44

1K 51 11
                                    

"Dostum, önce sakinleşmen gerek."

   Odada volta atarken hışımla sesini duyduğum Liam'a döndüm ve düşünmeden elimdeki viski bardağını ona savurup, yanındaki duvarda parçalara ayrılışını izledim. Odadaki herkes nefesini tutmuş ve irileşmiş gözlerle bana bakıyorken bağırdım.

"Sakinleşemem!" Parmaklarımla burun kemerimi sıktım.

"Biliyorum! Oradaki Daniell piçiydi!" Önümdeki sehpaya sert bir tekme attım ve onu da odanın diğer ucuna gönderdim.

"Bana yapabileceği hiçbir şey sikimde değil ama Elizabeth," En yakınımdaki koltuğa çöktüm.

"Ona dokunursa..." Ellerimle yüzümü kapattım. Sinirimin geçmesi gerekiyordu.

"Ona dokunamaz." Başımı kaldırıp Louis'e baktım.

"O sokaktayken çok yakındaydı Lou, dibimizdeydi." Ayağa kalkıp askılıktaki ceketime uzandım.

"Hâlâ o orospu çocuğunun inini bulamıyor muyuz?" Bu işle ilgilenen Harry yaslandığı duvardan doğrulup koltuğa geçerken konuştu.

"Londra'da bakmadığımız yer kalmadı." Niall lafı devraldı.

"Asıl sorun onun bulunmamasında değil. Adamlarımız her geçen gün azalıyor." Ceketimin cebindeki telefonumu elime aldığımda bakışlarım telefonda homurdandım.

"Piç herif adamlarımı çalıyor." İstediğim numarayı bulup aradığımda çok geçmeden açıldı.

"Adamım?" Direk konuya girdim.

"En kısa sürede buraya gelmeniz ne kadar zamanınızı alır?" Ashton kısa bir duraksamanın ardından konuştu.

"Kaç kişiyi çağırdığına bağlı." Bizimkilerin gözü üzerimdeyken karar vermem uzun sürdü. Küçük olaylar yaşanmış olsa da ortada henüz bir şey yoktu.

"Sadece senin grup gelsin yeter. Şimdilik." Ashton karşı taraftan birilerine bir şeyler söyledi ve sonra bana döndü.

"İki gün sonra oradayız. Olay mı var?" Nefesimi verip telefonu kapatmadan önce hafifçe mırıldandım.

"Geldiğinizde konuşuruz." Telefonu kapattıktan sonra kendimi koltuğa, Harry'nin yanına attım.

"2 gün sonra buradalar." Harry beni rahatlatmak adına sırtımı sıvazladı.

"Calum en iyi iz sürücülerden. Onu saklandığı delikten çekip çıkaracaktır." Başımı salladım. Ne diyebilirdim ki? Daha kim olduğunu bile bilmediğim adamın birinden korkuyordum. Elizabeth için korkuyordum.

"Bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim," Başımı kaldırıp konuşan Liam'a baktım. Bakışlarımdaki ifadesizliği fark ettiği an devam etti.

"Elizabeth ile aramızdakilerden bahsediyorum." Kaşlarımı çattım. Ardından ne demek istediğini anladığımda bakışlarımı ondan kaçırıp onu onayladım.

"Ben de düşünmezdim." Louis oturduğu yerde hafifçe öne doğru eğildi.

"Dostum, zor bir işin içindeyiz ve aşık olmanın kendinden çok o kızı tehlikeye attığını biliyorsun." Gözlerimi devirip ayağa kalktım.

"Sakın bana nutuk çekmeye çalışmayın. Olup bitenin farkındayım." Niall bir şey demek için ağzını açmıştı ki onu durdurdum.

"Biliyorum. Bu zaman kadar bundan hep kaçtım. Bu benim için sadece zevkten ibaretti, bu yüzden onlarca kız harcadım ama bu sefer işler benim kontrolümden çıktım. Elimde değil, anlıyor musunuz? Çoktan kapıldım ve bu ben farkına bile varamadan oldu. Yapabileceğim bir şey yok. Kimsenin yok." Kimseden çıt çıkmazken, sessizlikten memnun bir halde başımı sallayıp depodan çıktım. Arabaya bindiğim an telefonuma gelen mesajla tüm dikkatim oraya çevrildi.

SPACE 2 | INCEPTION / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin