--------
Lonea uyandığında kendini yatağında buldu. Ne olmuştu?
Zihnini yokladı..
Uyuya kalmamış. Kendinden geçmişti. Yorgun hissediyordu ...Hemde çok.
Kendini gece fark etmeden buraya getirmiş olmalıydı.
Martin?.. Kizlar?... Ducia..
Ah evet.. Hatırlamıştı. Yorgun düşmesi gayet normaldı. Çünkü yeterince kan kaybetmişti. Ve o kanı Geri alması gerekiyordu.
Deposunda bir iki kan poşeti kaldığını hatırlıyordu.Evi hissi olarak taradı.. Asağıda oturan birileri vardı.
Penceresine gelip baktı. Gece vaktiydi.
Saate baktı.
4:30
Sabaha en yakın olduğu anlardan birisiydi..
Aynaya geçerek kendine baktı.
Ellerini gözlerinin altlarına koydu. Hafif soluk tenine göz gezdirdi ..
Kızıla çalan saçlarına dokundurdu ellerini..
Asağı sessizce inerken şöminenin yandığını gördü. Bu eyalette geceleri gerçekten soğuk olur.. Sabahları kendini güneşe bırakırdı..Önce hızlı bir şekilde depoya ardından hızlı bir şekilde mutfağa gitti. Gözü kararmıştı. Bardaklardan birini alıp kanı doldurdu. Önce bir dikişte içti . Kendine geliyordu. Sonra tekrar doldurup tekrar içti. Bu halinden nefret etmiyordu. Mideside bulanmıyordu. Bazen içine baharat katıp içtiği bile oluyordu. En son yaptığı karışım geldi aklına. Ne katmıştı içine? Şaraba benzer bir tat yapmıştı o zamanlar. Fakat sonuç olarak ne kadar şarap koyarsa koysun.. koku ve tat genede kandı. Sadece tadı değişikti.. Son bardağa baktı.. Gene öncekiler gibi farklı bir şey yapmak istiyordu.
Bardağın yarısı kadar doldurduktan sonra etrafa yayılan şarap kokusunu içine çekti. Ne kadar içsede sarhoş olmuyordu. Yemekte sıvıda aramıyordu..
Biten iki kan poşete bakarken, diğer poşeti yavaşça açtı ve bardağın diğer yarısını onunla doldurdu. Eline alıp dışarı giderken önemli bir baharat geldi aklına.
Lonea: belki.. içine.. birazda bundan ..
Bir iki toz zerreciğini kavanozdan alarak üzerine serpip hafifçe salladı. Bir yudum aldı...
Lonea: işte böyle..Her zaman kan içmiyordu.. Sadece kaybettiği zamanlar açlık seziyordu.. Gece vakti kendinden geçmesini bu durum açıklıyordu. Kendini kaybederek uyanıp insanlardan kan içme arzusu daha önce olmamıştı. Fakat.. genede bu durum dün gece yaşanabilirdi..
Lonea kapıya yaklaşırken şöminenin yanında oturan ve fısıldayarak konuşan insanları unuttuğunu hatırladı. Onları bir tehtit olarak görmediği için umursamıyordu.
Odaya şöyle bir göz attığında duvarın ilerisinden sadece üç kişinin uyumadığını gördü.
Ensa..
Kamena..
Ve ..
Lucrezia..
Lonea rahatsız etmek istemediği icin kapının önünden hızla geçmek istedi. Tam o sırada...;
Lucrazia: özür dileriz. Sizi uyandırmak istememiştik. Biz sadece.. ( kızların gözü bir an bardağa gitti sonra loneaya)
Lonea yürüyüp bir yandan düşünürken kapıdan görüneceği kadar ilerlediğini fark etmemişti.
Lonea: yok.. Beni uyandırmadınız.. Zaten ben uyumam. (sade bir yüz ifadesiyle söylemişti)
Ensa: uyumazmısınız?
Lonea: hayır uyumam. ( Koltukta ve yerde yatan kişilere baktı. Neyi saklayacaktı ki? Diğerlerini uyandıracak şekilde konuşmamaya dikkat ediyordu)
Ensa bir an tedirgin olup kamena ve lucraziaya doğru hafifçe bakıp üzerindeki battaniyeye daha sıkı sarılarak.. şöminenin yanına sığındı. Lonea üzerlerinde geceki yıpranmış giysilerin olduğunu gördü. Yukarı da yeterli sayıda elbisesi varmıydı? Ne kadar zaman önce almıştı hatırlamıyordu fakat iş görürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gambadis Çemberi
FantasyGeç kalınmış bir geçmiş... Terk edilmiş hayatlar.. Anlamanın tek bir yolu var.. Bilincinizi imkansıza açmak. Loneanın içinde bulunduğu dünyayı, anlamanız için karmaşıklığa kendinizi vermeniz gerekiyor. İnsani yönü için vaz geçtik...