"Çok şükür...İyisin meleğim."diye fısıldadıktan sonra muhteşem gülümsemesiyle,güzel çekik gözlerini kapattı.
Baktıkça heyecanlandığım, umut bulduğum, yeniden yeniden âşık olduğum o gözler kapanınca kör oldum. Tüm umudum söndü. Her şey boştu. Hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey...
🍃
"Çok mu korkuttum seni?"
"Korkutmak da ne demek? Ben... Hyunjin ben..."
Sonunda dayanamayarak yeniden gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hyunjin yattığı yatakta elini kaldırıp yüzüme yerleştirdi ve baş parmağıyla narince gözyaşlarımı silmeye başladı.
"Şşşttt,tamam. Tamam geçti bak. İyiyim. İyiyim sakin ol. Buradayım meleğim."
Yaşadığım korkuyu daha önce yaşadım mı bilemiyorum. Ama bu... Çok farklıydı. Kaybetme korkusu bütün korkulardan daha beter bir korkuydu.
Yerde öylece donup kalmıştım. Felix bana doğru koşup geldi. Dürttü,bir şeyler söyledi. O esnada ne söylediğini hatırlamıyorum. Ama beni kendime getirdi. Ben Hyunjin'in yanına hızla varırken Felix de bir müddet olduğu yerde donakaldı.
Bize doğru bakan babama odaklanmıştı bakışları. Onu belki de ilk defa görüyordu. Gözü ona kilitlenmiş ve öylece kalmıştı. Dili lal olmuştu. Konuşamadı. Hâlâ konuşmadı gerçi biliyor musunuz?
O andan sonrasını hatırlamıyorum. Bağırışlarım,çığlıklarım,Hyunjin'i canını yakmamaya çalışarak dürtüşlerim...
En son kendimi burada buldum ve yine bir cesetmişçesine sadece bekledim. Sonunda Hyunjin uyandı. Şu an da gayet iyi.
Hyunjin yutkundu ve kuruyan dudaklarını yaladı. Hemen atladım tabii.
"Susadın mı? Su vereyim mi sana?"
Tebessüm etti.
"Olur."dedi 'u' harfini uzatarak. Şımarıyordu galiba. Aman aman, şımarsın. Yeterki şımarsın ama ne olursa olsun yanımda ve sağlıklı olsun.
Yastıkları yüksekti zaten. Onu doğrultmama gerek yoktu. Bir pet şişenin kapağını açarak ona doğru biraz daha kaydım ve şişeyi dudaklarına götürdüm. Anında kana kana içmeye başladı.
Dudaklarını çektiğinde ben de suyu kendime çektim ve kapağını kapatarak yanımdaki komodinin üzerine koydum. Elime bir peçete alıp Hyunjin'in içerken akıttığı, boynundan tişörtüne doğru yol olan su damlalarını silmeye başladım.
Islanan peçetenin ıslak tarafını katlayıp kuru tarafını getirdim ve son bir kez daha üzerinden geçtim. Ancak tam da bu esnada Hyunjin rahat durmayarak beni peçeteli olan bileğimden tutup hızlıca kendisine çekti.
Yarası karın boşluğundaydı. Benim kolumun dirseği ise şu an göğsüne geliyordu. Yüzüm yüzünün önündeydi. Burunlarımız birbirine sürtüyordu.
Gülümsedim ve;
"Rahat dur."dedim.
Ama durur mu?
O da gülümsedikten sonra başını çok hafif kaldırdı ve dudağıma özlem dolu bir öpücük kondurdu.
Kondurduğu öpücük uzun süreliydi. Geri çekildi ve sadece yüzümü incelemeye devam etti. Ben de o yakınlığa gelmişken biraz daha eğildim ve boynunda kendisine has olan muazzam kokusunu soludum.
Uzun süre soluduktan sonra hemen biraz yukarıya,yanağına çıktım ve yine kokusunu içime çeke çeke bir öpücük kondurdum.
Gülümsediğini hissedebiliyordum. Öpmekte olduğum yanakları geriliyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids // Hwang Hyunjin(✔)
FanfictionSırtım duvarla buluştuğunda çektiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme çıktı. O ise tuttuğu kolumu bırakmayarak bir elini de duvara yasladı ve beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Daha çok yaklaştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Başımı boyunun uzunluğundan...