ÖZEL BÖLÜM 2

1.2K 50 31
                                    


   Oyun oynuyordu. Kesinlikle benimle oyun oynuyordu ve ben de çoktan oyuna dahil olmuştum.

   Calum odadan çıktıktan sonra Calum'ın geçtiği yoldan ilerlerken bana doğru homurdandı.

"Bundan daha kaba olamazdın sanırım." Hah! Bunu bir de bana kendisi mi söylüyordu? Tanrı aşkına! Çocuğun içine düşmüştü!

"Ben kaba değildim. Sen Calum'ın ağzına düştüğünden bunun farkına varamamış olabilirsin." Kalçasını yanında dikildiği tezgaha yaslayıp kollarını göğsünde birleşti. İşte şimdi tam tartışma havasına girmişti. Hayır, bu konuda benimle ne gibi bir tartışma yapacaktı cidden çok merak ediyordum. Omuz silkip vurdum duymaz bir tavırla konuştu.

"Hoş çocuktu." Birden bedenimdeki tüm kan beynime sıçradı ve orada kaynayıp sonu gelmeyen fikirlere ve buna bağlı olarak sinire dönüştü. Düşünmeden konuştum.

"Tanrı aşkına, sen nasıl bir kaltaksın?" Yavaşça bana doğru ilerledi ve gözlerimin içine bakarak büyük bir savaş başlattı.

"Senin çevrendekilerden fazlası değil." Ah. Bu konunun buraya geleceğini tahmin etmeliydim. Bozuntuya vermeden sinsice gülümsedim.

"Ne yani? Bir de benim kızlarıma mı laf atıyorsun? Çok kırdın beni." Sinirleniyordu ve bu fazlasıyla hoşuma gidiyordu.

"Ben seni ilgilendirmem. Ben de beni öyle. Umursama." Gerçekten, umursamanın ya da umursamamanın benim elimde olduğunu falan mı sanıyordu bu? Bu benim açımdan tamamen kontrol dışıydı. En azından söz konusu o olduğunda. Ama maskem yüzümdeydi. Yavaşça dudaklarımı büzdüm.

"Gerçekten umursadığımı mı zannediyorsun?" Omuz silkti.

"Her neyse. Baksana, ben gerçekten sıkıldım. Dışarı çıkacağım." Ağzımı açmış bebek bakıcılığı yapmak istemediğimi söyleyecektim ki hızla mutfaktan çıkıp tüm kelimeleri ağzıma tıkadı.

   Bu kızın amacını hiçbir zaman çözememiştim, şimdi de çözemiyordum. Yine de umursamadım. Bu gece evden çıkmasını istemiyordum. Bu yüzden çıkmayacaktı. Çıkamayacaktı.

   Ağır adımlarla salona ilerledim ve koltuğa kurulup telefonumla uğraşmaya başladım. Bir süre sonra koridordan gelen seslerle çıkmak üzere olduğunu anlayıp, oturduğum yerden kalkarak koridora açılan kapıya ilerledim. O an gördüğüm görüntü kapının pervazında duraklamama neden olmuştu.

   Başımı sallayıp kendime geldim ve olayı mecburen piçliğe vurdum ama içimde çoktan birçok duygu filizlenmişti. Bu duyguların en başını arzu çekiyordu.

"Vay canına, ben seni tatlı bir iyi kız zannederken, her geçen gün yeni bir yönün ortaya çıkıyor. Beni şaşırtıyorsun, sarışın." Ben kendimi sakin kalmaya zorlarken üzerindeki kahrolasıca elbisenin hiçbir yardımı dokunmuyordu. O siktiğim elbisenin içinde bana göz devirmesi bile içimdeki onu tam şu anda sertçe becerme dürtüsünü daha da arttırıyordu.

   Topuklu ayakkabı sayesinde boyuma yaklaşmış olan boyuyla tam karşımda durdu ve gözlerimin içine baktı.

"Ben iyi kız olmanın yanından bile geçmem. Benim gibisini tanımadın." Haklıydı. Onun gibisini tanımamıştım. Bugüne kadar hiç kimseyi şu an onu istediğim kadar istememiştim. Kimseyi bu kadar çok arzulamamıştım.

   Bu sanki bir uyuşturucu müptelasını aylarca uyuşturucudan uzak tutup da, bir gün önüne milyon dolarlar değerinde uyuşturucu bırakmak gibiydi. Uyuşturucu, müptelanın sadece birkaç adım ötesindeydi.

"Aslında ben başka bir şey düşündüm." Arkasından kapatmak üzere olduğu kapıyı geri açtım ve onu kolundan tutup içeri çektim.

"Ne yapıyorsun! Bıraksana." Kapıyı kapatıp onu bıraktım. Aklıma gelen ilk şeyi öne sürdüm. Gitmeyecekti.

SPACE 2 | INCEPTION / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin