Sesler birbirine karışırken Jonathan sessizce adamların deli gibi etrafı araştırmalarını zevkle izlemişti. Sinsi bir şekilde sırıtarak, birbirlerine öfkeli bir şekilde bağırmalarını, ortalığı velveleye vermelerini seyretti.
Mutluydu!
Düşmanlarının deliliğin eşiğinde dolaşan halleri onu kendinden geçirdi. İçinden:
'Hepinizi sırayla yok edeceğim!' diye geçirdi. 'Hiçbiriniz kılıcımın aç ağzından kurtulamayacaksınız! Kanınızla yıkayacağım ben onu!'
Adamlar gruplara ayrıldı.
Sekiz kişilik altı grup!
Kırk sekiz timsah adam!
'Alexandra'nın ağzına layık kırk sekiz ruh!'
Neşeli bir şekilde bir grubun ardına takıldı.
Şafak sökmek üzereydi. Gökyüzü hafifçe kırmızıya dönmeye başlamıştı.
Takip edilen ekip etrafı kolaçan ederken Jonathan AXTON onları sessizce takip etmeye devam etti.
Önlem olarak kılıcını eline almıştı. Kınındayken sağa sola çarparak ses çıkarması şu anda istediği en son şeydi. Avuçlarının içindeki kılıç sapı şimdiden terden sırılsıklam olmuştu.
Havadaki berraklık bir baykuşun ötmesine, bir farenin cıyaklamasına neden oldu.
Gökkubbedeki kızıllık masmavi bir gökyüzünün gelişini müjdeledi. Yıldızlar genç adam için son kez parıldadı.
'En derin karanlık güneşin doğmadan önceki son anlarında yaşanır!' diyerek kendi kendine harekete geçmesi gerektiğini hatırlattı.
An o andı!
Zamanı gelmişti.
Genç adam takip ettiği timsah adamlara sessizce ve hızlı adımlarla tez zamanda ulaşarak birisini etkisiz hale getirdi. Elindeki kılıçla adamın sağ bacağını diz kapağının hemen altından ikiye böldü.
Adam yaşadığı acı yüzünden çığlık atarak sırt üstü devrildi.
Herkes ne olduğu konusunda küçük bir tereddüt yaşarken Jonathan ikinci adamın kafasını gövdesinden ayırdı.
Kanla yıkanan kılıç mutluluk gözyaşları döktü.
Omzun üzerinde durması mümkün olmayan kafa ıslak çimenlerin üzerine düşerken sağ kalan adamlardan birinin ağzından gecenin en karanlık vaktinde bir emir yükseldi.
"Yakalayın şunu!"
Jonathan sessizce elindeki kılıçla gardını almışken bacağı kopmuş olan timsah adam bir kadın gibi çığlık atmaya devam ediyordu. 'Yakalayın şunu!' diye emir veren adam yerde bağırmaya devam eden kadın kılıklı timsah adamın göğsüne kılıcını saplayarak:
"Kes sesini ahmak herif!" diyerek böğürdü. Daha sonra adamlarına dönerek: "Canlısını istemiyorum. Bu pisliği gebertmek için saldırın!" dedi.
"Ama Marco, Andy bize çok kızar!" diyerek itiraz etti birisi.
Marco isimli adam kızgın gözlerle bu sözleri söyleyen herife sinirlenerek:
"Umurumda mı?" diye sordu yüksek sesle. "Bu kadar adamı tek başına haklayan birisinin bir dakika bile daha fazla yaşamasını istemiyorum!"
Adamlar ellerindeki kılıçları havaya kaldırarak genç adamın çevresini sarmaya çalıştılar.
Jonathan AXTON gardını alarak etrafındaki çemberin tam ortasında sakinliğini korumaya çalışarak dimdik bir şekilde ayakta durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILIÇ MEZARLIĞI
HorrorKılıç Tutan El'in korkunç öyküsünü öğrenmek ister misin? Evet mi? Öyleyse içeri gir! Sakın kapıyı kapatmayı unutma! Çünkü bu yüzyıla yaratık yağsın istemeyiz! KILIÇ MEZARLIĞI Serisi: 1. Kitap - Kuzgun'un Kanatları Altında 2. Kitap - Zaman Tapınağı'...