Karının Bu Gece Dul Kalacak Olması Ne Kötü!

121 3 0
                                    


Jonathan hemen dışarıda sinirli bir şekilde konuşmakta olan adamların sözlerini duymaya devam etti.

"Bir asker olmak istemiyorum!" dedi öfkeli olan. "Bırakın beni efendim! Gidip arkadaşlarımın intikamını almak istiyorum!"

Arkadaşlarının intikamını almak?

Tuhaftı!

Jonathan'a sorulsa o da Alexandra'nın intikamını almaya çalıştığını söylerdi.

"Bu son uyarım asker! Şimdi defol git, nöbet tut! Bu akşam içerideki dışında kimsenin ölmesini istemiyorum!"

Jonathan etrafını iyice araştırmaya niyetlendi.

Bir çadırın içerisindeydi. Kara Gözyaşı Ormanı'nda bir yerlere kurulmuş büyükçe bir çadırdaydı. Koyu yeşil renkteki bu mekanda birkaç sandalye ve bir adet büyük masa vardı. Bir silah deposunu andıracak kadar çok kılıç ve kalkan bulunmaktaydı. Zırhlar üst üste atılmış bir şekilde sandıklara tıka basa doldurulmuştu.

"Siz ikiniz kapıda nöbet tutun!" dedi dışarıdaki timsah komutan. "Ne olursa olsun ne duyarsanız duyun içeriye hiç kimseyi sokmayacaksınız!"

'Savaşa gidiyor gibi halleri var!' diye içinden geçirdi genç adam. 'Ah şu kılıçlardan birini elime geçirsem ne harika olurdu?'

Genç adam bu düşünceler içerisindeyken karanlık çadırın kapısı açıldı. Bu bez kapı kısa süreliğine açık kaldı. Andy isimli komutan üzerindeki ağır zırhıyla yürüyerek genç adamın tam karşısında durdu.

'İşte başlıyoruz!' diye içinden geçirdi genç adam. 'Umarım yüzüme çalışmaz!'

Bu sözleri sanki duymuş gibi inat etmiş bir biçimde yumruğunu genç adamın sağ gözüne geçirdi.

'Çürüyecek!' diyerek küfretti genç adam. 'Bu lanet şey yüzümde kocaman bir pisliğin durduğunu sanmalarına neden olacak! Büyük mor bir pisliğin!'

Adam yumruğunu yeniden kaldırdı ama bunu yapmaya fırsat bulamadan odada birisi beliriverdi ve Andy'nin elini yakalayıverdi.

"Bunu yapmamanız konusunda sizi uyardığımı sanıyordum!" diyerek adamın yumruğunu sıkıverdi odada beliren kişi. Adamın kırılan iri kemikli parmakları tuhaf ve korkunç sesler çıkarırken her halinden bir kral olduğu anlaşılan adam Jonathan'a yanaşarak: "Bunu yaptığı için üzgünüm dostum!" diyerek gülümsedi. Genç adamın yanağına dokunarak ağrıyı yok etti. Morarmaya başlayan, şişmeye yüz tutmuş yeri iyileştirdi.

Jonathan sakin bir şekilde kalmaya çalışarak:

"Önemli değil kralım!" dedi.

Timsah Kral acıyla yere kapaklanmış olan Andy'e böğürdü:

"Bu yaptığını sana hiç yakıştıramadım!"

Andy acıyla çarpılmış yüzünü Timsah Kral'a dönerek:

"Efendim, istemeden oldu! Dışarıdaki serseri sinirlerimi iyice bozdu. Ben de öfkemi kontrol edemedim!" dedi. "Özür dilerim efendim! Bağışlayın beni!"

Timsah Kral sırıtarak:

"Bağışlamak mı? Ne kadar iğrenç bir cümle?" dedi. Adamın üzerine eğilerek: "Sen git Orakçı'dan bağışlanma dile!" diyerek ellerini iki yana açtı.

KILIÇ MEZARLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin