"Hey bakın burada kim varmış?" diye sordu genelevin güvenliğinden sorumlu olan iri kıyım adamlardan birisi.
Diğeri de buz gibi havada üstündeki kürküne sarınarak söylendi:
"Bırak şu kadını mıncıklamayı! İçeride dünya kadar kadın var, sen dışarıdaki birini taciz ediyorsun?"
Adam sinirli bir şekilde:
"Bay HAWKER genelevdeki kadınlara dokunmaya çalıştığımı öğrenirse hadım eder beni!" dedi.
Öteki adam da neşeli bir ses tonuyla:
"Dışarıdaki birisini taciz ettiğini kraliyet askerlerinden biri görürse yine aynı cezaya çarptırılırsın!" diyerek sırıttı.
Tacize maruz kalan kadın geriye çekilerek:
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye sordu.
Günlerden 17 Şubat'tı. Kar yağışı lapa lapa yağmaya devam ediyordu.
"Bana işveli bir şekilde 'sen ne yaptığını sanıyorsun?' diyerek neyi ispat etmeye çalışıyorsun güzelim!" diyerek kadının göğsünü ellemeye çalıştı tacizci.
Kadın göğsü mıncıklanınca sesli bir çığlık atarak:
"Hayvan!" diye bağırdı.
Adam bundan daha fazla cesaret alarak kadının üzerine yürüdü.
Gecenin soğuğunda bir hançer parıldadı ve hızlı bir şekilde tacizcinin boğazına saplandı. Etrafa kanlar sıçrarken öteki adamın yüzündeki gülümseyen ifade aniden yok oldu.
"Hey ne oluyor?" diyerek istemdışı bir şekilde ağzından üç kelimelik bir cümle çıkıverdi.
Kadın yere yığılan adamın boğazındaki bıçağı çıkarmaya çalışırken:
"Olan şey şu: Herkes belasını bulmak için yaşıyor! Ve şu kahrolası yaşamda adaleti sadece kendin sağlayabilirsin!" dedi. Hançeri sonunda çıkardı ve genelevin kapısının önündeki diğer adamın üzerine yürüdü.
Kapının önündeki fedai çabuk davranarak kadının peçeyle kapatılmış olan yüzüne sağ yumruğunu geçirdi.
Kadın sersemlemiş bir şekilde yere yığıldı.
"Lanet kadın! Ben şimdi sana gösteririm!" diyerek kadının sol böbreğine bütün gücüyle tekme attı.
Kadın bu tekmeyi yer yemez acıyla inledi.
Adam karlar üzerinde cenin pozisyonu almış olan kadının etrafından dolaşarak karnına sol ayağıyla tekme atmaya niyetlendi. Ayağını geriye doğru çekerek tekmesine hazırlandı.
Kadın bunu fırsat bilerek elinden düşürmediği hançerini adamın yere basan sağ ayağına sapladı.
Adam kadının bu hamlesi sonucu acıyla haykırdı.
Yerdeki intikam meleği iki saniye içerisinde ayağa kalkarak kalçasından fırlayan örümcek bacaklarından birini adamın acıdan dolayı açık olan ağzından içeriye beynine doğru yayından kurtulan bir ok gibi hızla soktu. Kadının örümcek bacağı adamın kafatasını delerek dışarıya fırladı.
"Bu kadar gürültü yapmak zorunda mıydın lanet herif?" diyerek genelevin duvarına tırmandı örümceğe dönüşmüş olan kadın ve genelev sahibinin odası olduğunu tahmin ettiği odanın tahta kanatlarını parçalayarak içeriye daldı.
Kevin HAWKER isimli kadın taciri adam oturduğu masasından korkuyla geriye fırladı. Onu geriye fırlatan pencerede beliren şey değildi. Onu masasından kaldıran şey pencerenin tahta kanatlarının parçalandığı an çıkarttığı sesti.
"Neler oluyor?" diye bağırdı adam.
Pencereden içeriye süzülen sekiz bacaklı kadın ona:
"Yirmi beş altına satın aldığın ölüm kapını çaldığı zaman ağzından çıkacak olan sözler bunlar mı?" diye sordu sırıtarak.
"Sen de kimsin?" diyerek inledi Kevin. Gözleri korkudan yuvalarında fıldır fıldır dönüyordu.
"Az önce söyledim ya!" dedi kadın. "25 altına satın aldığın ölümüm ben!" diyerek yüzündeki peçeyi çıkardı.
Kevin bu kadını tanıyarak:
"Sen o satın aldığım fahişesin!" dedi. "Alexandra'ydı galiba!"
Alexandra CANDISH isimli örümceğimsi kadın sinirli bir şekilde:
"Sana ölüm getirdiğimi söylüyorum ve karşılığında fahişe olduğum cevabıyla karşılaşıyorum!" dedi. Sekiz bacağının üzerinde hızla hareket ederek Kevin HAWKER'a doğru yürüdü. Masanın üzerine çabucak çıkarak: "Günahlarla dolu yaşamına son veriyorum pislik torbası!" diyerek ön bacaklarının ikisini – ki bunlar örümcek bacaklarıydı, insanımsı bacakları ön tarafta felçli birisinin bacakları gibi sağa sola sallanmakla meşguldü – adamın göğüs kafesine gömdü. İki bacakta devasa bir hızla adamın sırtından çıkıverdi. Bu ayakların ucu yağ lambasının ışığı altında kanla yıkanmış birer hançeri andırdı. Adamın ciğerlerine dolan vücut kanı sonunda Kevin HAWKER'ın ağzından sızıverdi. Çok kısa bir süre içerisinde başı yana düştü. Alexandra CANDISH kanlı ön bacaklarını adamın vücudundan çıkarırken ortadaki dört bacağından yardım aldı. Yüzünü yeniden peçeyle kapatarak, şubat rüzgarlarının hüküm sürdüğü Fırtına Limanı'nın sokaklarına çıkmaya hazırlanıyordu ki kapının önünde bulunan genelevin son güvenlik görevlisi, Kevin'in odasına dalıverdi. Ve dehşete kapılmış bir şekilde sendeledi. Odada üç metre boyunda bir örümcek vardı. Ayaklarının üst kısmı tavana sürtmekle meşguldü.
Alexandra sinirli bir şekilde:
"Ölüm! Bayılıyorum seni bu dünyadaki zalimlerin üzerine salmaya!" diyerek süratli bir şekilde adamın kafasını gövdesinden ayıran tek bir hamle yaptı. Adamın kafası zemine çarparken vücudu arkaya doğru devrildi. Adam odanın içine bacakları, koridora ise kafasından yoksun olan omuzları düşecek şekilde yere iki seksen, sırt üstü düşüverdi. Boğazından bir fıskiyenin ucundan akan su gibi kan fışkırdı koridor duvarına. Bu manzaraya şahit olan hayat kadının biri deli gibi çığlığı bastı.
Bu çığlığı işiten Alexandra az önce parçalamış olduğu Kevin HAWKER'ın odasının penceresinden süratli bir şekilde karanlığa karıştı.
KILIÇ MEZARLIĞI Serisi 5.Kitap
ÖRÜMCEK KRALLIĞI'NDA Sayfa 98-101
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
HorrorKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...