[story]
Güzel geçen akşam yemeğinden sonra Jaehyun aksiyon türünde bir film ayarlamış, Taeyong da mısır patlatmıştı.
Jaehyun, mezuniyetinin olacağı gece film izleyeceğini düşünmüştü. Ama yanında Taeyong'un olacağını bilseydi kesinlikle daha başka planlar yapardı.
"Jaehyun, içecek almayı unutmuşuz!"
Jaehyun gözlerini televizyondan ayırdı ve kumandaları koltuğa bırakarak Taeyong'a baktı.
"Su içeriz biz de."
"İçecek suyumuz olsaydı bunu kabul edebilirdim."
Jaehyun yerinden kalktı ve hafifçe gerindi.
"O zaman sabah su almaya gi- böcek mi o?"
Jaehyun bunu gayet normal bir şeymiş gibi sorduğunda Taeyong hızla gözlerini Jaehyun'un baktığı yere çevirdi. Siyah, büyükçe böceği görür görmez elindeki mısır kâsesini tezgaha bıraktı ve oturma odasına koştu. O, bunları yaparken Jaehyun ise sadece gülüyordu. Taeyong küçük bir çocuk gibi görünüyordu.
"Öldür onu!" dedi Taeyong koltuğa oturur oturmaz. Bağdaş kurdu ve gözlerini böcekten ayırmadı.
"Neden öldüreyim ki? O da yaşamalı."
"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi Taeyong korkuyla.
"Pekâlâ..." diyerek böceğe yaklaştı ve hiç tereddüt etmeden böceği eline aldı Jaehyun. Taeyong korkuyla yerinden kalktı ve Jaehyun'un böceği camdan dışarı atışını izledi.
Dışarıda fırtına vardı, açıkçası böceğin aşağı düşmesine üzülmüştü Taeyong.
"Bak, bu kadar kolay işte... Evimin çok temiz olduğu söylenemez. Onun burada olması normal," dedi Jaehyun pencereyi kapatırken. Ardından Taeyong'a doğru döndü ve gülümsedi. "Kahramanın seni kurtardı."
Taeyong'un dalga geçmesini ve itiraz etmesini bekledi Jaehyun. Taeyong ise sadece başını eğdi ve insanlara göstermekten sakındığı içten gülümsemesini sundu Jaehyun'a.
"Öyle," dedi başını sallayarak. "Öyle yaptı."
Jaehyun derin bir nefes alarak etrafa bakındı, utanmıştı. "O zaman filmi açayım ben," diyerek oturma odasına geçti.
Taeyong hafifçe öksürdü ve gülümsemesini yüzünden silerek mısır kâsesini aldı, oturma odasına geçti. Koltuğa, Jaehyun'un yanına oturarak kâseyi kendi kucağına koydu.
"Işıkları kapatayım mı?" diye sordu Jaehyun kısık bir sesle.
"Fark etmez," dedi Taeyong tebessüm ederek.
Jaehyun hızla yerinden kalkıp ışıkları kapattı ve tekrar eski yerine, Taeyong'un yanına oturdu.
"Jaehyun, mezuniyet törenin-"
"Sadece film izleyelim Taeyong. Sahtelikle dolu insanların yanında zoraki gülümsemektense burada, gerçek arkadaşımla film izlemeyi tercih ederim."
Taeyong hafifçe başını salladı ve bununla birlikte Jaehyun filmi başlattı. Aksiyon tarzı, içinde korku da bulunduran bir filmdi.
Jaehyun elini Taeyong'un kucağındaki kâseye uzattı ve biraz mısır aldı. Hareketlerini ayarlarken Taeyong'la temas etmemeye çalışıyordu, Taeyong bunun farkındaydı.
Gözlerini filmden ayırmadan kâseyi ortalarına bıraktı.
"Buradan alman daha kolay olur," dedi gülümseyerek.
Jaehyun tebessüm etti ve hafifçe başını salladı. Taeyong gözlerini televizyondan ayırdı ve Jaehyun'a baktı, bununla birlikte Jaehyun da istemsizce Taeyong'a çevirdi gözlerini.
"Çikolatayı yarın Jaemin'e götürebilir miyiz?" diye sordu çekinerek.
"Tabii, her zamanki saatte," dedi Jaehyun, ardından güldü.
"Ne zaman diplomanı alacaksın?" diye sordu Taeyong. Filmden çok Jaehyun'la ilgileniyor gibiydi.
"Bir haftam var, yani bu tören öylesine. Okul zaten bitti."
"Anladım..."
Taeyong gözlerini televizyona çevirdi, Jaehyun ise Taeyong'un yan profilini inceledi.
O kusursuzdu.
"Sevimlisin," diye fısıldadı istemsizce. Ardından bunu Taeyong'un duymamış olmasını diledi.
Taeyong tepki vermedi. Jaehyun onun duymadığını düşündü, oysaki Taeyong duymuştu bunu. Sadece utancını susarak gizlemek istedi, komik görünmeyi göze alamazdı.
O gece her şey normaldi. Mısır yediler, filmi sessiz bir şekilde izlediler. Sonrasında film hakkında konuştular ve en sonunda Taeyong kaldığı odaya gitti, fazlasıyla uykusu gelmişti.
Koltuğa yastığını koydu ve uzandı, üzerine çekti yorganı Jaehyun. Uyku bedenini ele geçirene kadar düşündü. Taeyong'u ilk fark ettiği, psikoloğa gittiği ilk günü getirdi gözlerinin önüne.
O şanslıydı. Tanrı, Jaehyun'u seviyordu.
***
bölüm uzunlukları birbirini tutmuyor ama kimin umrunda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traffic lights | jaeyong
Fanfiction"Yeşil ışık yandığında, arabaların durmasıyla birlikte koşmaya başlardı." ©renvoin