31 Mayıs akşamı gökyüzünden örümceğe benzeyen şeyler yağmaya başladı. Sayıları o kadar çoktu ki binlercesinin sadece çavdar tarlasına yağdığını söylemek yanlış olmazdı.
"Bunlar da ne?" diye sorarak birini parçalara ayırdı Finley.
"Kıyamet!" diyerek inledi Jonathan. "Lanet olası kıyamet başladı!"
Eve doğru olan o uçsuz bucaksız yolculuk artık bitmek üzereydi.
Binlerce örümcek canlı olan herşeyin üzerine çullanmaya devam ederken Jonathan ve ardındaki insanlar evin verandasına sonunda ulaştılar. Biri hariç!
Jayden!
Kahretsin Jayden'ı arkalarında bırakmışlardı. Hala verandaya ulaşmaya çalışıyordu ve en az on beş metre ötedeydi.
Size söylemiştim! Asla tanrılarla alay etmemelisiniz!
Örümcekler el kadar büyük bir hale gelmişlerdi ve ön taraflarında yengeç kıskaçlarını andıran kollara sahip olmuşlardı. Kuyrukları vardı. Bir değil hem de iki tane akrep kuyruğu vardı.
Şimdi de büyüyün yavrularım!
Derken örümceklerden biri Jayden'ın sırtına atlayıverdi. Sonra bir başkası beliriverdi. Yengeç kıskaçlarını kullanarak genç adamın boynunda kesikler açmaya çalıştı. Akrep kuyruklarını saplayarak Jayden'ı etkisiz hale getirdiler.
"Kurtarın beni!" diye bağırdı Jayden.
Kurtarın beni!
'Kurtaralım ama nasıl?' diye aklından geçirdi Jonathan. Sonra bu sözleri daha önce başka bir yerde kullandığını düşünerek kafayı sıyırdı. "Yardım edin!" diyerek harekete geçti Jonathan ama Finley onu kolundan yakalayıverdi.
"Çok geç!" dedi.
Örümcekler ışık hızıyla genç adamın vücudunu kaplayıverdiler. Attığı çığlıklar kulak tırmalarken Jonathan ağlamaklı bir sesle:
"Onu bırakamam!" dedi. "Bir kez daha ölmesine izin veremem!"
Finley onu içeriye çekerek:
"Saçmalama!" diyerek böğürdü. "Yapacak bir şeyimiz yok!"
Alexandra örümcek kılığına bürünerek:
"Beyler evin içerisinde de bunlardan var!" diyerek onları öldürmeye başladı.
Bu sözler Jonathan'a Jayden'ı kaybetmenin acısını aniden kaybettirdi. Çünkü o lanet olasıca rüyada yaşadıklarına benzer şeyler yaşamaya başlamıştı.
"Yardım edin ona!" diye bağırarak etraftaki akrep-örümcek'leri temizlemeye çalıştı.
Kılıçlar kınına girmemişti zaten. Yerde, koltukta, duvarda ve tavanda olan tüm yaratıklar süratli bir şekilde öldürülmeye başlandı.
Finley gür bir sesle:
"Pencere kapaklarını sıkı sıkıya kapat Brandon! Eve bacadan girmelerine bile müsaade etme!" diye bağırdı.
'Tanrım, ne olursun rüyam gerçekleşmesin!' diye içinden geçirdi Jonathan.
Bana kızımı ver!
Kızın mı? Ne yapacaksın ki?
Telaşlı adımlar atarak Victoria'nın odasına daldı. Victoria'nın üzerinde tazı kadar büyük bir akrep-yengeç- örümcek olduğunu fark eder etmez de en kötü kabusunun çoktan gerçekleşmiş olduğuna karar verdi. "Tanrım, hayır!" diyerek kızının başında bitiverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
HorrorKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...