"Açın kapıyı. Biraz bizimkilerle hasret gidereyim."
Kang Song Hoo denen alçağın kapının arkasından gelen alaylı,iğrenç sesini duyunca ikimiz de kapıdan uzaklaşarak beraberce geri geri gittik.
Lee Know bana daha sıkı sarıldı.
Kapıdan kilit sesleri duyulmaya başlandı. Ve kapı açıldı.
O alçak, yüzünden silmediği pis sırıtışıyla beraber içeri girerek bize pişkin pişkin bakmaya başladı.
"Naber çocuklar?"
Üzerimize doğru geldi. Hemen arkasından gelen kişi ise Moon Dok Soo idi.
Lee Know ile sırtımız duvarla buluştuğunda kaçacağımız başka yer kalmadığını anlayınca,o yine beni arkasına çekti ve kendisi önüme yerleşti.
"Ne istiyorsun?!"diye sordu Kang Song Hoo denen pisliğe.
Bir müddet sadece yüzümüze çarpık gülümsemesiyle baktı. Sonra kaşlarını çattı ve gülümseyişi yavaş yavaş soldu. Sanki bir şey düşünmeye başlamıştı.
"Dok Soo. Bu ikisini de bağla. Rahat durmazlar şimdi."
Düşündükten sonra söylediği kelimelerle bir müddet Lee Know ile birbirimize baktık. Dok Soo'nun arkasından gelenler onun işaretiyle bize doğru gelirken biz sadece onları izlemekle yetindik.
Lee Know tabii ki kolundan tutulduğu anda çırpınmaya başladı. Oldukça zorluk çıkarıyordu. Güçlüydü de...
Ben bu sefer direnmedim. Çünkü biliyordum,direnmenin bir anlamı yoktu. Üstelik bunun hâricinde bildiğim başka şeyler de vardı.
Lee Know ile beni de yere çöktürüp önce ellerimizi ve ayaklarımızı bağladılar. Lee Know hemen yanımdaydı.
Lee Know'un çırpınışları ve bağırışları eşliğinde bizi bağladıklarında Kang Song Hoo yine sırıttı. Hemen sonra elindeki kağıdı havaya kaldırıp sallarken konuştu.
"Bunu imzalatmak istiyorum sadece. Yapmanız gereken tek şey bu kağıdı imzalamak. Eğer bunu sorun çıkarmadan imzalarsanız hem babalarınız hem de siz buradan elinizi kolunuzu sallaya sallaya çıkarsınız. Tek bir imza. Sadece tek bir imza... Yapacak mısınız?"
Başımı çevirip Lee Know'a baktım. Gözleri ateş saçarak tam karşısında diz çöken Song Hoo'nun gözlerine bakıyordu.
"Ne imzalatacaksın bize?! Gerçi... Az biraz tahmin edebiliyorum. Ama bunu yapmayacağız pislik herif. Boşuna ümitlenme."
Song Hoo sırıtmaya devam etti.
"O zaman ne diye geldin buraya? Neyine güvendin de geldin?"
Lee Know'a başını bir sağa bir sola sallayıp ümitsiz bir vakaymış gibi baktıktan sonra derin bir iç çekti. Bu iç çekişin ardından da gözleri beni buldu.
"Belli ki bu çocuk sadece öfkesine yenik düşüp gelmiş. Hiçbir şeyi düşünmemiş. Biz seninle konuşalım Yeon Soo. Zeki bir insanla konuşmaya ihtiyacım var."
Bir adım yana kayarak bu sefer de benim önüme geldi ve diz çökerek boyuma indi.
"Evet,Yeon Soo. Teklifime ne diyorsun? İmzalayın kağıdı ve dördünüz de sapasağlam bir şekilde buradan gidin."
Ben de ona sadece sırıtıp gözlerimi devirdim. Ardından soğuk kanlı bir biçimde;
"Bizi evlendirecek misin?" diye sordum.
"Evet... Bu kadar hayırlı bir adamım işte. Hem siz de maşallah,gayet iyi anlaşıyor gibisiniz. Her fırsatta sarmaş dolaş... İşi pişirmişsiniz. Lee Know yakışıklı çocuk,sen de güzel. Hatta... Görmeyeli güzelliğine bayağı bir güzellik katmışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids // Hwang Hyunjin(✔)
FanfictionSırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı. O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Daha çok yaklaştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Başımı boyunun uzunluğundan...