"Multi media'da, Kelly karakterimizin nasıl hissettiğiyle, nesnelerin titreşimini nasıl algıladığıyla âlâkalı en yakın görsel var. İyi okumalar."
İleride bir dalın hışırtısını duyulduğunda o yöne başımı çevirdim. Hiçbir şey göremiyordum ama bir şeyler hâlâ hissedebiliyordum. Avuç içimi toprak zemine koyup iyice yere bastırdım ve o titreşimleri hissetmeye çalıştım. Bir anda tüm mekan mavi çizgilerle dolmuştu. Karanlığın içinde, hareket eden her şey mavi şeffaf bir ışıkla kaplanmış, hareket ettikleri her an, titreşimleri dalgalar halinde yayılmaya başlamıştı. Bulunduğum yerde yavaşça doğrulmaya çalışırken bir an dengemi kaybedip ileri tökezlesem de ayakta durabilmiştim.
Ağır adımlarla ilerlemeye başladığımda çok ileride ilerleyen bir grubun titreşimlerini hissettiğimde bu kişilerin aslında birkaç saat önce benim tarafımda olan grubumdu. Sinirle yumruk yaptığım ellerimi sıkarak o yöne ilerlemeye başladım. Görmeme engel olmuş olabilirlerdi fakat bu, hâlâ göremediğim anlamına gelmiyordu.
Ellerimi yavaşça ileri uzatarak yolumun üstündeki taşları itmeye başladım. Ağır adımlarla ilerlerken bu şekilde yürümeye alışmıştım bile birkaç adımın ardından. Biraz tökezlesemde, etrafımı gözlerimle görüyormuş gibi hissedebiliyordum. Sırıtarak sol elimle hâlâ arka cebimde duran silahımı yokladım ve adımlarımı hızlandırdım. Onların yanından geçersem mutlaka Tao ve diğerleri beni tehdit olarak algılayabilirdi. Ne de olsa görmemi engellemişti ve şu anda benim orada umutsuzca beklediğimi düşünüyorlardı.
Şu anda hepsinden intikam almak istiyordum ama ilk önce, o arabanın gerçekliğini kanıtlamam gerekiyordu. Ağaçların arasına ilerleyerek yeterince aramızdaki mesafeyi uzak tutarak, adımlarımı daha da hızlandırdım. Her adımımda dengemi daha iyi sağlıyor, titreşimler ile görüş alanım genişliyordu.
Rüzgâr biraz kuvvetlenince derin bir nefes aldım ve kapüşonumu başıma geçirip saçlarımı saldığımda ileride konuşmaları duymuştum. Konuşan kişilerin sesinden saniyeler içinde anlamıştım kim olduklarını. Near ve Tucker.
Konuşmalarını tam anlayamıyordum ama Near'ın ses tonundan hafif üzgün olduğunu anlayabilmiştim. Durup onlara doğru dönemde bir anda, onların beni nasılda bırakıp gittikleri, bana karşı durdukları geldi. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm ve adımlarımı biraz daha hızlandırarak onlardan uzaklaşmaya başladım. Eğer araçtakiler cidden asker ve avcı ise ne yapacaktım? Mutlaka bir plana ihtiyacım vardı fakat bunu tek başıma yapamazdım. En azından görme yeteneğim dahi olsa bu benim için büyük bir avantaj olurdu. Şu anda tek avantajım, bu titreşimler ile görebilmemdi.
Adımlarımı ritmik tutarak elimi, belimde duran bıçağıma attım ve belimden çıkartarak elimde tuttum. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyordum ama elimde olması güvende hissetmemi sağlamıştı. Derin bir nefes alarak açıklık olan yola ilerlemeye başladım. Eğer bir araba geçerse mutlaka buradan daha kolay hissedebilirdim.
Yola adımımı atar atmaz yanımdan yüksek sesle bir aracın, hızla geçmesi bir olmuştu. Korkuyla gerilediğimde ayağım, yerdeki çukura girmişti ve dengemi kaybederek sırt üstü devrilmeme neden olmuştu. Ellerimi yere koyarak destek alıp yeniden doğrulduğumda, aracın gittiği yöne dönüp elimi yere koydum. Aracı hissedebilirsem eğer, aracın içindekileri de hissedebilirdim. Değil mi?
Gözlerimi sıkıca kapayarak başımı yere eğdim ve odaklandım. Bir anda sanki elimin altında bir ışık topu belirmişti. Bu ışık topu, bir yaydan fırlayan ok gibi bir anda ileri fırladığında başımı yavaşça hareket ettirdim. Bu çok tuhaf bir şeydi. Ben başımı hangi yöne hareket ettirirsem ışık süzmesi o yöne ilerliyordu. Biraz daha hızladırarak ileride hızla ilerleyen araca yönelttim. Sanki tüm mekan gri bir örtü ile kaplanmıştı ve benim ışık topum, bu gri tabakayı yavaşça aydınlatarak bunları görmemi sağlıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S Projesi
Science Fiction#Bilim-Kurgu'da 8 Serinin ilk kitabıdır. K.A.O.S. projesinin tek amacı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı nesiller üretmekti. Kim bilebilirdi ki böylesine iyi niyetli bir projenin herkesin laneti olacağını? Dünya'nın tüm çocukları projeye...