26

9.2K 845 1K
                                    

İşte karşınızda 3824 kelimelik bölüm. Bayağı bir uğraştım ama sonunda bitti. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumları unutmayalım.

Doktor bu dediğimle kaşlarını çatarak umutsuz bir şekilde "Ah bunu duyduğuma çok üzüldüm. En iyi askerlerimden birisiydi. Genç olmasına karşın neredeyse her yere girmesine izin vardı. Ama ölen için ağlanmamak gerek." dedi ve Near'ın boynunda ki tasmayı yavaşça çekti ve bir metal kutunun içine attı. Bu dediğiyle donup kalmıştım. Bu adam kendi çıkarlarını düşünüyor gibi gözüküyordu. Derin nefes alıp "Ne yani, onu kurtarmayacak mısın?" dediğimde muzip bir gülümsemeyle "Hayır. Kendimi tehlikeye atamam." dediğinde kendim patlamaya hazır bomba gibi hissediyordum.

"O, senin sefil işlerini yapsın ama sen onu kurtarma. Sen bir pisliksin." deyip kollarımı göğsümde birleştirdiğimde kısa bir kahkaha attı ve "Teşekkürler. Ama onu kurtarmayacağım. Eğer çok istiyorsan onu sen kurtarırsın." dediğinde "Tamam." demiştim bir an bile düşünmeden. Bunu dememle kaşlarını kaldırıp "Ah bu harika! Size o zaman birkaç silah verebilirim." demesiyle hareketlenmesi eş zamanlı olmuştu. Peşinden ilerlerken yanımda çocuk ve Ugo da vardı. Near da gelecekti ki elimi ona uzattım ve "Sen gelmiyorsun." dedim. "Hayır Kelly bende..." cümlesine devam etmesine izin vermeden "Gelmiyorsun çünkü senin Kikka ve Rubby ile gidip diğerlerini bulmanı istiyorum. Ve bende Ugo ve şu çocukla beraber Acwel'i kurtarmaya gideceğiz." dedim. Bir süre yüzüme baktıktan sonra başını onaylar bir şekilde salladı ve "Kendine dikkat et." deyip sarıldı. Gülümseyip bende ona sarıldım ve onu hızla bırakıp doktora döndüm. Elinde birkaç şey tutuyordu. Kemere benzeyen şeyi Ugo'ya uzatıp "Bu kemer senin. Duvarlara daha hızlı tırmanmanı sağlar. Ve bir yerden sarkmanı kolaylaştırır. Sadece tokaya basman yeterli." dediğinde Ugo hayranlıkla alıp beline taktı ve "Teşekkürler." dedi. Sıradan bir kemerden çok daha kalındı ve çeliğe benziyordu. Üstünde ki desenler oldukça pahalı bir oymacılığa benziyordu ama sesimi çıkarmadan beklemeye başladım. Kikka'ya kıvrımlı iki küçük bıçak uzattı ve "Bunlar da senin. Küçük ve sevimli gözükür ama saldırırsan bir anda çoğalırlar. Bir saç teli kadar incedirler ve bir şeyleri parçalamanı kolaylaştırır." dedi. Kikka alırken sıra çocuğa gelmişti. Ona bakıp bir bilekliğe benzeyen kalın metal bir şey verdiğinde "Bunu bileklerine tak. Saldırmak istediğinde kolunu salla ve elini geriye at. Parmaklarından birkaçını kaybetmek istemiyorsan tabii." dediğinde çocuk sırıtarak "Çok havalı." deyip bileğine takıp yerleştirmeye çalıştı. Sıra bana geldiğinde bana sadece üç adet kulaklık verdi ve "Bunlardan biri sende olsun. Diğerlerini de Ugo ve diğer çocuğa verirsin. Bunlar iletişim sağlamanız için gerekli olabilir." dediğinde avucumda ki minik soğan zarına benzeyen şeyi aldım ve kulağıma  taktım. Bana sadece bunu vermesi çok saçmaydı. Bana da bıçak, silah ya da başka havalı şeyler vermesini beklemiştim. 

Near'a gelince ona da bir kazak vermişti. Near kazağa bakıp "Bu da ne? Onlara silah veriyorsun ama bana kazak mı verme gereği duydun? Onlar kendilerini savunsun ama ben ölürken sıcak mı hissedeyim?" diye sinirle homurdandığında doktor, masadaki silahı aldı ve Near kazağı önünde kaldırıp bakarken Near'a ateş etti. Doktora yapışıp ellerimi adamın bileklerine dolayıp yere çarptığımda nefes nefese "Sakin ol onun bir şeyi yok, bak." dediğinde Near'a baktım. Kazağa mermi yapışmış, ezilmişti. Near bunu fark edince kazağı hızla üstüne geçirip "Bu da iş görür." dedi ve üstünde düzeltti. Doktoru bırakırken bir şey demeden ondan uzaklaştım ve "Haydi yapmamız gereken bir görev var." dedim diğerlerine ve onlara baktım. Hiç kimse itiraz etmemişti. 

Kapıya yöneldim ve Near, Kikka ve Rubby ile sola, otoban yoluna giderken ben, Ugo ve çocukla beraber sağa, bir araç almaya yönelmiştik. Önümde ki jeep'e yöneldim ve elimi, kapının kilit mekanizmasının üstüne koyup çevirdim. Kapı açıldığında sürücü koltuğa binip diğerlerine baktım. Çocuğun bu çalıntı arabayla sorunu yokmuş gibi gözükse de Ugo rahatsız olmuş olacak ki "Bu çalıntı." dedi. Ona bakıp "İşte bu yüzden hemen buradan gitmeliyiz." dediğimde Ugo hala duruyordu. "Ugo. Lütfen. Acwel'i kurtardıktan sonra sana söz veriyorum arabayı geri bırakacağım." dedim. Bu dediğimle tatmin olmuş olacak ki arabanın arka koltuğuna geçti ve emniyet kemerini taktı. Dürüst olacağım. Değil bu arabayı geri getirmek hayatta kalacağımızı bile düşünmüyorum. Ama eğer olur da hayatta kalırsak, bu araba basit bir hurda yığınından başka bir şey olmayacaktı. 

K.A.O.S ProjesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin