Hani bazı anlar var ya, kimseye güvenmemeniz gerektiğini öğrenirsiniz. Ben şuan o durumdaydım işte. Güvenmemem gerektiğini öğrendim, abime.
Karşımda elinde günlüğümle duran adama baktım. Konuşamıyordum, belki de ağzımı açtığım an ağlamaya başlayacağım için, belki de ne diyeceğimi bilmediğim için. Beni gördüğü an gözlerinde ki şaşkınlığı görmüştüm. Okulda durmak istemeyip eve gelmiştim. Keşke gelmeseydim diye düşündüm. Hızla yanına gidip tokat attım. Elinde ki günlüğü de aynı hızla alıp koşarak odadan çıktım. Merdivenlerden koşarak inerken peşimden geldiğini adım seslerinden anlamıştım. Salonun çıkışına geldiğim de kolumdan tutup kendine çevirdi. Çocuklar ve annem salon da bize bakıyordu. Annem bize anlamayarak bakarken çocuklar ne olduğunu gayet iyi biliyorlardı.
-Bırak kolumu!
Kolumu kurtarmaya çalışsam da onun gücünün altında eziliyordum. Diz kapağına tekme attığım da inleyerek geri çekildi.
-Beni dinlemek zorundasın!
-Ne dinleyeceğim lan ne dinleyeceğim! Günlüğümü okumuşsun gerizekalı!
Sinirle yaklaştığında geri çekildim.
-Önce o kızı bana karşı korudun! Beni onun yanında azarladın! Şimdi ise günlüğümü okudun! Senin derdin ne hayvan!
Elimde ki defteri karşımda ki boy aynasına fırlattım. Ayna çatladı.
-Al oku! Bunu okuyunca eline ne geçicek ne öğreniceksin!
Annem korkarak bana bakıyordu. Yavaşca yanımıza gelmek için adımladığında elimle durmasını işaret ettim. Oda bende ağlıyorduk.
-Anne gelme, lütfen.
Sonra çocuklara baktım.
-Biriniz be, biriniz engel olmaya çalışsaydınız bari.
Annemin arkamdan bağırışlarını umursamadan koşarak evden çıktım.
*
Ne yaptığımı bilmiyorum, neden buraya geldiğimi de. Sahi ne işim var benim burada? Herşeyin baslangıcı olan yere gelmiştim. 'Yıldırım Lisesi.'
Yavaş adımlarla bahçede ilerliyordum. Beni görenler şaşırarak bakıyor, yanındaki kişiyi dürtüp beni gösteriyordu. Kimseye bakmadan okul binasına ilerledim. Tenefüstelerdi. Büyük ihtimal kızlar da kantindeler. Kantin kapısına geldiğim de derin bi nefes alıp içeri girdim. Gözüme ilk çarpan şey Asrın olmuştu. Yanında ki kızla birşeyler konuşuyordu ama pek umursuyor gibi gözükmüyordu. Sanırım dediğimi yapıp mutlu olmaya çalışıyordu. Asrının hemen karşısında Rüzgar ve arkadaşları oturuyordu. Onlar da değişen bir şey yoktu. Değişen bizler ve bizim hayatımızdı. Etrafa bakıp kızları aradım. Her zaman oturduğumuz masadalardı yine. Ne işim var benim burada diye kendimi sorguladım yine. Yavaş adımlarla yanlarına ilerledim. Beni gördüklerin de şaşkınlık ve mutluluk gördüm gözlerinde. Buse beni görüp koşarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. Kızlar da yanımıza geldiğin de ne yapacağımı bilmez bi şekilde bi süre onlara baktım. İpek birden bana sarıldığın da mutlulukla bende ona sarıldım. Ayrıldığımız da Selin sarılacağı sıra elimi uzattım. Her ne kadar bende de hata olsa da o da hatalıydı. Attığı ve attığım tokadı unutmamışken ona birden sarılamazdım. Ben buydm. Bir şeyi çabuk unutamaz hatta hiç unutamazdım. Selin üzülerek elimi sıktığın da kızlara baktım.
-Bu ne değişim Aslı?!
İpeğin çığırmasıyla yüzümü buruşturdum. Eh evet fazlasıyla değişik gözüküyorsum. Siyah şort, siyah askılı giyinmiştim ve saçlarım açıktı. Biraz da makyaj vardı suratımda. Ama ne yapayım annem hergün kıyafetlerimi ayarlıyor. Zorla giydiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİKANLI KIZLAR
Novela JuvenilKimsesiz 4 kız. Hayat onlar için hiç adil değil. Yetimhanede yaşayan 4 kızın hikayesi bu. Gittikleri yeni okullarında başlarına neler gelecek? Yada kimlerin başlarına bela olacaklar. Ben Aslı, diğerlerinin deyişiyle Arıza Aslı. Hayattan tüm umudumuz...