🚦|final

3.1K 317 154
                                    

[story, jaehyun]

Yeşil ışık yandığında, arabaların durmasıyla birlikte koşmaya başlardı.

Yine koştu.

Koştuk.

Gece boyu eğlendik. Ne o Taeyong'tu, ne de ben Jaehyun. Ben sıradan bir yayaydım; o da elinde bir kitap ve iki farklı defteriyle koşan takıntım, en büyük zaafım.

Daha düne kadar mimik oynattığını bile görmediğim en büyük zaafım bana gülümsüyor, bana gülüyordu. Ağladığında da yanımda, hiçbir endişesi olmadan yapıyordu bunu.

Bazı insanlar şanslı doğar ya hani, ben kesinlikle o insanlardan biriydim. Yaklaşık bir yıl boyunca fazlasıyla zahmet çeksem de, Taeyong artık benimleydi.

Benimdi.

Aramızdaki şeyin adını uzun bir süre koyamamıştık, en sonunda ise trafik ışıklarının yanında ettiğim basit bir çıkma teklifi sonucu sevgili olmuştuk.

Ve şimdi, tam birinci ayımızdaydık.

Basitti teklifim fakat hayatımızı değiştirecek en büyük kararlardan biriydi. Biz toplumdan korkmuyorduk, kendimizden de. Taeyong tereddüt bile etmedi kabul ederken.

Sonrasında hayatımızda çok bir değişiklik olmadı. Aynı yaşantımıza devam ettik. Tek fark; ben ona sevgilim diyordum, o bana Casper. Ha, bir de yanağından öpmeme izin veriyordu.

Fazla çocuksuydu ama güzeldi.

Casper deme sebebi, küçükken çizgifilm karakteri olan Casper'ı çok sevmesiymiş. Hatta onu o kadar çok seviyormuş ki, bir gün kendisinin de hayalet olacağına ve onunla tanışacağına bile inanıyormuş.

O, Tanrı'nın bana bahşettiği en güzel şeydi. Kusursuzluğun tanımıydı, her şeyiyle mükemmeldi.

Ona aşıktım.

Tam şu anda; kafede öylece oturmuş, kahvelerimizi yudumluyorduk. Yorgunluğumuzu atmak adına bir şeyler içiyorduk. İkimiz de işe başlamıştık ve fazlasıyla yoruluyorduk.

İlk tanıştığımız zamanki kafedeydik, aynı masadaydık.

Kahve bardağına bakıyordu Taeyong. Üzerinde açık kahverengi bir kazak ve toprak tonlarında bir mont vardı. Saçlarını siyaha boyatmıştı.

Muazzam görünüyordu.

Gömleğimin yakasını düzelterek hafifçe öksürdüm ve dikkatini bana vermesini sağladım. Gözleri gözlerimle buluştuğunda gülümsemeden edemedim.

"Bayan Lee ile konuştun mu?"

Taeyong derin bir nefes alarak arkasına yaslandı ve kahve bardağını ellerinin arasına alarak başını olumlu anlamda salladı.

"Konuştum. En kısa zamanda Jaemin'i hastaneden çıkaracağız. Annem yarın görüşmeye gidecek."

"Sevindim," dedim ve kahvemden ufak bir yudum alarak konuşmaya devam ettim. "Jaemin de sevinmiştir."

Taeyong gülümsedi ve başını olumsuz anlamda salladı.

"Hiç sevinmedi. Aksine, Jeno'dan ayrılacağı için üzülüyor."

traffic lights | jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin