Not defterini düşmemesi için dik koydum ve devam ettim:
- "Şam ağaçlarının altında bir kızıl gül bitmişti. Kış olduğuna için kızıl gül yapraklarını kaybetmişti, yeşil şam ağaçlarının yanında çılpag* görünüyordu. Bunu gören şam ağacı ona:
"Sen nasıl da çirkinsin. Bir bana bak yemyeşilim. Çocukların en sevdiği ağacım. Beni evlerde al-elvan oyuncaklarla süslüyorlar."Kızıl gül derin bir "ah" çekti. Fakat sessiz kaldı.
Kış gitti, yerini yaza bıraktı. Bütün ağaçlar öz yeşil donunu giyindi. Kızıl gül de. O, sadece yeşil bir don giymedi. Üzerindeki kırmızı gülleri bakanları aklını alıyordu. Herkes onun daha yakınından geçip, kokusunu kokluyordu. Herkesin dilinden ise bu sözler çıkıyordu: "Çok güzel kokuyor. Ah..."
Kızıl gül kıştan beri küskün olduğu şam ağacına yüzünü çevirip dedi: "Sen diyordun ki , insanlar seni rengarenk oyuncaklarla süslüyor. Evet, seni yalancı oyuncaklarla süsleyen insanlardır. Beni ise güzel kokulu, rengarenk süsleyen Tanrıdır. Bunlardan hangisi güzel süslüyor?” derin bir nefes alıp bakışlarımı Carolina'ya çevirdim.
"Sence bunlardan hangisi güzel süsler Carolina?" Stefano'dan farklı göz rengi, farklı bakışa hakim olan gözlerini benimkilerle kavuşturdu. "Tanrının ki,- dedi- Çünkü, Tanrı güzel kalpli ve o her şeyi güzel yaratıyor."
"Afferim.. Güzelim." ellerim ister istemsizce sarı saçlarına kaydı. Başını göğüsüme yaslayıp, yumuşak saçlarını okşadım. Bir ses bizi bu andan kurtarmıştı.
"Güzeldi.." bunu Stefano söylemişti. Dudaklarım kıvrılmıştı. Bakışlarımsa onun gözleriyle bütünleşmişti.
*Çılpag - Üzerinde hiçbir şey olmayan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elizabeth Tohumu #wattys2016
RomanceTımarhanenin tam ortasındaydı. Ay ışığı pencerelerden sızıp mermer zeminde parlıyordu. Elizabeth Tohumuna kurban olan adamsa küçük adımlarla yürüyordu. Tımarhanenin bahçesine çıktığında küçük hovuza takıldı gözleri. Hovuzda tek Kuğu kuşu. Gözlerinin...