Tucker'a bakarak "İlk nöbet benim. Geri kalanlarınız yemek bulabilir, odun toplayabilir." dediğimde Lena sıçrayarak Luke'un koluna girdi ve "Biz odun bulabiliriz."dedi. Gena ve Caleb ise" Bizde böğürtlen veya bua benzer şeyler bakarız. "dedi. Near ise" Bende tavşan ya da ona benzer şeyler ararım. "dediğinde Kikka gülümseyerek "Bende Alberto ile etrafı dolaşır, işe yarar şeyler var mı diye bakarım." dedi. Alberto bunun denmesiyle beraber hafif bir sırıtışla "Pekala o zaman. Görev dağılımı oldu." diyerek ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Rubby küçük sahil güvenlik kulübesine doğru ilerleyerek "Ben elimizde neler vad, onlara bakacağım." dedi ve kulübeye yöneldi. Tucker ise uzaktan bizi izliyordu. Sanki hâlâ Acwel'in saldırabileceğini düşünüyor gibi gözüküyordu.
Acwel'e dönerek "Nasılsın?" diye sordum. Şişeyi başına dikerken gözleri gözlerime odaklandı. Bir süre durduktan sonra şişeyi indirdi ve suyu yutarak "İpleri çözersen çok daha iyi olacağım." dedi. Gülerek "Yanlış hatırlamıyorsam sende ben bağlıyken, beni çözmemiştin." dedim. Bulunduğum imayı anlamış olacak ki gözlerini benden kaçırarak "Evet. Ama bu aynı şey değil. Sen taşıyıcıydın ve ben asker." dedi. Bakışlarımı devirip "Ben hâlâ taşıyıcıyım ve sende hâlâ bir asker. Bir şey değişmedi." dediğimde Acwel başını olumsuz anlamda sallayarak "Hayır değişti." dedi.
Yanına oturdum ve işaret parmağımı kumda dolaştırarak "Ne değişti?" dedim. Kollarını kucağına koydu ve kolunda ki dövme netleşti. Her kollarını oynatışında dövme de sanki canlıymış gibi hareket ediyordu.
"Askerken doğru tarafta olduğuma inanıyordum. Ama şimdi doğru tarafın hangisi olduğunu öğrendim. "
Başımı ona çevirdim ve" Kararını değiştiren şey ne oldu? " dediğimde başını sallayarak" Bilmiyorum. Belki... Bilemiyorum. Doğru olmadığı gerçeği içimi kemirmeye başladı. Tüm bu olanlar, taşıyıcıların gözlerine bakarak onları öldürmek, onlara sadist deneyler yapmak..." dediğinde cümlesini bölerek "Sadist deneyler derken?" dedim. Başını salladı ve düşünüyormuş gibi etrafına baktı. Sonra ise diyeceklerini toparlamış olacak ki derin bir nefes alarak "Özgür iradelerini engellemek; onları birer kukla gibi kullanmaya çalışmak, güçlerini çalmak, onların güçlerinin yönelmesi durumunda kullandığı uzuvlarını koparmak veya ameliyat ile kesmek gibi." dediğinde ben ona dehşet içinde bakıyordum. Midemde bir şeylerin hareketlendiğini hissettiğimde yüzümü buruşturarak "Ve sende bunlara sessiz kaldın." dedim. Omuz silkerek sadece "Evet." dediğinde başımı sallayarak yere uzandım.
"Peki ya kararının değişmesi neden? "diye sorumu yeniden sorduğumda o da yanıma uzandı ve bir süre bekledi. Tam ağzını açmıştı ki Tucker'ın sesini duydum.
"Süre doldu. Nöbet sırası benim." dediğinde ikimizde başlarımızı kaldırıp ona baktık. Doğrulurken "Neyden bahsediyorsun?" diye sinirle sordum. Umursamaz bir şekilde "Git. Ben başında duracağım." dediğinde Acwel omuz silkerek "Pekala." dedi. Bir süre ikisine de bakış attıktan sonra ayağa kalkarak Tucker'a "İyi nöbetler." diyerek ilerlemeye başladım.
Sahil kenarına doğru yürüdüm ve denizin ıslattığı, ıslak kumların üzerinde yürüyerek etrafıma bakındım. Denizin ucunda, güneşin hafif kızıla bürünmesi çok güzel gözüküyordu.
Sırtımı yere koyup denizin sesini dinlerken istemsizce esnemiştim. Son birkaç gecedir ne zaman düzgün bir uyku çektiğimi hatırlamıyordum. Rahatlamaya çalışarak gözlerimi kapadım ve derin nefesler almaya başladım.
~~~~~~~~§~~~~~~~
Bir anda derin bir jefed alarak yattığım yerde sıçradığımda neler olduğunu anlamaya çalıştım. Sanki boğuluyormuşum gibi hissetmiştim. Kendimi yerden kaldırmaya çalışırken zeminin kum değilde beton olduğunu fark edince başımı kakdırıp etrafıma bakındım. Buraya ne zaman gelmiştim?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S Projesi
Ciencia Ficción#Bilim-Kurgu'da 8 Serinin ilk kitabıdır. K.A.O.S. projesinin tek amacı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı nesiller üretmekti. Kim bilebilirdi ki böylesine iyi niyetli bir projenin herkesin laneti olacağını? Dünya'nın tüm çocukları projeye...