Emirr7
Dışarıdan gelen kuş cıvıldamalarına bir de suyun o sakinleştirici sesi eklenince gözlerimi açmaya çalıştım. İlk başta başım dönse de nerede bulunduğumu anlamam kısa sürmemişti. Şu anda ters dönmüş olan hurda aracın altında öylece uzanıyordum. Kollarımdan destek alarak biraz ileri sürünsem de kollarıma batan cam kırıklarıyla durdum. Nefesimi kontrol altına alarak etrafıma bakındım ama bir bez parçası bulamayınca acıyla tek kolumun üstünde doğruldum ve diğer elimi cam kırıklarına doğrultarak, elimi sinek kovalarmış gibi salladım . Cam kırıkları elimi sallamamla geriye doğru savrulmuştu. Yerde biraz daha süründükten sonra bulunduğum yere baktım. Hemen yanımızda akmakta olan pek derin olmayan bir akarsu vardı. Düştüğümüz yüksekliğe baktığımda boynumun acısıyla yere çömeldim. Bedenimi biraz esnetirsem bu uyuşukluktan kurtulabilirdim belki.Bir süre gerindikten sonra araca döndüm. Şimdi ise bu dağınıklığı toplayarak eşyalarımı ve Near'ı alarak buradan uzaklaşmak olacaktı. Askerler bizim peşimizi bırakmayacaklardı burası kesin ama uçurumdan düştüğümüz için bizim öldüğümüzü sanıyorlardı. Bu iyi bir şeydi tabi ki. Böylece bir süre kafa dinleyecektik.
Ellerimi kaldırıp yavaşça aracı havalandırmaya başladım. Araba yükseldiktçe içinden parçalarda dökülüyordu. Cam parçaları ve birkaç metal parça döküldükten sonra çantamız da düşmüştü. Arabayı biraz daha yükseltip içinde Near'ı aradım ama içi boştu. Aracı kenara fırlatıp parçaların dağıldığı yerlere baktım ama buralarda yoktu. ''Near!'' diye tüm gücümle bağırıp, çantayı da peşimden getirerek yürümeye başladım.
Akıntının gittiği yöne doğru ilerlerken bir yandan da ''Near!'' diye bağırıyordum ama cevap alamıyordum. ''Near! Neredesin!'' diye bağırdım ve etrafıma bakındım. Bir sürü böğürtlen çalıları ve cılız ağaçlar vardı. Acaba bu böğürtlenler zehirli midir? Bir tane çalıya ilerledim ve çantamın kenarında asılı olan matarayı alıp böğürtlenleri toplamaya başladım. Dikenleri olması her ne kadar canımı yaksa da bu böğürtlenler oldukça sulu ve büyüktü ve bunları bırakmak istemiyordum.
Aceleyle böğürtlenleri asılı oldukları daldan koparıp termosun içine atarken bir anda ileride ki çalılar hışırdamaya başlamıştı. Acaba bu Near olabilir miydi? ''Near?'' diye kuşkuyla sorduğumda bir anda çalının arkasından kahve iri bir şey yükselmeye başlamıştı.
Bir adım geriye attığımda bir anda devasa ayı bana dönmüştü. Kımıldamadan ayıya bakarken neler yapabileceğime batım. Eğer o enkazın yanından ayrılmasaydım bir avantajım olabilirdi ama oradan zaten ayrılmasaydım bu ayıyla karşılaşmayacaktım!
Ayıya bakarak ağır adımlarla geri gitmeye başladım ve mataranın ağzını kapatıp çantanın kenarına astım ve geri gitmeye devam ettim. Ayı başını kaldırıp koklamaya başladı ve bir anda gözlerime bakıp yüksek bir sesle kükremeye başladı. O kükrerken bende çığlık atmaya başlamıştım. Arkamı ayıya dönüp koşmaya başladığımda ayının arkamdan koştuğunu belli eden çalıların hışırdaması bana giderek yaklaştığını gösteriyordu.
Küçük çalıların üstünden atlayıp koşmaya başladığımda ayağımın kalın bir şeye takılmasıyla yüz üstü yere düştüm ve yuvarlanmaya başladım.
Hızla kendimi toparlamaya çalışarak yattığım yerde doğrulduğumda ayı bana doğru kükredi. Öylece durmuş bana yaklaşan ayıya bakarken bir anda soldan bir ayı ona doğru atladı ve onu benden uzaklaştırmaya başladı. İkisi de birbirine kükrediğinde kahve ayı bir anda pençesini karşısındaki ayının kafasına vurdu. Bu darbeyle diğer ayı geriye sendelese de biraz geriledi ve bir yay gibi bulunduğu yerden ileri atıldı ve karşısında ki ayının sütüne atlayarak pençelerini onun boynuna koyup dişlerini boğazına sapladı. Biraz sıkıp onu geriye itelemeye başladığında ayının boynundan kan akmaya başlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S Projesi
Ciencia Ficción#Bilim-Kurgu'da 8 Serinin ilk kitabıdır. K.A.O.S. projesinin tek amacı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı nesiller üretmekti. Kim bilebilirdi ki böylesine iyi niyetli bir projenin herkesin laneti olacağını? Dünya'nın tüm çocukları projeye...