K.A.O.S Projesi

10

YaseminDkmeci
Yağmur şiddetli yağışına devam ederken Luke nefes nefese bana bakıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra ''Senin burada ne işin var?'' diye sordum. Suçlu bir yüz ifadesiyle ''Bir şey değil.'' dediğinde beni kurtardığı için teşekkür etmediğimi fark etmiştim. Yerde sürünerek kalktım ve üstümde ki ıslaklıkları elimle yok etmeye çalışarak ''Az önce kurtardığın için teşekkürler ama senin burada ne işin var? Evde olduğunu düşünüyordum.'' dediğimde elinde yeni fark ettiğim çakısını açıp kapatarak ''Şey evden kaçtım.'' demesiyle kaşlarımı çatarak ''Neden?'' diye sordum. Kafasını kaldırarak ''Seninle olmak istiyorum. O evde ben hep ezik birisiyim. Orada gerçekten yaşadığımı düşünmüyorum. Varlığım bile şüpheli. Sürekli bana bir hayvan muamelesi yapılmasından sıkıldım. Bende seninle beraber gelmek istiyorum. En azından bana saygılı davranan bir insanın yanında olmak istiyorum.'' dediğinde başımı yere eğdim. Bir Taşıyıcı'nın yanında sıradan bir insan.

''Bilemiyorum Luke. Bu biraz tehlikeli.'' dememle ''Bende bu şeylere katlanabilirim. Belki senin gibi nesneleri hareket ettiremiyor olabilirim. Belki pasif birisi olabilirim. Ama bende bundan var.'' diyerek kafasını işaret etti. ''Luke sanırım durumun ciddiyetini kavrayamadın. Zeka şu durumda ihtiyaç duyduğumuz ilk şey değil. Elinde olması gereken bir numaralı şey güç.'' dememle ''Kelly seninle geleceğim. Beni istediğin kadar başından at. Seninde gücün vardı ama orada ben olmasam ezilecektin.'' dedi. Sinirle derin nefes alarak elimi anlıma koydum. Bu bir şaka mıydı? Near'ı korurken şimdi korumam gereken ikinci bir kişi daha gelmişti.  ''Tamam Luke. Gel.'' dediğimde sırıtarak ''Tamam.'' dedi ve bana bakmaya başladı. 

''O çantada ne var?'' dediğimde kolumdan tutup beni peşinden çekmeye başladı ve büyük, geniş ve yaprakları sayesinde kuru olan bir ağacın altına girip yere diz çöktü. Çantasının fermuarını açmaya çalışırken ''İhtiyacımız olan şeyler aldım. Mesela bu.'' diyerek bir şişe suyu gösterdiğinde çantasının içine baktım. Elinden hızla çantayı çekip içini kurcalarken içindekileri incelemeye başladım. Bir pantolon ve bir T-shrit almış. Bir şişe su, birkaç konserve, bir ekmek, bir bıçak, iki ansiklopedi ve bir şişe meyve suyu.

 Meyve suyunu çantadan çıkarıp ona çevirdim ve ''Bu ne için peki?'' diye sorduğumda yüzü çok belirgin bir şekilde kızarmıştı. ''O benim için.'' diyerek elimden şişeyi hızla alıp çektiğinde ''Ne işe yarayacak?'' dediğimde çantasının içine tıkarken ''Gerildiğimde beni sakinleştiriyor.'' diyerek çantasının ağzını kapadı. Normalden çok daha hızlı nefes alıp veriyordu ve anlaşılan çok gerilmişti. 

''Yakınlarda bir kütüphane var. Oraya gidelim mi? Orası hem sessiz hem de yağmurdan korunabiliriz.'' diye sorduğunda öylece donmuştum. Tabi ya! Ben neden bunu hiç düşünmemiştim. ''Kütüphane!'' diye heyecanla konuştuğumda çantasını omzuna atıp ''Ne olmuş oraya?'' dediğinde ''Near. Tabi ya. Bunu neden düşünememiştim?'' diyerek koşmaya başladığımda Luke'da peşimden koşuyordu. Near kitapları seviyordu ve muhtemelen oraya gitmişti. Bunu neden önceden düşünmemiştim ki?

Yokuş aşağı koşarken bir anda birisinin bana çarpmasıyla ileriye doğru tökezlemiş ve yere düşmüştüm. Yerden kalktığımda ''Luke özür dilerim ayağım takıldı.'' dediğinde sinirle üstümü düzeltip yürümeye başladım. Yağmur azalırken etrafta ki askerlerin sayısı artıyordu. Bu demek oluyor ki meydana yaklaşmıştık. Askerlerden biri bizim bulunduğumuz sokağa girince Luke endişeyle yanıma gelip ismimi söylediğinde umursamadan ''Sakin ol.'' dedim ve yürümeye devam ettim. Asker bizi umursamadan yürümeye devam ettiğinde askerlerle dolu sokağa girmiştik. Lanet olsun...

Başımda ki kapüşonu yüzümü tamamen örtecek şekilde kapadım ve ilerlemeye devam ettim. Luke da elini cebine sokarak ilerlerken askerleri inceliyorum. İleride ki duvara yaslanmış ve iki kızla konuşan Acwel'i görünce durdum. Kahkaha atarak konuşmaya devam ediyor ve onlarla eğleniyor gibi görünüyordu. Elinde plastik kahve bardağı vardı ve bu soğukta görebildiğim kadarıyla dumanı tütüyordu.