4.
Hayata sıfırdan başlamak dedikde aklınıza ne gelir? "0" rakamı mı? Veya başka bir şey? Benim aklıma kitabın ilk sayfası gelir. Neden mi? Çünkü ilk sayfalar sıfırdandı bizim için, kitabı yeni tanımaktı. Acı gelir aklıma. Çünkü acı sıfırdan başlar yıldızların sayısını ötüp geçerdi. Hiç bir zaman "hiç" kelimesi sıfır değildir. Çünkü "hiç" kelimesinde de bir başlangıç vardır. İşte ben şimdi dalgalı denizin kızgın dalgalarına karşı yelken açmıştım. Belki de zor olacaktı küçük kayığımla kızgın dalgaları yenmek. Belki de yolun sonunda pes edecektim. Kim bilirdi hayatın dengesizliği? Çalışmakla mı ayaklarımın üzerinde duracaktım? Hayır. İrademle! Ben kızgın denize karşı çıkıp hayatın acı dolu sayfalarını ezip geçecektim.
Çarşamba günü benim için hem uğursuz hem kötü bir gündü. Bugün kitabın ilk sayfalarını okuyacaktım. İş bulup hayatın acımasız kanatlarına sığınacaktım. Umut ediyorum ki güzel, tam bana göre bir iş bulurum. Mutfağın kirli penceresinden bahçenin güzelliğine bakıyordum. Zamanın nasıl geçtiğinden haberim bile yokken Aniela kapını dayanmadan vuruyordu. Bir melodi bitmeden diğeri geliyordu. Kapıyı açmakla Aniela'nın yere savrulması bir olmuştu. Ayağı kalkıp üzerini düzelttikten sonra nefes nefese konuşmaya başladı;
"Oh be kızım. Bir ara beyzbol sopasıyla bıçaklanarak öldüğünü düşündüm. Bir dahaki sefere zil çalmadan aç. Yoksa ölürsün canım!" bu hararetli konuşmasına bir kahkaha patlattım. Aslında şu 'Beyzbol sopasıyla bıçaklanarak ölmek' daha komikti.
"Tamam, tamam."
Aniela mutfağa gidip su içerken ben ne olur ne olmaz pasaportumu yanıma aldım.
****
Her yeri dolaşmıştık. Bakmadığımız yer kalmamıştı. Bazıları işçi aramadığını söyledimişti. Bazılarını da ben istemiyordum. Aniela artık yorulmuştu, ama bana belli etmiyordu. Aslında etmemeye çalışıyordu ama ben her şeyi anladığımdan bunu anlamam zor olmamıştı. Ahh bu özgüven...
Antika müzik aletleri satan bir mağazada eski bir piyano görmekle ona hayranlıkla bakmam bir oldu. Gerçekten güzel bir piyanoydu. Sadece kaça olduğunu merak ettiğim için mağazanın miskin duvarlarına kucak açtım. Fakat hiç kim yoktu. Başka bir kapıdan içeriye elini havluya sile sile masasına ilerleyen yaşlı amca görmemle gözlerimi ona çevirdim.
O, da beni fark edince gülümsedi."Buyurun güzel hanım. Ne istemiştiniz?" ince sesi kulaklarıma dolduğunda etkilendiyim piyanoyu işaret parmağımla göstererek; "Şu piyano çok güzel. Kaça?"
parmağımla gösterdiğim piyanoya bakarak gülümsedi. Ardından bakışlarını bana çevirdi yaşlı adam."O piyano satılmıyor. Değerli bir piyano." dedi. Tanrı aşkına girdiyim bütün mağazalarda sevdiğim bir şeyi sorduğumda ya 'Sizden önce sipariş edildi bayan' ya da 'Satılmıyor' diyorlar. Kafa sallamakla yetindim. Adam üzüldüğümü anlamıştı galiba. "Hoşçakalın" deyip mağazadan çıkmak istiyordum ki, yaşlı amcanın sorduğu soruyla topuklarımın üzerinde ona dönmem bir olmuştu.
