● Öykümüzün ikinci kısmına geçtik. Yeni sezon da bu bölümle başlamış bulunmakta. (:
● Multimedya Rüzgar
★★★★★
ACI...
Damarlarımda.
ACI...
Kanımda.
ACI...
Her yerde.
ve ACI...
Bedenime sahip.
Damarlarımda kanımla birlikte dolaşan acı nedense açılan yaradan akıp gidemiyordu. Oysa en çok orada acıyı hissediyordum. Bir süredir akan kanımla birlikte akıp gitmesini istedim ama sadece istedim. Değişen bir olmadı. İsteklerim bedenim tarafından geri çevriliyordu.
O tabanca sesinden sonra gözlerimi kapatmıştım. Karanlık bir sokaktaydım. Gözlerimi açtığımda beni tekrar karşılayan karanlık normal zamanlarda beni şaşırtırdı ancak bu sefer duygularıma karışan acı diğer duyguları süresiz izne yollamıştı. Bana kalan tek şey ise elimde kalan tek duyguyla bu karanlık sokakta idare etmekti.
Ne zamandır burada yattığımı hesaplıyamıyordum. Zaman kavramım da tatile çıkmış gibiydi. Beni bu karanlık sokakta bırakıp tatile çıkmalarının hesabını bir ara soracaktım onlara.
Ah, mantığım da tatile çıkmış.
Birilerinin beni bulmasına ihtiyacım vardı. Acılarımı bana unutturacak bir ağrı kesici veya daha da iyisi bir morfin, bedenimi rahata erdirecek bir yatak ve beni bu buz gibi soğuktan koruyacak bir yorgana ihtiyacım vardı.
Az önce ben soğuk mu dedim? Yazın ortasında değil miydik biz?
Eğer gözlerimi kapatıp açma süresince bi dört beş ay geçmediyse hala temmuz ortasında olmalıydık. Yazın en sıcak günleri bizi boğuyor olmalıydı.
O zaman bedenim niye titriyor?
Burda yatarak bir yardım beklemek saçmalıktı. Normal bir yerde değildim. Nerede olduğumu ben bile bilmiyordum. Tek farkettiğim şey bu sokağa kimsenin uğramadığıydı. Ben hariç.
Bir de yanlış kişiyi takip edip yanlış kişiyi vuran iki adam. Gerçekten çok iç açıcı bir sokaktı.
Böyle boş boş yatıyor olmam mantıksızdı. Tamam, yaralı halde bir şey yapabileceğim yoktu ama en azından biraz hareket edebilsem... Eee, daha ne yapabileceğim peki?
Belki sürünebilsem bu sokaktan çıkabilirdim ama tahminim üzerine girdiğim taraf fazla uzaktı. Peki bu sokağın sonu neredeydi? Ben nereye yakındım?
Ve ben şiddetli acıma rağmen nasıl bu kadar soru üretebiliyordum?
Fazla düşünmenin bir işe yaramadığı ortadaydı. Bir şeyler yapmalıydım. Beni bu sokaktan kurtarabilecek tek kişi yine kendimdi. Ah, tabi bir de milyonda bir ihtimal insafa gelme ihtimalleri olan tabancalı iki adam.
Halim acınasıydı. Sosyetenin göz bebeği şimdi bomboş bir sokakta yerlerde sürünüyordu. Çaresizdim. Şuan ne güzelliğim beni kurtarabilirdi ne de param.
Benim şuan iyi kötü bir doktora ve ilaçlara ihtiyacım vardı. Onu da bomboş sokakta parayla getirebileceğimi sanmıyordum.
Artık harekete geçmeliydim. Bu yüzden öncelikle avuçlarımı düz zemine yerleştirdim. Soğuktan uyuşmuş gibiydiler, çünkü yattığım zemini tam olarak hissedemiyordum. Yine de bunu düşünüp umutsuzluğa kapılmayacaktım. Umutsuzluk şuan hiç ihtiyacım olmayan bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*
DuchoweUmutlar maviydi; gökyüzü gibi uçsuz, bucaksız... Ve gökyüzü, elimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz bir yer değildi. ... Cemiyetin en güzel kızıydı Ada. İnsanlar, onu hem kıskanır, hem de ona imrenirdi. Zengindi, cemiyetin en yakışıklısıyla sevgil...