bana.''
Elinde sopa ile ne olur ne olmaz diye yürümeye devam etti. Durağa çok az kalmıştı. Gene bir ses duyar gibi oldu.
Sanki.. birde koku vardı.. Belki bir yanık lastik kokusu?..
Lonea: Hayır..
Bir kadın çığlığı..
Lonea: Ne oluyor be?
Etrafta kimse yoktu. Sadece ufak bir rüzgar.. ve dolunay.. Ses çok yakın gibiydi. Etrafına bakıyordu ama bir türlü göremiyordu. Çığlıklar daha da şiddetlendi. O anlatılan hikayelerden birine tanık olacağım diye düşündü. 'Bir cinayet.. hayır....'
Lonea: Yo.. sanırım bu sefer aklım bana oyun oynuyor.
Durağa doğru elindeki sopayı köşeye atarak devam etti. 'Yoo bu sefer beynimin kurbanı olmayacağım' diyerek sesini yükselterek söylendi. Özellikle bilinç altının kurguladığı bu sahneye söyleniyordu. ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gambadis Çemberi
خيال (فانتازيا)Geç kalınmış bir geçmiş... Terk edilmiş hayatlar.. Anlamanın tek bir yolu var.. Bilincinizi imkansıza açmak. Loneanın içinde bulunduğu dünyayı, anlamanız için karmaşıklığa kendinizi vermeniz gerekiyor. İnsani yönü için vaz geçtik...