6 Temmuz pazartesi günü berbat bir olay yaşandı. Olaylar hem de hiçbirinin aklına gelmeyecek bir şekilde cereyan etti. Ve bu olayların gelişmesini hiçbiri engelleyemedi.
Brandon MILES sabah sonrası öğleye doğru köye giderek pazara indi. Tek derdi birkaç kilo elma almaktı ama onu yerine belasını buldu.
"Bakın burada kim varmış?" diye sordu bela.
Brandon dikkatsiz bir şekilde arkasına dönerek savunmasız yakalandı. Bu savunmasız yakalanmasının en büyük nedeni adamın kullandığı ses tonu olmuştu. Belanın ta kendisiydi ama - tanrım, kahretsin - bir dost edasıyla konuşmuştu. Geri döner dönmez de yüzüne yumruğu yemişti. Yumruğu atan kişi Yaşlı Sam'i kurtardıkları gün kapının altında kalan kişiydi. Ve neredeyse bütün gücüyle yumruk atmıştı.
Brandon ne olduğunu anlayamadan yere kapaklanmıştı.
Adam üzerine düşen kapının ağırlığının acısını çıkartmak ister gibi yaparak Brandon'ın üzerine oturdu.
Etraftaki birkaç adam yapılanlara itiraz etmeye çalıştı ama o gün Sam'e hançerini doğrultmuş olan adam öfkeli bir şekilde:
"Sakın saçma sapan bir hareket yapmayın!" diye emir verdi meydanda toplanmaya başlayan kalabalığa.
Brandon kendine gelmeye çalışarak:
"Ne yaptığını sanıyorsunuz? Bunu size misliyle ödetirim!" dedi. Bunu demesine dedi de bir türlü üzerindeki ağırlığı atarak ayağa kalkamadı.
Adam sırıtarak:
"Bunu bize misliyle ödetecek kadar yaşayabileceğini de nereden çıkarttın?" diye sordu. "Orakçı aşkına, bu özgüveni nereden buluyorsunuz?"
Günler önce eşikte bayılmış olan adam çabuk bir şekilde hareket ederek Brandon'ın sağ eline sol ayağıyla bastı. Bereket versin ki Brandon'ın parmakları açık vaziyetteydi yoksa birkaç parmak kırığıyla yaşamak zorunda kalacaktı. Geçen gün Sam'in dövülmesine yardım eden ve onu sıkı sıkıya kavramış olan adam da genç adamın sol eline basmak için harekete geçti.
Diğer eline de basılan Brandon acıyla yüzünü buruşturdu.
Bir köylü sesini yükselterek:
"Hey bırakın artık şu çocuğu!" dedi.
Elindeki hançerini tekrar gösterişli bir şekilde sergileyen adam:
"Onun yerinde olmaya niyetli değilsen kes sesini!" dedi. Daha sonra dizlerinin üzerine çökerek sırıttı: "Ne kadar çok sevenin varmış senin? Ben yıllardır burada yaşıyorum, beni bu kadar düşünen ve halime bu kadar üzülen birilerini görmemiştim!"
Brandon cesaretini kazanmaya çalışarak bağırdı:
"Beni bırakmazsanız çok fena olur!"
Adam sırıtıp:
"Ne olur mesela?" diyerek elindeki hançerle Brandon'ın sağ bileğine çabucak derin olmayan bir kesik attı. Genç adamın sıcacık kanı yerdeki toprağa akarken: "Böyle bir şey olur mu mesela?" diye sordu ve daha sonra yine aynı bileğe bir kesik daha attı. Brandon'ın sağ bileğinde çarpı işaretine benzemeye çalışan iki bıçak yarasından seri bir şekilde kan akmaya başladı.
"Hey yapmayın! Yalvarıyorum yapmayın!" diye itiraz etti köylü bir kadın. Orta yaşlarda ve aklı selim bir kadındı.
Adam sinirlenerek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
HororKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...