Odada gaipten bir ses peydahlandı.
"Etkileyici!"
Jonathan bu sesi duyar duymaz dizlerinin bağı çözüldü. O ilahi görevin ilk basamağında durduğunu fark ederek olduğu yere çakılı kaldı.
Gaipten gelen ses yeniden can bularak var oldu.
"Bu yeteneğin çok güzelmiş! Emrimde kalacağına söz verirsen sana sonsuz bir yaşam bahşederim!"
Alexandra gülümseyerek:
"Bu teklifine hayır demek için deli olmak lazım!" dedi. Olduğu yerde dimdik durarak espriyle karışık cevap verdi. "Neyse ki akıl denen şeyin bende olmadığını fark edeli çok olmadı!"
Sesin sahibi tapınağın en büyük salonunda bulunan iki büyük kobra heykelinin arasında gözle görünür hale geldi.
"Bunu saygısızlık olarak kabul ederim güzel bayan!"
Jonathan boyu iki metre olan bu adama ve başındaki taca hayranlıkla baktı.
Tacın çevresinde minik altın kobralar toprak altından çıkan solucanlar gibi hareket etmekteydi.
"Saygısızlık ya da değil, buraya seni öldürmeye geldik!"
Jonathan gerçeği pat diye söyleyen Alexandra CANDISH'e içinden küfretti.
Kral merdivenleri inmeye başladı.
"Bu özgüven hoşuma gitti genç bayan! Ama ne yazık ki bu saygısızlığının cezasını kobra çukurlarımda yılan ısırıklara maruz kalarak ödeyeceksin!"
Jonathan kendisine doğru yürüyen Kobra Kral'a:
"Geveze birisin!" dedi. "Sevdim seni kral bozuntusu adam!"
Kobra Kral'ın yüzündeki sırıtkan ifade bir anlığına siliniverdi. Daha sonra da tekrar silindiği yüze yeniden yerleşti.
"Saygısızların sayısı birdenbire ikiye yükseldi!"
Artık geri dönüşünü ufukların ardında yitirmiş olan Jonathan, bu zor dönemeci geçmek zorunda olduğunu fark ederek ses tonunu yükseltti.
"Seninle bir anlaşma yapalım mı?" diye sordu.
"Bir anlaşma mı?" diyerek sırıtmaya devam etti Kobra Kral. "Anlaşma yapacak durumda değilsiniz ki siz!"
Jonathan sinirli bir şekilde:
"Bunu sen mi söylüyorsun?" diye sordu.
Genç adamın sözleri biter bitmez salondaki iki devasa kobra heykeli canlanıverdi. Ve tıslamalar eşliğinde gözlerini bu ikiliye dikiverdiler.
Genç adam bu sarı gözlere bakarken içindeki yapay kırkayağın verdiği güven duygusuyla:
"Seni öldürmeye gelmiştik!" dedi. "Ama önce şu yavru köpeklerini üzerimize salıver!"
Alexandra bir kahkaha atarak:
"İşte görmek istediğim adam bu!" diyerek göz kırptı.
Göz kırpma hareketi biter bitmez de iki devasa kobra yılanı süratli bir şekilde saldırıya geçtiler.
Üzerine saldıran kobralardan birisini savuşturan Jonathan elindeki kılıçla hayvanın dışarıdaki dilini kesiverdi. Kesilen dil düşmanlarını şaşırtan kertenkelenin kopan kuyruğu gibi bir süre yerde boğulmakta olan bir balığa özendi. Jonathan ayaklarıyla tekme atarak kopan dili salonun içinde Alexandra'nın dağıttığı vücut parçalarının arasına atıverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
KorkuKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...