Sokakta koşan bir kendisi, bir de onu kovalayanlardan başka hiç kimse yoktu ve bu onun için süperdi. Nefes nefese uçuşan pelerinini arkaya attı ve tüm gücüyle ileri atlayıp çite tırmanmaya başladı. Sağ, sol, sağ, sol ve yukarı. Arkasındakilerin ona yaklaştığını duyabiliyordu.
Çitin tepesine ulaştığında kendisini diğer tarafa attı ve koşmaya yeniden başladı. Bu çit onları birkaç saniye oyalayarak kendisine zaman kazandıracaktı. Tıpkı şu ana kadar yaptığı antremanlarda ki gibi düzeni nefes alıp, o nefese uygun adımlar atarak koşuyordu. Tek yanlış hareketi, tek bir yavaş davrandığı an onun için muhtemelen yakalanmak demekti.
Virajı alarak sağa doğru döndüğünde hazır bir şekilde mermileri namluya verilen silahlarla karşılaşması bir olmuştu. Nasıl olmuştu da arkasında ki adamlar bir anda önüne geçmişti? Geri geri giderken geldiği yöne baktı. Ah bu şaka mıydı? Kendisinin tırmanarak geçtiği yerin birkaç metre uzağında bir boşluk vardı!
Karşısında ona silah doğrultmuş kişilerden bir tanesi ona doğru bir adım atıp ''Başında ki şapkayı çıkart ve ellerini havaya kaldır!'' diye bağırdığında ellerini yavaşça yukarı kaldırıp şapkasına dokundu ve yavaşça geriye attı. Saçları dağılmış ve yüzüne birkaç tutam düşse de karşısında ki adamlar sanırım gözlerinde ki nefreti görebiliyorlardı. Yavaşça elini indirirken belinde duran iki silahı hissettiği anda bir adım daha geri attı ve sırıttı. Karşısında az önce ona emir veren kişi ''Ellerini havaya kaldır!'' diye bağırdığında başını yavaşça kaldırıp onlara baktı ve hızla ellerini kaldırdı. Sıkıca tuttuğu silahlar açığa çıktığında askerlerin hamleleri bir anda okunmuştu. Sadece birkaç saniye içinde karşısında ki askerin ne yapacağını görmüştü. Asker silahının tetiğine bastığında kıvrak bir hareketle sağa koşup ard arda tetiğe bastı. Silahlarından çıkan mermiler bir anda görünüp bir anda yok olmuş ve askerlere tam on ikiden bir vuruş yapmıştı. İki asker de yere yığıldığında silahlarını indirdi ve beline sokup askerlerin üstünü aramaya başladı.
Bir telsiz, silah, bıçak, bir kutu ilaç, kimlik ve bir de küçük bir kutu. Kutuyu eline alıp çevirdi ve ne olduğunu anlamaya çalıştı fakat ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. yere atıp diğer askerin yanına gideceği sırada bir el, ayak bileğinden kavramış ve bir anda elektrik çarpmıştı. İrkilme ve acının arasından ileri bir hamle yapmış ve elden kurtulmuştu ama tökezlemiş ve yere kapaklanmıştı. Kurtulmuş olsa da ne yazık ki beyninin sanki birisi mıncıklıyor gibi hissediyordu ve kendisini odaklayamıyordu. Yerde emekleme pozisyonu alıp yere oturdu ve az önce ne olduğunu anlamaya çalıştı.
Sanki dünyayı üç farklı ekranda görüyordu ve bu üç ekranda birbirinden bağımsız hareket ediyordu. Elini başına koyup kendisine gelmeye çalışırken görüntü de birisinin ayağa kalktığını fark etmişti. Gözlerini kısarak hareket eden kişiye odaklanmaya çalıştığında, bir anlığına, sadece bir anlığına az önce öldüğünü sandığı ve üstünü aradığı asker ayağa kalkmıştı. Elini beline atacağım sırada hazırlanan namlu sesi ve gelen ''Silahları öne at!'' diyen sert sesle beraber başını kaldırdı. Asker sert bir şekilde bekliyor ve her an onu tam alnının ortasından vurmak için hazırda bekliyormuş gibi gözüküyordu. Sırtını duvara yaslayarak belinde ki silahlara attı ve öne doğru atıp bacaklarını kendine çekti. Görüşü hızla yerine geliyordu ve görüntüler belirginleşiyordu.
Botunda ki iki bıçağa baktı ve elini yavaşça botlarının kenarına sakladığı bıçağa uzatıp bekledi. Bir anda yine şimşekler çakıp askerin hareketlerini gördüğünde hiç beklemeden ellerini yaslandığı duvara itip kendini öne attığında botlarında ki bıçakları kavrayarak kollarını çapraz yapıp karşısında ki askere bıçakları fırlattığında iki bıçakta askerin akciğer ve kalbine saplanmıştı. Bu yaptıkları sadece birkaç saniye sürmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S Projesi
Science Fiction#Bilim-Kurgu'da 8 Serinin ilk kitabıdır. K.A.O.S. projesinin tek amacı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı nesiller üretmekti. Kim bilebilirdi ki böylesine iyi niyetli bir projenin herkesin laneti olacağını? Dünya'nın tüm çocukları projeye...