14.Bölüm

500 244 92
                                    


14.

“Latince değil!” İngiliz profesör Con Nabs  açıkça fikrini bildirdi. Meşhur İtalyan ismini taşıyan Lo Nigro Rossi*, onun fikrini aksini düşünüyordu; “Rus, Rusça!” Ventimiglia Marino, her iki kişinin fikrine karşı çıkaraktan onları kaba bir şekilde reddetti; “Baylar, ikinizde yanlış söylüyorsunuz! Bu ne rus, ne deki latin!”

Gazetenin hangi dilde olup olmaması Stefano'yu deli gibi sinirlendiriyordu. Belki de “profesör” lakabıyla giden kişilerin bu dilin hangi dil  olduğunu bilmemeleri. Sinir Stefano'nun kırmızı kanını ele geçirmiş gibi gözüküyordu. Her kızdığında gözlerini kıyması sinirinin habercisiydi. Islak dilini dudaklarından geçirip ters ters “profesör ”lere baktı. Bu bakışlardan daralan Lo Nigro Rossi İtalyanlara has bir şekilde fikrini bildirmekten vazgeçmedi. O, yeniden tekrar etti;

“Harfler Rusça yazılmaktadır bay Stefano De Luca. Fakat okunuş farklı ve anlaşılmazdır. Asla ve asla Latince de değildir.” fikrini net bir şekilde dile getiren Lo Nigro Rossi bakışlarını herkesin, o cümleden, benim üzerimden geçirerek fikrini onaylamamızı dile getiren göz kaş hareketleri yapıyordu. Latince veya Rusça olmadığını bilmiyordum ama rus harfleriyle yazıldığı göz önündeydi. Peki neden Livorno  Diller Üniversitesinin en iyi Rus dilini bilen öğretmenlerden biri olan  Lo Nigro Rossi, bu gazeteyi anlamıyor veya kendisini anlamazlığa vuruyordu? Sonuçta Stefano onunla “şirin dille” yani, cebine para basarak konuşmamıştı.

İngiliz profesör Con Nabs ve Ventimiglia Marino sessizliği seçmiş, oturmuş gazeteyi baştan aşağı bakıyordular. Stefano sabırsız bir kişiliğe malik olduğundan bu gazetenin hangi dilde olduğunu öğrenmek için en iyi “profesör”leri evime davet etmişti. Salonun büyük bir kısmını kaplayan beyaz örtülü masanın etrafına sarılmış, gazetenin gizli hazinesini açığa çıkartıyorduk. Aslında “çalışıyorduk” desek doğru ve iyi olurdu. Bu gazete sadece Stefano merak duymuyordu. Benimde dikkatimi kendisine çeken gazetenin sırrını öğrenecektik. 

Con Nabs düşünceli düşünceli sırtını sandalyenin geniş arkasına yasladı. Herkes sessizliğini koruyor, beyninde çekişmeler veriyordu. Bu özel sessizliğe son veren Con Nabs konuşmaya başladı;

“Öncelikle bay Stefano De Luca bu gazete rus harfleriyle yazıldığına bakmayarak rus diliyle alakadar değildir. Sadece harfler okşar olduğundan biz gibi insanlar bunu anlamıyoruz. Bu hangi dil ise çok eski bir dil. Ve artık kullanılmıyor olabilir. Fark ettinizmi bilmiyorum ama, gazetenin 23 sayfasının kırmızı kalemle yazıldığı yer Rusça olmaktadır.” gazeteyi geniş masaya koyup bütün dikkati kendisine çeken Con Nabs'sin konuşmasını bölen Lo Nigro Rossi fikrini bildirdi;

“Evet, evet, bu Rusça yazılmaktadır.”

“Siz ne düşünüyorsunuz bay Ventimiglia Marino?” Stefano'nun imali sorusunun altında kalmayan Marino böyle cevap verdi;

“Büyük Kafkas ülkelerinin dillerinin biri olabilir. Biz biliyoruz ki, SSRI demek olar ki, bütün Büyük, Küçük  Kafkası ele geçirmişti. Tabi şimdi SSRI parçalandı fakat bazı ülkeler onların elifbasından kullanıp biraz daha üzerinde oynamış olabilir.” sessiz kaldığına bakmayarak akıllı bir düşünceye malik olan Marino'nun cevabını seven Stefano'nun dudakları kıvırdı.

“Siz haklısınız Mister Marino fakat hangi bir ülke kendi elifbasının olmamasını ister ki? SSRI bittikten sonra mutlak müstakilliğe kavuşmuş ülkeler kendi dillerini açıklayabilirler.”
Con Nabs düşüncesini ortaya attı.

“Gürcistan olabilir mi?” Stefano SSRİ-ye dahil olan devletlerden birini sunmuştu. Bildiğimiz gibi SSRI 15 ülkeden ibarettir. Bu fikrimi açıklamak konusunda dakik karar verip söze başladım;

Elizabeth Tohumu #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin