İlk arkadaşım ile ilk tanışmamızın ardından ona kendisini toparlaması gerektiğini, Hyunjin ve daha nicelerine karşı güçlü olmamız gerektiğini, asla boyun eğmeyip her daim cesur olmamız gerektiğini söyledim.
Beni onayladı. Kendisi giyinme odasına çıkıp duş alacağını söyleyerek yanımdan uzaklaştı. Temiz olan eşofman takımlarını da giyer, Hyunjin'e inat derse gelirdi.
Ben de diğer derse girebilmek için yeniden yürümeye başladım okul koridorunda. Az sonra girmediğim ders bitecek ve yenisi başlayacaktı. -Demeye kalmadan zil çaldı. Sınıftaki öğrenciler saçma bir şekilde çığlık çığlığa sürü hâlinde kendilerini dışarı atarken bana çarpmamaları için dikkatle yürüyordum.
Sonunda sınıfa varabildim.
İçeri girdiğimde Hyunjin arkaşlarıyla beraber peteğin çevresinde dizilmiş, ısınıyordu. Lee Know ise her zamanki yerinde, arkadaşlarıyla beraber sırasında oturuyordu.
Ben girer girmez yine gözleri hemen beni buldu. Hiçbirine aldırmadan hızla ilerledim ve kendi sırama oturarak başımı sıranın üzerine koydum.
Başımın sağ tarafı yazı yazdığım sıranın üzerindeydi. Açık olan tarafla sol tarafımda kalan Lee Know'u görebiliyordum.
Ona bakıyordum o şekilde. Lee Know da bana.
Bir süre sonra Lee Know'un görüntüsünü kesen şey Hyunjin'in bedeni oldu. Başımı kaldırmadan sadece gözlerimi hareket ettirdim ve ona öylece bakmaya başladım.
"Derse neden gelmedin?"
'Canım istemedi,hem sana ne?' derdim şimdi ama ona karşı olan sinirim hâlâ dinmediği için sessiz kalarak cevap vermedim. Gözlerimi de yumdum.
"Yah! Bana cevap vermeyecek misin?!"
Cevap vermemem kesinlikle onu daha deli ediyordu. Benim tarafımdan takılmıyor ve rezil oluyordu çünkü.
Susmaya devam ettim. Yumduğum gözlerimi de açmadım.
"Sabretmeye çalışıyorum ama dayanamıyorum. Bir gün elimde kalacaksın Yeon Soo."
Hah? Elinde kalacakmışım? Aptal şey,ne olacak? Sabret Yeon Soo. Az daha sabret.
Kendime hakim olmaya çalışarak cevap vermedim ve susmaya devam ettim. O esnada Lee Know'un sesini işittim.
"Az kapa o berbat çeneni de kız kafa dinleyebilsin. Sesin kulak tırmalıyor, görüntün göz zevkimizi bozuyor Hyunjin. Yeon Soo da bunu anlamış işte. Baksana,kızcağız hem gözlerini yumdu hem kulaklarını tıkadı sana karşı."
Bir rahat yok cidden. Bu ikisinin atışmasının bir sonu olmayacak galiba.
Derin ve sesli bir nefes verdim dışa doğru. Anlasınlar da sussunlar artık diye. Neyseki öyle oldu. Gerçi bunda biraz da derse giren öğretmenin payı oldu ya,neyse.
Öğretmen sınıfa girince ben de başımı sıradan kaldırarak doğruldum. Kimseye bakmadan direk öğretmeni takip ettim gözlerimle. Ah, işte şimdi Jeongin'in sırasına baktım. Ancak hâlâ boştu ve gelmemişti.
Demeye kalmadan kapı tıklatıldı. Öğretmen 'Gel!' komutunu verince de kapı açıldı. Tabii ki içeri temizlenmiş ve eşofmanlarını giymiş bir şekilde,saçları nemli Jeongin girdi.
Onu görünce içten içte mutlu olsam da bunu belli etmedim.
"Çok özür dilerim hocam. Ufak bir aksilik oldu da."
Hoca ona tebessüm etti ve oturması için işaret verdi. Hızlı bir şekilde geçip yerine oturdu. Benim sağ tarafımda kalan sıraların ortasında,yani tam çaprazımda oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids // Hwang Hyunjin(✔)
أدب الهواةSırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı. O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Daha çok yaklaştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Başımı boyunun uzunluğundan...