Arama yavaşça sisin arasında kaybolurken, sürücü koltuğunda oturmuş, saçı at kuyruğu olan, üstünde beyaz gömlek, altında ise mavi kot pantolon olan kadın dikiz aynasından bize bakmaya başladı. Kemikli çerçeve gözlüklerinin ardında ki yeşil gözleri gözlerimi bulduğunda gülümsedi ve ''Sanırım bugün ki hava durumunda kar fırtınası yazmıyordu. Yazın ortasında.'' dediğinde bakışlarımı Caleb'a çevirmiştim. Caleb ise yüzü kıpkırmızı olmuş bir şekilde Gena'ya sarılmış, onunla ilgileniyordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi ''Onlar Gena'nın canını yakıyordu.'' dediğinde ağzımın kenarında ki kanı kolumla silip ''Onlar hepimize saldırıp, canımızı yaktılar.'' dedim. Ve arkama yaslandım. Caleb beyaza yakın gözlerini, gözlerime dikti ve ''Onların, benim yeteneğimi yok etmeleri umurumda değil, hatta mutlu bile olabilirim. Ama Gena'ya dokunmalarına izin veremem.'' dediğinde sürücü koltuğunda oturan kadını yeniden hatırlamıştım.
Kadın aracı sürerken yavaşça sola dönerken ''Benim ismim. İsabella. Ve buraya beni getiren kişi de arkadaşınız, Tucker oldu.'' dediğinde Tucker'a bir bakış attıktan sonra ''Bunu nasıl yaptığını hala anlamadım. O genelde her şeyden şüphe duyan ve öldürmeye çalışan birisidir.'' dediğimde Tucker aceleyle ''Aslında onu da öldürecektim.'' dedi ve bana bakmaya başladı. Gözlerimi ona dikip gözlerinin içine baktığımda ikimizde kıpırdamadan bekliyorduk.
Sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki İsabella sonunda boğazını temizleyip ''Aslında aracıma benzin doldurmak için durmuştum. Sonra motorun çalışma sesine benzeyen bir ses duyunca neler olduğuna bakmak için geldim ve sevimli arkadaşınızla karşılaştım. Bana şu, kanatlarında ki bıçaklarla saldırdığında ona yardım edebileceğimi söyledim.'' dediğinde Tucker'a bakmayı kesip ''Ne gibi bir yardım?'' dedim. Kadın yeniden dikiz aynasından benimle göz göze geldiğinde ''Sizi kendi sığınağımıza götürebiliriz.'' dediğinde öne eğilip ''Ne sığınağı?''dedim.
Kadın tebessüm ederek ''Şu anda oraya gidiyoruz. Orası sizin gibilerin sığınağı, toplandığı yer. Orada büyük planlarımızı hazırlıyoruz.'' dediğinde Rubby kuşkuyla ''Neden sizi daha önce duymadık? Böyle bir sığınağın varlığından haberdar olmalıydık değil mi?'' dediğinde kadın üzgün bir şekilde ''Bizden ayrılma kararı verenler vardı. Onları, bizim yerimiz hakkında çocukları bilgilendirme karşılığında gitmeleri için özgür bıraktık. Ama ne yazık ki, hiçbirinden ayrıldıkları günden sonra haber alamadık. Son iki haftadır, yakalanma korkuları olduklarından dolayı, kimse ayrılmadı. O yüzden bilgilendirebilecek kimse olmadığından, benim gibi çalışanlar araçlarla sizleri aramaya başladık. Ve ben küçük bir grup buldum sanırım.'' deyip yola odaklandığında diğerlerine döndüm. Kadının anlattıklarından sonra herkes kendi arasında fısıldaşıyordu, Ugo'nun gözleri parlamıştı.
Tucker keyifle ''Bir daha da beni hiçbir şey yapmamakla suçlayamazsınız. Ne de olsa, az önce ayaklarımıza kurtuluşumuzu getirdim.'' dediğinde Kikka endişeyle ''Bu mutluluğu bölmek istememem ama bizi askerlerin araçları takip ediyor.'' dediğinde ayağa kalkıp, Kikka'nın yanına gidip, servis aracının arka kapısında ki camdan yola baktım. Gerçekten de iki tane askeri tank bizi takip ediyordu. Kikka korkuyla ''Şu yaptıkları şeyde ne?'' dediğinde bize doğrulttukları şeye baktım. Ucunda zıpkına benzeyen bir tür silaha benziyordu. Geri giderken ''Hoş muza gideceğini sanmıyorum.'' deyip onu da çektiğimde bir anda vızıldayan bir ses duydum ve kapının arka kapısından içeri bir ok ucu girdiğinde diğerleri de korkuyla ayaklanmıştılar.
Herkes ok ucuna bakarken kadın arkasına hızlı bir bakış attı ve ''O şeyden kurtulun!'' diye bağırdı. Tam ok ucuna ilerlemiştim ki hızla geri çekilmeye başladı ve ucu açıldı. Açık ucu kapıya tutunduğunda bir anda servis gürültüyle sarsılmıştı ve yavaşlamıştı. Ugo ''Neler oluyor?'' dediğinde kadın gaza yüklenmeye devam ederek ''Bizi yavaşlatıyorlar, bu sayede sizi yakalayacaklar.'' dediğinde Alberto koltukların altlarını kurcalayarak ''O oku arabadan kurtarmalıyız. Kesecek bir şey arayın!'' dediğinde diğerleri de koltukların altında ki kutuları incelemeye başlamıştı. Araçta ki kancayı izlerken Caleb'e bakıp ''Caleb kapıyı dondur.'' dediğimde diğerleri de bakıp ''Neden?'' demişti. Caleb'e bakıp ''Caleb hemen dondur şu kapıyı.'' dediğimde Caleb başıyla onayladı ve elini kapının üstüne koydu. Kapı, elini koyduğu yerden yavaşça donarken, dışarıda ki tankları izlemeye başladım. Tanklar geriye gidiyor, içinde bulunduğumuz serviste onlarla beraber gidiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.A.O.S Projesi
Science Fiction#Bilim-Kurgu'da 8 Serinin ilk kitabıdır. K.A.O.S. projesinin tek amacı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha sağlıklı nesiller üretmekti. Kim bilebilirdi ki böylesine iyi niyetli bir projenin herkesin laneti olacağını? Dünya'nın tüm çocukları projeye...