"Gerçekten mi? " yaşlı amca bana iş teklifi etmişti. ' Burada işleye bilir misin ?' diye nazikçesine sormuştu. Neden işlemiyim ki? Antika müzik aletleri mağazasında kim işlemek istemezdi ki?
"Gerçekten. Hem ben artık gittikçe yaşlanıyorum. Birilerinin yardımına ihtiyacım var. Sen gibi hoş bir bayanı nereden bula bilirim.? Öyle değil mi?". Şu an çığlıklarla birlikte birilerine sarılmak istiyordum. Aniela neredeydi? Aha iyi insan lafın üzerine düşer derler ama Aniela'nın iyi insan olduğuna şüpheleniyordum. Aniela müzik aletleriyle dolu mağazaya hayranlıkla bakarak bana yaklaşıyordu. "Aniela sanırım bir işim var." Aniela bana şaşkınlıkla baktı. "Burada? Bu muhteşem mekanda mı çalışacaksın? Harika bir haber! İnanılmaz! Hatta dur. Gel buraya " sevindiğinde ne yapmadığını bilmeyen canım arkadaşımla sarıldık."Yavaş ya! Boğuluyorum!" kahkahalar atarak amcaya baktım. Elimi uzatarak "Ben Mersa" adım İtalyanlara zor geliyordu. "Lorenzo diye bilirsiniz."
"Tamam bende -"
"Albertino ba- Ahh tamam amca şu keman-" beni görünce durdu. Mal mal sırıtan Stefano beni görünce yüzü düştü. Doğru çocuğa babasından emir yedirmiştim. Bir elinde keman diğer elinde arşe* (*Keman yayı.*) tutmuştu.
Bu neden Albertino baba demek istedi? Yaşlı adamın ismi Albertino mu? Yuh! Genç ismi o ama! Gelecek nesillerin yakışıklılarının ismi o. Yaşlı amca sen ne yaptın?
"Stef... Olmadı böyle. Sana sert çalma demiştim". Adını Stefano dan öğrendiğim Albertino amca kemanı eline aldı ve önceden havluyla elini sile sile çıktığı odaya gitti. Biz ise sessizce bir birimize korkunç bakışlar atıyorduk. Aniela bundan sıkılmış olmalı ki, derin nefes aldı.
Sessizliği bozan Aniela oldu.
" Mersa... Albertino amca geldiğinde sorarsın ne zaman işe başlayacaksın diye." yeri miydi Aniela?
"İşe başlamak?" Stefano kaşlarını kaldırarak söylediği şeye gülmemek için dudağımı ısırdım. Söylediği şeyi o kadar farklı seslendirmişti ki, Aniela bile kahkahasını tutamayıp kahkahalar atmıştı. Stefano ise ona ters ters bakmıştı.
"İşe başladım. Burada" dedim. Lanet olsun sesim güler gibi his ettiriyordu. Kahkahalarımı içimde tutarsam böyle olurdu işte. Bir daha asla yapmayacağım.
"Kemanların tozunu aldığın zaman yukarıdan kafana gitar düşer. O kadar beceriksizsin. Albertino amcanın seni işe alacağına inanmıyorum"
"İnan evlat. Çünkü aldım"
Aniela anırmaya başladığında bende dayanamayıp bir kahkaha attım.
Albertino amca adamımsın!
_________________________________
Vote ve yorum bırakmayı unutmayın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elizabeth Tohumu #wattys2016
RomanceTımarhanenin tam ortasındaydı. Ay ışığı pencerelerden sızıp mermer zeminde parlıyordu. Elizabeth Tohumuna kurban olan adamsa küçük adımlarla yürüyordu. Tımarhanenin bahçesine çıktığında küçük hovuza takıldı gözleri. Hovuzda tek Kuğu kuşu. Gözlerinin...