Bu koku...
Yoksa o...
Arabada başımın düştüğü kişi Hyunjin miydi? Ben neden buna takılıyorum? Ha Hyunjin, ha Minho. Ne değişecek sanki?
Bu konuya bu kadar takılmamalıyım. Sadece merak ediyorum ve bu merakı gidermek istiyorum.
Neyse ne işte. Ama bunu sonraya da erteleyebilirim. Lavaboya gideceğim diye çıktım ama uzun zaman oldu ve dönmedim. Lee Know merak etmiştir.
İstemeyerek de olsa hâlâ omzumda gözyaşı dökmeye devam eden Hyunjin'den nazik bir şekilde ayrıldım.
Birbirimizden ayrılır ayrılmaz direkt benden gözlerini kaçırdı. Sanırım erkeklik gururu. Onun ağladığını görmemi yine de istemiyordu. Her ne kadar göreceğimi görmüş olsam da.
Bu yüzden gözleri yerdeydi.
Onun bu hâline ve kızaran burnuna ufak bir tebessüm ettikten sonra gözümün takıldığı şeyle yüzümdeki tebessüm anında soldu.
Damla damla yere düşen kanı görür görmez hemen eline baktım. Gerçekten yakından daha kötü görünüyordu. Bundan önce yarasına üflediğime gerçekten inanamıyorum. Rezil oldum,rezil.
Endişe içerisinde yaralı elini dikkatli olmaya çalışarak ellerimin arasına aldım. Bu sefer üflemek gibi bir saçmalık yapmadım tabii. Ama aynı zamanda yüzümü de ekşitmeyi ihmal etmemiştim.
"Çok... Çok kötü görünüyor. Hazır hastanedeyken eline pansuman yaptıralım. Hadi,gel."dedim ve onu bileğinden tutarak çekiştirmeye başladım.
O da buna karşılık itiraz ediyor ve gelmemekte direniyordu.
"Yeon Soo,hayır. O kadar da kötü değil. Ben hâlledebilirim. Oraya girmek istemiyorum. Beni her an görebilirler. Yeon Soo! Yah! Yeon Soo-"
"Kes sesini Hyunjin! Saçmalamayı da bırak. İtiraz istemiyorum,yürü."
Gerçekten onu âdeta sürükleye sürükleye hastaneden içeri soktum.
Hemşireler pansuman yaparken biraz başında kalıp işinin bitmesini bekledim. Hemşire işiyle uğraşıp Hyunjin'in eline odaklanmışken, o sadece bana bakıyordu.
"Bugünkü gördüğün şeylerden kimseye bahsetmeyeceksin değil mi?"
"Hangi şeyler? Bugün ne oldu ki?"
Söylemeyeceğimden emin olduğunda o da güldü. İlk defa... Sanırım ilk defa onun gülümsediğini gördüm. Yani samimi ve oldukça içten bir gülümsemesini.
Yine de dürüst kalarak sözlerime devam ettim.
"Ama biri sorarsa söyleyebilirim ona göre."
"Birinin de bu olayı bilip görmediğine göre hakkında soru sorma olasılığı oldukça düşüktür herhâlde. Yine de içim rahat."
Ben de bu sefer ona gülümsedim.
Gözlerinin kırmızlığı henüz,yeni yeni gitmeye başlamıştı. Ağlayınca gözleri şişmişti ve çekik olan gözleri daha da kısılmıştı. Bir de gülümsemesi bu tabloya eklenince ortaya muhteşem bir sanat eseri çıkıyordu.
Ah,ne diyorum ben?! Kendine gel Yeon Soo! Minho... Evet! Minho! Ben... Ben resmen onu tamamen unuttum!
"Hyunjin... Çok özür dilerim ama artık gitmek zorundayım. Çocuklara haber vermeyi unuttum. Beni en son lavaboya gitti diye biliyorlar. Merak etmişlerdir."
Sadece;
"Tamam."dedi. Ben de fazla üstelemeden arkama döndüm ve koşmaya başladım.
Hızlı bir şekilde asansöre bindim ve 3. katta durur durmaz yine hızla koşarak Lee Know'un kaldığı odaya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids // Hwang Hyunjin(✔)
FanfictionSırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı. O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Daha çok yaklaştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Başımı boyunun uzunluğundan...