10

7.8K 157 29
                                    

Kar yağıyor. Servisim (kış lastiği olmadığından dolayı) okulun o dik yokuşunun başında saplanıp kalıyor ve yokuşun tamamını yürüyerek çıkmak zorunda kalıyorum. İçimden servis şoförüne ve MEB'e lanet okuyorum. Soğuktan götüm donmuş biçimde okulun girişinin önünde durup biraz soluklanıyorum.
Okulun önünde çiçek satan bir çocuk görüyorum ve bir demet çiçek alıyorum.
"Gizem!"
Ben daha sesin nereden geldiğini çözemeden omzumda bir el hissediyorum.
"N'aber?" Diyorum Melis'e.
"İyiyim sen?"
"Ben de iyi."
"Bizim sınıf bomboş gelsene." Diyor. (Teog'a az kaldığı için sınıflar bomboş oluyordu o günlerde. Zeynep'le Melis de Teog'un ilk mağdurlarındandır bu arada.)
Yerlerin kaygan olduğunu unutup (Derdim Zeynep'e yetişmek aslında) koca bir adım atıyorum ve ayağım kayıyor.
Siz yerdeyken halinize anıra anıra gülen arkadaş kadar iticisi yoktur bu dünyada.
Islak pantolonuma aldırmadan okula giriyorum. Hala histerik bir şekilde gülerek karnını tutan Melis'e bakmıyorum bile.
Birlikte en üst kata çıkıyoruz. Sınıfa girmeden önce sınıfın önündeki aynaya bakıp saçlarımı düzeltiyorum. Aynadan Melis'in yansımasını görüyorum. Gülmemeye çalışıyor ama kendini daha fazla tutamıyor.
"Gülme." Diyorum. Ona kötü bir bakış atmayı da ihmal etmiyorum.
Sınıfa Melis'in kahkahaları eşliğinde giriyorum.
Zeynep'i görünce her şeyi unutuyorum.
Yanına gidiyorum ve birbirimize uzun uzun sarılıyoruz. Montumun içinde sakladığım çiçek demetini gururla ona veriyorum.
"Çok kibarsın cınım." Diyor biraz da dalgayla karışık.
Melis'in gözü önünde beni dudağımdan öpüyor.
Kıpkırmızı kesiliyorum. Sakinleşmem için baş parmağıyla yanağımı okşuyor. Melis'in 'ooo' naralarını duyuyorum.
Hala öpüşüyoruz.
Birden sınıfın kapısı açılıyor. Anında Zeynep'ten uzaklaşıyorum ama bizi gören kişiyi görünce şok geçiriyorum.
Egemen.
O küçümseyici bakışları bir açığımızı yakaladığını, yakalandığımızı belli ediyor. Hepimize gülümseyerek sınıftan çıkıyor.
Donup kalıyorum. İçimden bir ses 'bu iş burda bitmedi' diyor. Geri geleceğini biliyorum.
Bir süre sessiz kalıyoruz. Birazdan sınıfın kapısı tekrar açılıyor ve içeri Egemen'le birlikte 7-8 kişi daha giriyor.
Egemen'in işaretiyle çocuğun biri Melis'i tutuyor. Kendini kurtarmaya çalışan Melis'in çabası karşısında sinirlenen çocuk Melis'e vuruyor. Melis yere düşüyor ve yerden kalkmıyor.
Önüme atlayan Zeynep'i izliyorum.
"Ne yapacaksanız bana yapın, uzak durun ondan" Diyor neredeyse yalvararak.
Egemen'in sırıttığını görüyorum. Hareket edemiyorum. Bedenim adeta donuyor.
Üç kişi Zeynep'i tutuyor. Zeynep hızlı bir tekmeyle birini etkisiz hale getiriyor. Egemen'in el işaretiyle iki kişi daha Zeynep'e saldırıyor. Zeynep'in hareket edemediğinden emin olan Egemen temkinli bir şekilde ona yaklaşıyor. Neredeyse fısıltıyla konuşuyor;
"Bu kızı 'ibne' isteklerine alet ettin. Sırf beni kıskandığın için onu benden çaldın. Onu ne kadar sevdiğimi bildiğin halde beni kullandın. Ne yazık ki artık o da senin gibi bi' 'ibne'. Eğer onu bana bıraksaydın bütün bu olacakları görmezdi. Bütün bunların sorumlusu sensin biliyorsun değil mi? Yazık. Son olarak 'ibne', söylemek istediğin son bir sözün varsa söyle çünkü bir daha nefes alamayabilirsin."
Derin bir nefes alan Zeynep'i izliyorum.
"Eğer ibne anlayışın buysa sana acıyorum. Biliyomusun, asıl ibne sensin. Gizem'le beraberken diğer kızlarla fink attığından herkesin haberi vardı, ben en azından onu aldatmadım." Diyor.
Egemen beni aldatmış mı?
Oha.
Ne kadar safoz olduğumu o zaman fark ediyorum. Demek o yüzden ilk öpüşmemizden sonra ondan ayrılmama hiçbir şey demedi, meğer etrafında benim yerime harcayacak çok kız varmış.
Ne kadar gerizekalıyım.
Zeynep gözü dönmüş bir şekilde Egemen'in yüzüne tükürüyor.
Egemen'in hiç acımadan Zeynep'e vurabilmesi gerçekten insanlık dışı. İki kişi yere yatırdıkları Zeynep'i tekmelerken Egemen bana doğru yaklaşıyor.
Hareket edemiyorum. Hareket etmek için bütün hücrelerimi zorluyorum.
Bütün çabalarıma rağmen ağzımdan yalnızca hafif bir inilti çıkıyor.
"İbne olduğunu biliyorum ama sana acıdığım ve seni önemsediğim için sadece sana küçük bi' ceza vereceğim." Diyor Egemen. Cebinden siyah bir cd kalemi çıkarıyor ve yanına üç kişi alıyor.
Yerde inleyen Zeynep'e son bir kez bakıyorum. Yüzü kanla kaplı. Dudağı patlamış ve burnundan gelen kan boynuna kadar akmış.
Sinirden gözlerim doluyor. Üstüme doğru gelen ilk kişiye sert bir yumruk atıyorum. Üstüme doğru gelen diğer yumruktan eğilerek kurtuluyorum ve bir tekmeyle karşılık veriyorum.
Bedenim birden açılıyor. Adeta yeniden doğuyorum.
"Sana bi' şans vermiştim ama şansını kaybettin." Diyor Egemen ve üstüme 4 tane iri yarı çocuğu salıyor. 4 kişi bana çok fazla geliyor ve  kurtulamıyorum. Beni yere seriyorlar.
Elindeki cd kaleminin kapağını açan Egemen'i izliyorum. Gülümseyerek yanıma çömeliyor ve kafama bir şey yazıyor. Sağ cebinden bir cep aynası çıkarıyor.
Kafama punto harflerle 'homo' yazmış.
"Bilmiyorsan ucube; Homo, ibne demek." Diyor ve ayağa kalkıyor.
Eliyle küçük bir işaret yapıyor ve etrafımdakiler beni tekmelemeye başlıyor.

Femme Forte (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin