"Yeon Soo... Senin gibi bir meleğin kalbini kırdığım için gerçekten üzgünüm. Affet beni."
"Bir şartla affederim seni."
Bunu duyunca benden ayrıldı ve ellerini omuzlarıma atarak gözlerime baktı. Çatılan kaşlarıyla sordu.
"Neymiş o şart?"
"Hyunjin... Yani Hyunjin ile aranızdaki mesele nedir? Neden bu hâldesiniz? Neden birbirinize düşmansınız? Bana bunu anlatırsan seni affederim."
Ellerini yavaşça omuzlarımdan indirdi. Bıkkınca bir nefes verdi. Gözlerini de devirmeyi ihmâl etmemişti.
Bu sefer kaş çatma sırası bendeydi. Benim trip atmam gerektiği yerde herkes bana benden fazla trip atıyordu?!
"Sana bunu sonra anlatacağımı söylemiştim,değil mi Yeon Soo?"
"Salak değilim,evet söylemiştin. Gayet iyi hatırlıyorum. Ama neden hâlâ anlatmamakta direndiğini anlayamıyorum!"
Oturduğum yatağın ucundan ayağa kalktım ve ayakta iken konuşmamı tamamladım.
"Sen anlatmazsan ben de Hyunjin'den öğrenirim o vakit."
Sinirle arkamı dönüp gidecekken kolumdan tuttu ve bana engel olmaya çalıştı.
"Yeon Soo,dur! Saçmalama!"
"Saçmalamıyorum. Bana... Ah! Lanet olsun bana güvenmiyorsun Lee Know! Öncesinde sustum. Merakıma yenik düşmemeye,içimde tutmaya çalıştım. Ama şu an merak ediyorum çünkü Hyunjin seni hastanelik edecek hâle getiriyor. Sonra bir bakıyorum, pişmanlık içerisinde yanıp tutuşuyor! Anlayamıyorum,tamam mı? Neden bu hâldesiniz anlayamıyorum! Ama öğreneceğim. Senden öğrenemezsem, Hyunjin'den öğreneceğim!"
Kolumu sertçe çekip onun eli arasından çıkardım. Yine odadan çıkmak için yeltendim ancak bu sefer hızla üzerindeki yorganı bir kenara itip ayağa fırladı.
"Yeon Soo,lütfen. Lütfen dur,lütfen..."
Beni bir kere daha kolumdan yakaladı. Kırık ve oldukça titrek çıkan bu sesi yine tüm duvarlarımı kırmak üzereydi.
Dayanamadım.
Ona döndüm.
Dolan gözleriyle yeniden buluşturdum gözlerimi. Sustum ve onun konuşmasını bekledim.
"Sana şu an anlatamıyorum çünkü gerçekten çok büyük bir sebebi var. Üstelik... İşin içinde sen de varsın Yeon Soo. Birkaç gün... Bana sadece birkaç gün izin ver. Birkaç gün sonra söz veriyorum sana her şeyi anlatacağım. Ama mutlaka benden dinlemelisin. Bir başkasından değil. Lütfen... Sadece birkaç gün."
İşin içinde ben de mi varım? Bu ne demek oluyor?
Gerçekten daha çok kafam karışıktı.
Ama yine de güvenmek istiyorum. O kadar sabrettim. Sanırım birkaç gün daha sabredebilirim.
Sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdim ve Lee Know'dun dolu dolu olup beklentiyle bakan gözlerine odaklandım.
"Tamam,öyle olsun. Ama sadece birkaç gün."
Hafifçe tebessüm etti. Ardından gitmemem için hâlâ tuttuğu kolumdan beni kendisine hızla çekerek sarıldı.
Onun elleri belimdeydi. Ancak bu sefer... Ben ona sarılmıyordum.
🍃
2 Gün Sonra...
Müziğin sonlanmasıyla Minho da ben de güle güle birbirimizin ellerini tutmuş ve kendimizi yere atmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids // Hwang Hyunjin(✔)
FanfictionSırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı. O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Daha çok yaklaştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Başımı boyunun uzunluğundan...