[story]
Biraz stres, biraz heyecan, biraz yorgunluk.
Kafeye girdiklerinden beri pek konuşmamışlardı. Cam kenarındaki masaya yerleşmiş, etrafa bakınıyordu ikisi de.
Taeyong, Jaehyun'dan korkuyordu, Jaehyun ise Taeyong'un defterinden.
Masanın üzerinde duran siyah defter Jaehyun'u tedirgin ediyordu. Öyle ki Jaehyun o defterin bir kısmını hiç okumamış olmayı dilerdi.
"İsminiz nedir?" diye sordu Taeyong, çekingen bir tavırla.
Sosyal ilişkilerinin zayıf olduğunu ne kadar çabuk belli ediyordu...
Jaehyun gülümsedi ve kahve bardağını ellerinin arasına aldı.
"Jaehyun, Jung Jaehyun. Daha önce size kendimi tanıtmadığım için üzgünüm."
Ne kadar kibar, diye geçirdi içinden Taeyong. Oysaki dıştan hiç de öyle görünmüyordu.
"Sorun değil," dedi Taeyong tebessüm ederek. "Ben Lee Taeyong."
Bana bilmediğim şeylerinden bahset, dedi içinden Jaehyun. Yine de gülümsedi ve elini Taeyong'a uzattı.
"Memnun oldum."
Taeyong anlamsızca Jaehyun'un yüzüne baktı bir süre. Biriyle el sıkışmayalı, dahası biriyle temas etmeyeli yıllar olmuştu. Bu nedenle insanların kendisine dokunmasından nefret ederdi, o da kimseye dokunmazdı.
"Şey," dedi Taeyong kısık sesini koruyarak. "İnsanlarla temas konusunda iyi değilim."
Jaehyun elini geri çekti ve başını hafifçe sallayarak kahvesinden ufak bir yudum aldı.
Tuhaftı. Taeyong'un bu huyunu bilmiyordu mesela. Ama öyle bir defterin sahibinin bu alışkanlığa sahip olması da doğaldı.
"Bana biraz hobi ve fobilerinizden bahseder misiniz? Böylece size nasıl yaklaşmam gerektiğini anlamış olurum," dedi Jaehyun sıcak ve güven verici bir ses tonuyla. Taeyong'un fazlasıyla çekingen ve gergin olduğunu fark etmişti çünkü.
Taeyong, kahvesinden ufak bir yudum alıp hafifçe başını salladı.
"Sessizliği seviyorum. Sessiz bir ortamda, kısık düzeydeki ellilerin klasik müziği eşliğinde resim çizmek mesela... Müziği sadece orada seviyorum. Renkleri de öyle. Sadece resimlerde güzeller."
Jaehyun, Taeyong'un sesinin ne kadar olağanüstü olduğunu düşünürken dediklerini de sorguluyordu. Kızıl saçlı çocuğun biraz garip bir düşünce tarzı vardı.
"İnsanlarla temas konusunda iyi değilim. Birine dokunmayalı yıllar oldu. Bunun dışında karanlıktan ve kapalı alanlardan uzak durmaya çalışıyorum. İkisi de ruhumu çekip almaya çalışan birer girdap gibi."
Taeyong, söyledikleri yüzünden Jaehyun'un korkabileceğini düşündü ve konuşmayı kesti. Onun söyledikleri insanlara hep tuhaf ve ürkütücü gelirdi.
Jaehyun hızlıca başını salladı.
"Düşünce yapınız beni o kadar etkiledi ki..."
O an Jaehyun, Taeyong'un gözlerindeki parıldamayı gördüğüne yemin edebilirdi. Çocuk o kadar mutlu olmuştu ki Jaehyun bir an ne dediğini tekrar düşündü.
"Gerçekten mi? Böyle söyleyen ilk kişisiniz. Genelde bana deli olduğumu söylerler, beni anlamıyorlar."
Defter... Sen defterde yazılanların ta kendisisin. Normal bir gözle baktığımda, gerçekten delisin.
Jaehyun gülümsedi. Bununla birlikte Taeyong derin bir nefes alıp masanın üzerine bıraktığı defterini kavradı.
"O gün defterimi yerde bırakmadığınız için size minnettarım."
Jaehyun gerginliğini gizlemeye çalışarak gülümsedi ve hafifçe başını eğdi.
"Bir önemi yok. Kalkalım mı?"
Taeyong onayladı.
"Kalkalım."
Jaehyun hesabı istedi ve montunun düğmelerini ilikledi. Hesap masaya gelir gelmez Jaehyun ödemek için cüzdanını çıkardığı sırada Taeyong ondan önce davranıp ödedi ve ayağa kalktı.
"Defter için bir teşekkür olsun."
Jaehyun ne diyeceğini bilemeden ayağa kalktı ve sadece gülümsemekle yetindi.
Kafeden çıktıklarında birbirlerine baktılar. Taeyong için ilk izlenim oldukça önemliydi, Jaehyun ise nezaketi ile onu oldukça şaşırtmıştı. Hatta onunla konuşmak istemesi bile şaşırtıcıydı ya!
Jaehyun ise attığı adım için kendine şükrediyor, Taeyong'un nasıl bu kadar güzel olabildiğini düşünüyordu. Gerçi ikincisini hep yapıyordu zaten.
Kar taneleri yavaş yavaş yere süzülürken, Taeyong oldukça şık görünüyordu. Öyle ki Jaehyun ne demesi gerektiğini bile unutmuştu.
"Şey... İyi akşamlar o zaman..."
Taeyong kısık sesiyle Jaehyun'un dikkatini dağıttığında Jaehyun gülümsedi ve montunun şapkasını taktı.
"İyi akşamlar."
Taeyong koşarak gözden kaybolurken Jaehyun arkasından baktı bir süre.
O çok güzeldi, bir o kadar da korkutucu.
***
defterde ne yazıyor da jae bu kadar korkuyor anlamadım ya (!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traffic lights | jaeyong
Fanfiction"Yeşil ışık yandığında, arabaların durmasıyla birlikte koşmaya başlardı." ©renvoin