Duyduğum sesle birlikte gözlerimi araladım ve koltuğun yanında duran Taeyong'a baktım.
Korkmuş gibi görünüyordu, oda karanlık da olsa yüzünün bembeyaz olduğu anlaşılabiliyordu.
"Ne oldu Taeyong?" diye sordum doğrularak.
"Gök gürlüyor Jaehyun. Rüzgarın sesi geliyor ve senin odanın camı sürekli tıkırdıyor."
Hafifçe başımı salladım.
"Normal değil mi? Dışarıda hava berbat."
Tekrar bulunduğum yere uzandım ve yastığıma sarıldım, gözlerimi kapattım.
"Bir şey olmaz Taeyong. Uyu."
"Korkuyorum. Uyuyamam," dedi titrek bir sesle Taeyong.
Fazlasıyla narin biriydi ve bu nefret ettiğim bir şeydi. Nasıl oluyordu da narinliği mükemmel kılıyordu ki?
Gözlerimi açıp tekrar doğruldum ve Taeyong'a baktım.
"Ne yapmamı istersin Taeyong?"
Taeyong omuz silkti, o sırada şiddetli bir gök gürültüsü duyuldu. Bununla birlikte Taeyong irkildi ve kulaklarını kapattı.
"Bilmiyorum," dedi ellerini kulaklarından indirirken. "Kahraman olan sensin, yardım et bana."
Hafifçe güldüm ve koltuktan kalkıp elimi ona doğru uzattım.
"Gel."
Bir şey demeden elimi tuttu ve tedirgince etrafa bakındı.
Gülümsedim ve yürümeye başladım, o da benden uzak kalmamaya çalışarak peşimden geldi.
Gerçekten korkak olduğunu biliyordum ama bu kadar değil.
Onun kaldığı odaya girdiğimizde elini bıraktım.
"Sen uyuyana kadar yanında kalacağım."
Yatağa otururken hızla başını olumsuz anlamda salladı.
"Sonrasında gitme. Benimle uyu Jaehyun."
Bunu kabul etmeme gibi bir imkanım var mıydı? Varsa da ben bunu reddediyordum.
"Tamam. Nasıl istersen."
Taeyong gülümsedi ve yatağa uzanıp yorganı üstüne çekti. Pencereye yakın tarafı boş bıraktı.
"Çocuksun," dedim boş bıraktığı kısma uzanırken, ardından yorganı üstüme çektim.
"Çocukların kahramanları olur," dedi bana doğru dönerek.
Ona doğru döndüm ama cevap vermedim. Yalnızca gözlerine bakmakla yetindim.
Gözlerini kapattı sonrasında. Bir süre daha öylece onu izledim, ardından ben de gözlerimi kapattım.
Gök gürültüsüyle birlikte Taeyong'un titrediğini hissettim. Gözlerimi aralayıp ona baktım ve gülümsedim, elimi yanımda duran elinin üzerine koydum.
"Sakin ol Taeyong, kahramanın seni koruyacak."
Gözlerini aralayıp yüzüme baktı ve hafifçe başını salladı.
Elimi elinin üzerinden çekerek onun saçlarında gezdirmeye başladım. Gözlerini kapattı ve hafifçe gülümsedi, ardından gülümsemesini hızla yüzünden sildi.
Elimi biraz daha aşağı indirip yanağına götürdüm ve baş parmağımla yanağını hafifçe okşadım.
"Jaehyun," diye fısıldadı gözlerini açmadan.
"Efendim?" dedim gülümseyerek. Sesim onunkinden biraz daha yüksek çıkmıştı.
"Kalbimi hızlandırıyorsun," dedi fısıldayarak.
Gök gürledi sonrasında. Taeyong buna tepki vermedi.
"Seni seviyorum Taeyong," dedim fısıldayarak.
"Ben de," diye fısıldadı elini yanağında duran elimin üzerine koyarak. "Ben de seni seviyorum Jaehyun."
Bunu ondan duymak o kadar hoşuma gitmişti ki... Duyduğum son şeyin bu olması için ölebilirdim bile.
On ayımın, aldığım tüm psikolojik desteklerin ve yaşadıklarımın sonucunu bu şekilde alıyor olmak kelimelerle tarif edilemezdi.
"Arkadaş mıyız?" diye sordum gülerek.
Gülümsedi ve hafifçe başını olumsuz anlamda salladı.
"Biz iki arkadaştan fazlasıyız Jaehyun."
Ben de gözlerimi kapattım. Elini elimin üzerinden çekti ve yorganın altına soktu, ben de uyuyakalana kadar baş parmağımla yanağını okşamaya devam ettim.
O gece yeryüzündeki en mutlu ve en huzurlu insandım. Buna eminim.
***
ağlamama challenge yaptım, çok riskli oldu!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.