◦ ◦ ◦ ◦ ◦Kalp atışlarım normalin üstündeydi. Bir de fazla sesliydi. Hiç sesin olmadığı odada neredeyse benim kalbimin sesi duyulacaktı ve korkumu, heyecanımı ortaya koyacaktı.
Birbirimizle olan bakışmamız uzarken aklıma gelen gerçekle bağırmak için ağzımı açtım. Korkuyordum ve yardım istemem lazımdı.
Benden daha hızlı davranıp yanıma gelen Haşim, büyük eliyle ağzımı kapattı. "Bağırma demiştim sana!" Tehlikeli tondaki sesi kalbimi daha fazla hızlandırırken kapalı elinin ardından anlamsız bir kaç mırıltı kaçtı dudaklarımdan. Birisinin mutlaka, tam da şuan da odaya gelmesi gerekiyordu. Yoksa yarım kalan işini devam ettirecekti bu yabancı adam.
"Ben... Haşim" Sanki tanımıyormuşum gibi kendisini tanıttı bana. Normal bir zaman olsaydı gözlerimi devirirdim lakin şuan korkuyordum, kalbim çok hızlı atıyordu ve göz devirmek şuan için fazlasıyla gereksiz bir eylemdi.
Karanlık bakışları yine gözlerime kilitlenirken öylece kaldım bende. Bana yapabileceklerini düşünmek varolan korkumu daha da artırıyordu. Nasıl bir hırstı ki bu;ölmediğim için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde hastaneye gelmişti.
"Korkma" Onun için söylemek kolaydı tabi ama benim için önleyemediğim bir titremenin vücudumu kuşatması söz konusuydu. Korkuyordum. Herkes, bir işi olduğunu söyleyerek beni tek bırakmıştı. "Keşke annemin gitmesine izin vermeseydim" Şu durumda keşke anlamsızdı ama birazdan öleceksem eğer bunun pek de önemi yoktu.
Ağzımı açması için kafamı iki yana sallayarak çırpındım. Gereksiz bir hareketti ama boş da duramazdım. Savunabildiğim, kendimi koruyabildiğim kadar mücadele etmeliydim. Pes edemezdim. Bir kere pes etmiştim ve ölmeden kurtulabilmiştim. Elimde şans varken kullanmalıydım.
"Bağırmayacağına söz verirsen açacağım." Kafamı iki yana sallamayı bir anda keserken bu adamın hiç de birazdan beni öldürecekmiş gibi davranmadığını farkettim. Eliyle ağzımı kapatmasa ve ben onun aslında kim olduğunu bilmesem normal bir ziyaretçi gibi gözükürdü.
Gözlerinin içine baktım. Neredeyse siyaha yakın bir göz rengi vardı. Esmer teniyle fazlasıyla uyumluydu. Yine buna uygun olarak simsiyah hafif dalgalı saçları vardı. Çok uzun değillerdi. Tekrar bakışlarımı gözlerine kilitlediğimde orada gizlenen bir parça hüzün gördüm sanki ama bu o kadar anlık bir şeydi ki yanlış görmüş olmam daha kuvvetli bir ihtimal kalıyordu.
Zaten beni öldürmek isteyen bir kişinin gözlerinde hüznün işi neydi ki?
"Açıyorum..." İşini sağlama almak adına benden söz bekliyordu. Bilinçsizce başımla onayladım. Bir süre gözlerimi tereddütle inceledikten sonra yavaş yavaş ağzımı açtı. Tamamen çektiğinde hemen yastığımın kenarına koydu. Kendince önlem alıyordu ama bağırmayacaktım. Şimdilik.
"Buraya neden geldiğimi bilmiyorum... ama iyi olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı." Ses tonu tekdüze çıksa da cümleleri üzüntüyü ifade ediyordu. Tanımadığım bu insanın haline, tavrına ve bakışlarına anlam veremiyordum. Gerçekten sırf iyi olduğumu görmek için mi gelmişti? O zaman beni niye öldürmeye çalışmışlardı? Ben o dövdüğü için yere düşmemiş miydim? Kalkmak için yaptığım her hamlemi engelleyerek vurulmama neden olmamış mıydı? Peki, şimdi söyledikleri neden yaptıklarına ters düşüyordu? Neden kulağa mantıksız ve anlamsız geliyordu?
"Niçin geldin?" Sanki az önce neden geldiğini söylememiş gibi sordum sorumu. İnanmadığımı görmesini istiyordum. Söylediklerinin saçma olduğunu da haykırmak istiyordum aslında ama o kadar cesaretim yoktu. Kalbim biraz yatışmış olabilirdi ama hala korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*
SpiritualeUmutlar maviydi; gökyüzü gibi uçsuz, bucaksız... Ve gökyüzü, elimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz bir yer değildi. ... Cemiyetin en güzel kızıydı Ada. İnsanlar, onu hem kıskanır, hem de ona imrenirdi. Zengindi, cemiyetin en yakışıklısıyla sevgil...