27

6.9K 788 408
                                    

Kollarımı önüme atıp kendimi mermilerden korurken başımı eğip arkama baktım. Herkes çığlık atarak saklanmaya çalışıyor, kendilerini koruyabilmek için saklanacak yerler arıyorlardı. Tucker biraz ileride kanatlarını yavaşça açmaya başlayıp  kanatlarını gerince ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.

"Ona zarar verme! Ne olduğunu anlamalıyız! " diye bağırdığımda bir an gözlerime baktı ve sanki bir şey arar gibi donakaldı ve ardından da gözlerini sıkıca kapatıp, vazgeçmiş olacak ki diğerlerine dönerek, kanatlarının altına alarak onları korumaya çalışıyordu.

Merminin vızıldayan sesi sonunda kesildiğinde neler olduğunu anlamak için önüme döndüm. Bir an Acwel'in bana uzanan kolları vardı, bir an ise Acwel ellerini boğazıma dolayıp kum tepelerinden yuvarlanıyorduk. Sırtımı kumlara çarptığımda Acwel üstüme çullanmıştı ve yuvarlanmaya başlamıştık. Boğazımdaki ellerinden kurtulmaya çalışarak bir elimi onun ellerinin üstüne koysam da parmakları boğazıma sıkıca kenetlenmişti ve açılmaya pek niyeti yoktu. 

Hala yuvarlanırken sonunda tırnaklarımı Acwel'in yüzüne atıp, tırnaklarımı geçirdiğimde bağırarak yüzünü geriye çekmiş fakat boğazımdan ellerini bir an olsun ayırmamıştı. Sırtım sonunda kumların üstüne düşünce, o da üstüme atlamış ve üstüme oturup, ellerini boğazıma bastırmaya ve hatta tüm vücut ağırlığını boğazıma vermeye devam ediyordu. Hırıltılı nefesler alarak "Acwel. Benim. Kelly." diye zorlukla konuşsam da öfkeyle gözleri parlıyordu ve beni öldürmeye kararlı gibi gözüküyordu. 

Bacaklarımı onun altında hareket ettirerek onu üstümden atmaya çalışsam da yapamıyordum. Tüm nefesim bitmişti ve nefes alamadığımdan korkuyla çırpınmaya başlamıştım. bağırmaya çalışsam da sesim çıkmıyordu.Bir elim hala onun elindeyken diğer elimle geriye kaymaya çalışıyordum fakat kımıldamıyordum. Bir an birisinin bize geldiğini görsem de bunun kim olduğunu ayırt edemeyecek kadar meşguldüm. Acwel'in soluk teninde siyah saçlar yüzüne dökülmüştü ve terden sırılsıklam olmuştu. Ya da bulunduğu suyun içinden çıktığı gibi gelmişti. Üstünde siyah bir atlet, altında ise kumaş bir pantolon vardı. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve koyu gözlerinde göz bebekleri kocaman olmuştu. O sırada fark etmiştim. Hemen şakağında küçük, toplu iğne başı büyüklüğünde siyah bir şey vardı. Ben ona bakarken Acwel sinirle ''Geber!'' diye hırladığında bir an her şey bitmişti.

Başımızda birisi vardı ve bir anda Acwel'e vurduğunda Acwel sanki otobüs çarpmış gibi geriye fırlamıştı. Boğazımda ki ellerin çekilmesiyle öksürük krizine girdiğimde, öksürüklerin arasından nefes almaya çalıştım. Her nefes alışımda boğazım acıyordu ve öksürmem bir türlü kesilmiyordu. Elimi boğazıma koyup yerde sağa dönüp sakinleşmeye çalışırken başımda duran kişiye baktım. 

Alberto önümde durmuş, yerden kendini kaldırıp kendini toplamaya çalışan Acwel'e bakıyordu. Alberto ve Acwel'in arasında ise deli gibi ikisine de hırlayan bir hayvan vardı. Endişeyle başımı Tucker'ın olduğu yöne çevirdiğimde Caleb, Ugo, Rubby, Kikka, Luke ve Tucker önümde ki üçlüyü izliyordu fakat Near ve Lena orada değildi.

Bir anda Acwel Alberto'ya koşmaya başladığında Alberto kollarını açmış bir şekilde bekliyordu. Anlaşılan o ki, Acwel'in hamlelerini okuyordu. Acwel sol kolunu kaldırdığında Alberto hızla öne eğilerek etrafında döndü ve bir anda Acwel'in arkasına geçerek boynuna sert bir şekilde yumruk attı. Acwel bir an yere yığılıp kaldığında çatallaşmış bir ses tonuyla ''Bayıldı mı?'' diye sordum. Alberto bana baktığında Acwel kollarını kaldırıp yavaşça yerden kalkarken ağzında ki kanı tükürdü ve öfkeli bakışlarını Alberto'ya çevirdi. Ben daha ne olduğunu anlamadan Acwel Alberto'ya doğru koşmaya başlamıştı. Alberto ise durmuş onu izliyordu. Bir anda ikisi de birbirlerine yumruk atıp, birbirlerini devirmeye çalışmaya başlamıştı. Acwel'in her darbesinden bir şekilde sıyrılan Alberto sağ yumruğunu Acwel'in sol kulağına vurduğunda Acwel bir an afallayarak sağa doğru sendeledi ve elini kulağına koyup ne olduğunu anlamaya çalıştı. Birkaç saniye içinde kendini toplamış olacak ki  yeniden Alberto'ya doğru yönelmişti. Alberto yeniden Acwel'ın hamlesini okumuş olacak ki geri geri giderken Acwel'in yumruklarından kurtuluyordu. Kendime gelince ayağa kalkıp onları izlemeye başladığımda Alberto yerde ki bir taşa takılmış ve sendeleyerek üç adım geriye gitmişti. Başını kaldırdığında ise bir anda Acwel'in yumruğu yüzüne inmişti. Yumruğun etkisiyle Alberto geriye fırlamış ve yere sertçe düşmüştü. Elini yüzüne koyup tam  doğruluyordu ki, Acwel ona doğru koştu ve başını yerden kaldıran Alberto'nun suratının ortasına sertçe bir tekme attı. Alberto yere yığıldığında Acwel ona doğru hızla koştu, elini onun boğazına koyup yere bastırdı ve yumruk atmaya başladı. "Acwel!'' diye tüm gücümle bağırdığımda tiz bir çığlık sesi yükselmişti. Başımı çığlığın yönüne çevirdiğimde dev bir kartal son hızla Alberto ve Acwel'e doğru süzülüyordu. Bir anda dev pençelerini öne doğrulttuğunda ,Acwel'in sırtında altı büyük pençe yarası açılmıştı. 

K.A.O.S ProjesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin