SPACE 2 | INCEPTION / z.m

8

"Benim dilimden konuşmana bayılıyorum, sarışın." Taktığı lakaba sinirlenerek kasıklarından dizlerine doğru geriye kaydım.

"Ne istiyorsun?" Zayn beni yeniden belimden kavrayıp eski yerime çekti. Orada onu hissediyor olmak çok tuhaftı. Göğsüm onunkine yapıştığında, dudaklarıma yükseldi. Alt dudağımı iki dudağının arasına almak üzereydi ki ondan uzaklaştım.

"Hayır, seninle birlikte olmayacağım. Unut bunu." Üzerinden kalkmaya yeltendim ama beni durdurdu, bıkkınlıkla nefesini verdi.

"Bak, açık konuşacağım. İki kere seninle sevişmenin eşeğine geldik. Birinde gittin, diğerinde lanet olasıca uykuna daldın. Bu konu aklımdan çıkmıyor, tamam mı? Ben sadece seks ile ilgilenir, sonrasını umursamam. Seninle şu işi halledelim ki sonrasında seni umursamayabileyim. Böylelikle benden kurtulmuş olursun." Ondan kurtulmak istiyor muydum? Evet, bu benim için düpedüz bir fırsattı.

"Bu bir iddia falan değil, değil mi?" Kaşlarını çattı. Yüzünde anlamadığına dair bir ifade vardı.

"Ne iddiası?" Başımı iki yana salladım. Bunu yapabilirdim, birçok kez yapmıştım. Yeniden yapabilirdim.

"Beni bunu yaptığıma pişman edeceksin, değil mi?" Zayn hafifçe gülümsedi ve beni bir kere daha yakınına çekmeye çalıştı.

"Seni pişman edebilmem için etrafında olmam gerekir. Etrafında olmayacağıma seni temin edebilirim." Daha konuşacak ne vardı ki?

Onu etrafımda istemiyordum. O, Noah, Peter ya da Conor gibi değildi. O, herhangi biri gibi de değildi. Onun farklı oluşu bende ondan uzak durma isteği oluşturuyordu. Eğer gerçekten yakamı bırakacaksa bunu kolaylıkla yapardım.

Bir elim omzundayken, diğerini boynunun arkasına yerleştirdim ve onu sertçe kendime çekerek öptüm. Dudakları anında aç bir ifadeyle dudaklarımı kavradı, anında bedenindeki kasların gevşediğini hissettim. Sırtımda olan elleri kalçam ve tişörtümün içinden belim arasında dolaşmaya başlamıştı bile. Gittikçe belirginleşmeye başlamış olan şişkinliği görmezden gelemiyordum. Bir anda bütün bedenimi alevlerin sardığını hissedebiliyordum. Boynundaki elim titrek hareketlerle saçlarının arasına girdiğinde, beni kendine daha çok bastırdı. Aynı anda, ikimizin dudaklarından birer inleme dökülmüştü.

Zorlanarak ondan ayrıldım ve gözlerine bakmayı kesmeden üzerimdeki tişörtü çıkarıp bir kenara fırlattım. Bu konularda artık utanmam yoktu, herkesin yanında kolaylıkla üzerimi değiştirebilirdim. Zayn alt dudağını ısırarak bedenimi süzdüğünde yüzünün kenarında beğendiğine dair bir gülümseme oluşmuştu. Yüzüm bir gülümseme için gerilirken kendimi zorladım ve ona sonunda bir gülümseme gönderebildim. Şu an deli gibi zevk alıyordum ama bu zevk o bilmediği sürece güzeldi.

Zayn de kendi tişörtünü çıkarırken dizlerine doğru kaydım, sert hareketlerle birkaç düğüm atmış olduğu eşofmanın iplerini açtıktan sonra, kalçasını biraz kaldırmasıyla eşofmanı aşağıya çekebildim. Ben geri kucağına kayarken üzerimdeki kısa şortu da bacaklarımdan sıyırmıştım. Beni hızla kendine çektiğinde hâlâ dizlerimin üzerinde, bacaklarının iki yanında koltuktan destek alıyordum. Parmaklarım omuzlarına sarılmışken, aç dudakları sutyenimden taşan göğüslerime saldırmıştı.

Onu daha net bir şekilde hissettiğimde karnımın aşağısında başlayan o tanıdık his birden tüm bedenime yayılmıştı. O hoş his, düşünme yetimi bile etkiliyordu. Dudakları boynumun girintisine yerleştiğinde inlememek için dudaklarımı kanatırcasına dişledim. Tam dizlerimi büküp kendimi ona bırakacaktım ki zorla çıkan sesini duydum.

"Korunuyorsundur umarım." Kesik nefeslerinin arasında birkaç kelime kurabildiğinde boynumdaki başını hafifçe kaldırıp bana baktı. Başımı belli belirsiz salladım. Partilerde ne zaman ne olacağı belli olmadığından kendimi her zaman garantiye alırdım.