K.A.O.S Projesi

30

Herkes karşımda dizilmiş bana bakıyorlardı. ''Açıklama yapmadan önce bana en son ne olduğunu anlatmak isteyen var mı?'' dediğimde Acwel elini kaldırıp ''Çocuk senin içinde ki ruhunu emiyordu. Ve sen çığlık atarken, çocuk bundan zevk alıyordu. Eğer ben bir şey yapmasaydım orada ölecektin.'' dediğinde Near başını sallayarak ''Evet. Yerdeki tahtalardan birisini alıp çocuğun kafasına vurduğunda sen çoktan bayılmıştın. Bir şeyler mırıldanıyordun. Ama ne yaptıysak uyanamadın.'' dedi ve bir tepki bekledi. Gözlerimi kırparak ''Tamam ruhumun hala içimde olduğunu bilmek güzel ama sen benim ruhumu içtiğini nereden bildin?'' deyip Acwel'e döndüğümde yüzü kıpkırmızı olmuştu. 

''Acwel?'' dediğimde Acwel ağırlığını diğer ayağına verdi ve ellerini ceplerine sokarak ''Çünkü kaçırılan tüm taşıyıcılar benim kontrolümden geçiyor. Her birinin bilgilerini hazırlayıp onların götürülmesi için dosyaları hazırlayıp laboratuvarda çalışan kişilere veriyordum.'' dediğinde Tucker hemen arkasından ''Harika. Bizden sakladığın başka bir şey var mı Bay Gizli.'' dediğinde Acwel Tucker'a bakış attıktan sonra ''Aslında var. Getirilen taşıyıcıların zayıf olanları, ya da yaşı küçük, güçlerinin gereksiz olduğu düşünülen taşıyıcıları başka bir yere gönderiliyordu.  Bir ay dolmadan beni oradan uzaklaştırdılar çünkü benden şüphe duymaya başlamışlardı. Fakat alabileceğim kadar bilgiyi almayı başardım. Götürülen diğer taşıyıcıların üstünde deney yapıyorlardı. Bazı taşıyıcılar, deneyin sonucunda değişmeye başlıyorlardı. Daha fazla saldırgan, daha sinirli ve agresif oluyorlardı. Ve gördükleri her şeye saldırma istekler oluyordu. Genelde bu askerlere karşı ama birkaç sivilde zarar görmüştü. Bu değişen taşıyıcılar normalden daha fazla güçlü oluyorlar ama aynı zamanda daha hassaslar. Sivri olan her şey onlara zarar verebilir. Yani en azından zarar verebilirdi. Orada son çalıştığım gün, değişen başka bir taşıyıcıyı bulup öldürmek istediklerinde taşıyıcı öyle hızlıydı ki on askerden üçü yaralandı. Mermilerden kaçmayı başarıyordu ve üstüne tüm şarjörü boşaltmalarına rağmen vuramadılar. Taşıyıcı en son bir ağ ile yakalanacaktı fakat ağın olduğunu fark etmişti. Son çare ise bayıltıcı gazdı. Bunu deneyecekleri gün, ne yazık ki beni oradan uzaklaştırdılar. Ve başka bir şey daha var. Bir iğne.'' dediğinde Luke elini beline koyup ''Ne gibi bir iğne?'' dedi ve gözlerini kısıp Acwel'i izlemeye başladı. Acwel başını yer eğdi ve ''İğne taşıyıcıların güçlerini sonsuza dek yok etmek için tasarlandı.'' dediğinde etrafta bir ölüm sessizliği oluşmuştu. 

Hiç kimse kendi yeteneğini kaybetmek istemiyordu çünkü bu deney bizi ailelerimizden uzaklaştırıp yeni bir yaşama itmişti. Artık yeteneklerimizle bütünleşmiş, onsuz yaşayamaz olmuştuk. Şimdi bu iğne ise, deneyden sonra ki yeni yaşamımızı da bitirecekti. 

Birisi omzuma dokunduğunda korkuyla yerimden sıçramıştım. Sonunda kendime geldiğimde Near bana bakıp ''Kelly bize nolduğunu anlatmanın zamanı geldi.'' dediğinde başımla onaylayıp ''Evet şimdi size bugün ki planımızı anlatacağım. Bugün ki görevimiz bir kaçırma.'' dediğimde bir anda herkesten farklı bir ses yükselmişti. Ellerimi kaldırıp ''Lütfen hepinizi aynı anda dinleyemem!'' dediğimde Caleb hızla elini kaldırıp ''Ne kaçırması?'' dediğinde ''Bu deneyklerin ilk günü, aşı vurulurken karşıma çıkan birisiyle ilgili.'' dediğimde Tacker ''Ne yani bir taşıyıcıyı başkasının elinden mi kurtaracağız?'' dediğinde başımı sallayıp ''Evet ve-'' devam etmeme fırsat bırakmadan Tacker itiraz etmeye başlamıştı bile.

''Ne yani? Bu aşı ortaya çıkmışken yaşamlarımızı tehlikeye atmamızı mı bekliyorsun!'' dediğinde sinirle derin nefesler almaya başlamıştım. Tam ağzımı açmışken Alberto ''Senin derdin ne dostum?  Bırak da konuşsun. Mutlaka bir açıklaması vardır.'' dediğinde Tucker sinirle ''Ben senin dostun değilim. Ve bu intihar görevine gitmiyorum.'' diyerek Alberto'yu omuzlarından ittip arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Alberto ise  biraz geriye gitmişti. Alberto'nun aniden alaylı yüzü asıldığında kollarını iki yana açtı. O sırada bileklerinde ki bıçak belirdiğinde Alberto Tacker'ın üstüne yürümeye başlamıştı.