Aniden çalan zil beni düşüncelerimden sıyırıyor.
Leman, Hazal ve İz'in peşinden kızlar tuvaletinin önündeki peteğe kadar gidiyorum. Peteğin önüne gelince Leman tereddüt ederek kızlar tuvaletine bakıyor. Onun da Hazal'ı düşündüğünü biliyorum. İz'e bakınca onun da düşüncelere dalmış olduğunu fark ediyorum. Onları düşüncelerinden sıyıransa benim sesim oluyor;
"Ne konuşacaktınız benimle?" Diyorum gözlerimi kısarak, sesim umduğumdan biraz daha sert çıkıyor.
"Eee," Diyor İz sakince. "Biz, senin hayatınla ilgili..."
"Aslında konu şu," Diyor Leman lafa atlayarak. "Acaba hayatın konusunda bize bahsetmediğin bazı şeyler var mı?"
"Yani Hazal gibi," Diyor İz yavaşça.
Ne ima ettiklerini anlamam uzun sürmüyor.
"Siz... Ne?" Diyebiliyorum sadece. Beni hayatım hakkında yalan söylemekle suçluyorlar.
"Yani, Zeynep konusu..." Diyecek oluyor Leman ama anında sözünü kesiyorum;
"Siz kafayı mı yediniz!" Diyorum bağırarak. Sinirden her tarafım zangır zangır titriyor. "Beni onun gibi olmakla mı suçluyorsunuz?" Diyorum Hazal'ı işaret ederek.
O an Hazal'ın gözlerindeki donukluğu görüyorum. İçinde bulunduğum durum olmasa ne düşünürdüm bilmiyorum ama şu an tek düşündüğüm içimdeki bir yerleri kırıp dökme ihtiyacını tatmin etmek.
Tuvalet ve sınıf arasındaki koridora bir ölüm sessizliği hakim oluyor. Leman ve İz'den herhangi bir açıklama beklemeden hışımla sınıfa doğru yürüyorum.
Yine aynı sinirle sınıfa girip o hiddetin verdiği güçle birisine çarpıyorum. Geriye dönüp bakmıyorum bile. Arkamdan (muhtemelen az önce çarptığım kişiden) gelen bir "Çüş!" nidasıyla irkilip arkamı dönüyorum.
Karşımda okulun başından beri en nefret ettiğim çocuğu, Hamza'yı görüyorum. Sonra aklıma Leman'ın bir ara bu çocuktan hoşlandığı geliyor ve içimdeki boksör beni onu serbest bırakmam için zorluyor.
"Daha fazlasını istemiyorsan kapa çeneni!" Diye bağırıyorum Hamza'ya. Bana ters bir cevap vermesini ve kavga çıkarmayı o kadar istiyorum ki... Ama Hamza, ondan beklemediğim bir şeyi yapıp çenesini kapıyor ve sınıftan çıkıyor.
Sınıftakilerin şaşkın ve sorgulayan bakışları arasında sırama oturup elime bir kitap alıyorum ve sanki az önce en güvendiğim insanlar ağzıma sıçmamışlar gibi davranıyorum. Bu bir süre işe de yarıyor. Kimse ne yanıma geliyor ne de bir laf atıyor.
Elimdeki kitabı bırakıp ellerimi başımın arasına alıyorum. Neyin içine düştüm ben?
Birkaç dakika öylece durduktan sonra yanıma birisinin oturduğunu fark ediyorum. Bu güzel koku...
"Gizem bu kadar üstüne gitmemeliydik biliyorum ama..." Diyor İz, yavaşça. "Leman da ben de günlerdir bu konu hakkında kafa patlatıyoruz. Bir de olaya bizim açımızdan bak. Amacımız seni üzmek değildi."
Bütün öfkemi kusmak için İz'e döndüğümde bir an için göz göze geliyoruz.
Yine içimden bir şeyler kopuyor be. O nasıl bir koku, nasıl bir güzellik...Sanırım ağzımı açık unuttum.
Bir dakika, ne diyecektim ben?
İz bu şaşkın ifademe karşılık hafifçe tebessüm ediyor. (Ama nasıl tebessüm varya bi görseniz saygı duruşuna geçersiniz)
"Bizi anladığın için saol," Diyor. "Leman'la da konuşmak istersen hala orada."
"Ama..." Diyecek oluyorum ama İz aniden yanımdan kalkıyor ve Hazal'la birlikte sınıftan çıkıyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Femme Forte (girlxgirl)
Romance(Bu kitap kurgu değildir. Okuduklarınız kişiler, yer ve zaman değiştirilerek önünüze sunulmuş bir lezbiyenin hayat hikayesidir.) Ben tekli bir koltukta yalnız başıma oturup servistekileri süzerken onun test çözdüğünü görüyorum. Sonra servis ani bi...