Jonathan uykusuzluğun verdiği bilinç kaybını yaşamak üzere olduğunu fark etti. Narin bedeni, bütün günü tuhaf bir anıdan ibaret kılmaya niyetlenmişti. Pelteye dönen beyni düşünme özelliğini sanki yitirmiş gibiydi. Ne yaptığını ya da ne yapmaya çalıştığını düşünemez haldeydi.
Şimdi babasını daha iyi anlıyordu Jonathan.
Bok gibiyim! Halüsinasyonlar görüyorum!
Ne gibi halüsinasyonlar mesela?
Halüsinasyonlar görmesine ramak kalmıştı. Kendini yol üstünde kamyon farına yakalanan bir kanada geyiği gibi hissediyordu. Son sürat üzerine gelen bir ölüm makinası vardı ve onun kaçacak hiçbir yeri yoktu. Lanet bir geyik nasıl ki afallayıp kalıyorsa o da uykusuzluğun verdiği yıkımla yüzleşmek zorundaydı.
Her yerde örümcek ağlarından görüyorum! Babamın dediği gibi gökkuşağı renginde kediler görüyorum. Yatak odamda başka dünyaya açıldığını bildiğim bir kapı var ve bugün o kapı parmağımı ısırdı?
'Ben de bok gibiyim baba ve büyük bir ihtimalle yaşadığım dünyayı birilerine anlatırsam bana bir taraflarıyla gülecekler!' diye düşündü. Mutfak kapısından dışarıya çıkıp kendini serin olan havanın tacizine bıraktı. Buz gibi bir yel vardı ve çimenlerin dans etmesine neden oluyordu.
5 Nisan 2015!
Çocuk sadece bir haftadır uykusuzluk çekiyordu ve kendini şimdiden berbat hissediyordu. Dün gece odasını ziyaret eden o kuzgun olmasa uykusu bozulmayacak ve o da kendini üç saatlik uykuyla ayakta tutmaya çalışmayacaktı. Şanssızdı işte! Elektrik akımına maruz kalan bir gece kelebeği kadar şanssızdı.
Hayatımda duyduğum en delice sözler! Ne yaptın sen? Bir fantastik romandan mı fırladın?
Böyle söyleyerek dalgasını geçmişti Nancy babasıyla. İnci gibi dişlerini ışıldatarak masmavi gözlerini ortağına dikerek kahkahasını salıvermişti. Sarı saçları dalgalanmıştı o esnada.
Babası da 'lanet olsun sana be kadın!' ses tonuyla konuşmuştu.
Ne demezsin Nancy? Geç bakalım sen dalganı! Zaten derdimi anlatabileceğim hiç kimse yok!
Buz gibi rüzgâr tenini dondururken babası gibi derdini anlatabileceği kimsenin olmadığını fark etti. Ama belki, belki Brad onu dinleyebilirdi.
Ah, yapma Brad! Bu saçmalıklara inandığını söyleme sakın!
Jimmy'nin alaycı sesi kulağını tırmaladı Jonathan'ın.
Ben inanıyorum!
Akıl küpü ve zeki kız Tiffany!
Ben de inanıyorum! Neden çeneni kapalı tutmuyorsun Jimmy?
Her konuda iyi olduğunu kanıtlayan Brad! Brad ona inanıyordu. Neden derdini ona anlatmıyordu ki? Onun ağzından çıkanlara 'Sen delirdin mi ahbap! Böyle saçma şey olur mu?' diyen gözlerle bakmayacak tek kişi Brad'di. Ona derdini güzelce anlatabilirdi. Brad de onu yargılamadan dinleyebilirdi. Birilerine anlatmazsa aklını yitirebileceğini düşünmeye başlayan Jonathan evin bahçesinin bitiminde başlayan kaldırımın üzerinde bir karaltı fark etti.
Korkuyla kafasını kaldırıp çimenlere bakmaktan vazgeçti.
Orada bir şey yoktu. Hiç kimse yoktu. Karaltı da yoktu.
Hatırladım! Ölü Diyar 'ın Gölge Diyar 'a dönüşmesine sen neden oldun! O ikinci kapıdan geçer geçmez bu süreci başlatan düğmeye bastın! Bir butona basar gibi saatin tik taklarını harekete geçirdin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
رعبKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...