Ⅱ-11/BENZER HAYATLAR

11.1K 1K 154
                                    


Birisine gerçekten güvenmek, belki de şu yaşadığımız dünyada imkansız bir durum gibiydi. Dünya, çok kötü bir haldeydi. İnsanlar, çok değişmişti. Herkesin içinde, bir parça kötülük yatıyordu ve bu güven denen şeyi hayatımızdan kaldırıyordu.

Güvenemiyordum kimseye. Aileme bile güvenemiyordum ki! Onlar bile bana sırtlarını çevirmişlerdi. Onlar bile beni bırakmışlardı kendi halime. İstemiyorlardı beni. Öz evlatları değil de, sokaktaki herhangi bir insanmışım gibi davranıyorlardı bana. Kararlarıma saygı duymuyorlardı, destek olmuyorlardı.

Bu tehlikeli hayatta, beni tek başıma bırakmışlardı.

Yine de dört yıl boyunca, yaşayabildiğim bir evim olmuştu. Belki, her gün benden iğrendiklerini görmüştüm gözlerinde. Belki, değerimin tamamen sıfırlandığını hissettirmişlerdi bana... Yine de ne olursa olsun, dört yıl boyunca kalacak bir evim olmuştu.

Rüzgar, karşıma çıkmasaydı, olmaya da devam edecekti.

Belki de tamamen Rüzgar'a kızmalıydım. Her şeyi bilen oydu. Yeni hayatım için kurallar koyulurken yanımda olan oydu. Biliyordu işte! Karşıma çıktığında neler olacağını biliyordu.

Peki, neden bu akşam bilmiyormuş gibi davranmıştı?

Bir de yardım etmişti. Düşmanımın evine sokması, belki de bir yardım bile sayılmazdı. Zeynep'i inceledim bir süre. Saklanmamı söylemişti. Kapıda kim olduğunu söylemiyordu, nereye saklanmam gerektiğini söylemiyordu. Sadece sabrı taşıyordu ve ben bunun farkında olduğum halde onu süzüyordum.

Delirdim de haberim mi yoktu?

"Gitmiyorsan kapıyı açıyorum!"

Fısıldasa da sesindeki öfke hissediliyordu. "Kim var kapıda?" Onun gibi ben de fısıldasam da öfkeli değildim. Hatta aciz bir görüntü sergiliyordum düşmanımın önünde. Nefsim, bu sahne karşısında çığlıklar atarken, dışarıya yansıttığım tek duygu, acizlikti.

Kim bilir, belki Zeynep, nefsimin çığlıklarını duyuyordur.

Kapı bir kez daha çalındı. Bu sefer zil sesine, kapıya ritmik bir şekilde üç kere vurulma sesi de karıştı. Kapıdaki her kimse, sabırsız bir insandı. Zeynep gibi...

"Ezgi, geldi. Seni burada görmesi hoş olmaz. Benden daha kötü davranacağına eminim. Hatta ilk işi, babanı aramak bile olabilir. Şimdi, saklanıyor musun yoksa Ezgi ile yüzleşiyor musun?"

Tabiki de aklımı o kadar kaçırmamıştım. Saklanacaktım. Zeynep'e zaten tam olarak güvenemiyordum ama yine de insandık işte. İki muhabbet edince, az da olsa içim ısınmıştı ona. Ezgi ise tamamen düşmandı. Yani benimle alakası yoktu. O her defasında düşmanlığını dile getirirdi. Bu yüzden bir kötülük yapması onda dokuz gibi bi ihtimaldi. Geriye kalan bir ihtimal de kötülük yapmaması değil, benim olağanüstü bir güçle görünmez olmamdı. Durumun yeteri kadar açıklandığını düşünüyorum.

"Nereye gideyim peki?" Hiç bilmediğim bir evde, nereye saklanmam gerektiğini de bilmiyordum tabiki. Yanlış bir yere girebilirdim. Sonra Ezgi de oraya gelebilirdi... Beynim olası en kötü senaryoları yazmaya devam edemeden, Zeynep kolumdan tutup, itti beni. "Üst kata çık. Oraya kimse gelmez!"

Artık gitmem gerektiğini vurgular gibi itmişti. İtiraz etmedim. Zaten Ezgi de iyice sabırsızlanmaya başlamıştı. Hayır yani, evde olmayabilirdi Zeynep. Neden bu kadar ısrar ediyordu ki kapıyı açması için?

Eve ilk girdiğimde görmediğim merdivenler, şimdi direk gözüme çarpmıştı. Hızlı hareket edip, merdivenlerden çıktım. Son basamaktan sonra, aşağıdan kapının açılma sesini duydum. Zeynep, iyi denk getirmişti.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin