23.Bölüm

78 18 23
                                    


23- Kararı bilinmeyen güller mahkemesi

Bahçede güneşe doğru boyun eğmiş güllerin kokusu saçılmıştı her tarafa. Toprak yeni yeni uyanıyordu şafaklar altında. Sabahın kokusu vardı bulutların getirdiği. Huzur veren narin çiçeklerin parıltısı eşsiz kalırdı güneşin etrafında. Derin nefes vermiştim sarmaşıklara su verirken. Daha çok büyüsün sarmaşıklar. Sarılsın evime, kışta ısıtsın yazda soğutsun. Pencereme kadar sarılsın.

Bütün ağaçlar ve çiçekler doyunca su içmişlerdi. Şimdiyse derslerimin başında durmam gerekti. Komşunun bahçesine arka çevirmiş bankta oturmuş kitaplarımı sayfalıyordum. Ta ki, Stefano'nun sırtında çanta bana doğru koştuğunu görür görmüz. Sıkıca sarılıp omuzumdan öptü derin nefes alarak.

"Parfümünden bile asalet yağıyor." kulağıma fısıltısı kemanın ince telleri gibiydi. Benden ayrılıp gülümsemesini sundu. Güneşin altında gülüşü şafakları eritiyordu. Kokusu gülleri mahkemeye davet ediyordu. Saçımdan bir tutam kulağımın arkasına vermişti. Parmak uçları tenime deyince titreyen vücuduma söz geçirememek vardı birde.

"Okuldan beni kaçırtıp eve getirmenin maksadı ne?"

Zor kurtulmuştuk üniversite koruyucusundan. İsmini bile unutuyorum güvenlik görevlisinin. Neyse ki, Stefano tembih etmişti görevliyi, babasına ağzından bir şey kaçırmaması için. Söz veren görevliye karşılığı olucaktı elbet. Anlaşma kurmuşlardı ben farketmeden. Sebebini bile bilmiyordum Stefano'nun neden beni sadece bugün bir yerlere götüreceğim diye heyacanlanmasını. Ne kadar çok sormuştum israr etmiştim ama, olmuyordu.

"Gün boyu gezip eğlendikten sonra teşekkür ediceksin ama."

"Söylemiyorsun ki... Nereye gideceğiz, ne yapacağız, neden-"

"Gidince, yapınca görürsün." söyledikleri yine başa sarpıyordu. Bıkkınlıkla verdiğim nefesi umursamayaraktan arkasını dönüp eve doğru yürüdü. Eliyle onu takip etmemi söyleyip kapıyı açtı.

"Yapınca kelimeside çok garip çıkıyor gibi..." söylediklerimi kendim bile duymamışken onun duymamasına sevindim. Sonra benimle dalga geçeçeğine emindim. Rüzgar tenime dokununca soğuk sardı bedenimi güneş hakimliğini kimseye vermemek durumundayken. Adımlarım onun attığı adımların toprak tanelerine değsin diye çabalarımın sonucu evde bulmuştum kendimi. Zordu onun bastığı yerlere basmak, her adımına hayran kalmak.

"Hazırlan bak seni nerelere götüreceğim. Böyle saraylar, balolar, davetler, şelaleler..." şımartmak Aniela'nın işiydi. Ne ara Stefano Aniela'ya katılmıştı? Gülümseyip odama gitmiştim. Arkamdan seslenen koltukta yalnız bıraktığım Stefano ise bağırarak devam etmişti. "Gülme öyle, bataklıkta yüzüyormuşum gibi hissediyorum."

Hazırlanmak kolaydı benim için. Beş dakikaya hazır sayılırdım. Kapının çalışına cevabım olumlu olduğuna rağmen geç açılmıştı. Stefano olduğuna emindim ama neden cevabımdan sonra hala açmadığına şaşırıyordum. "Gözlerini kapa, geliyorum."

Dediğini yapıp "Kapadım, gel" diye hemen söylemiştim. Yine bir şeyler karıştırıdığına emindim. Keşke bilseydim kafasından geçen hayalleri, düşünceleri. Kapının kapanma sesini duymuştum avuç içimin terlemesine imkan yaratırken.

"Ellerini kaldır göğüz hizana sonra aşağıya doğru serbest bırak."

Dediğini harfi harfine yapmıştım. Havada duran ellerimi yumuşak, kokusu burun deliklerimi yaran güllere değmişti. Gözlerimi açmak istemiştim. Lakin pamuk gibi parmak uçlarını gezdirdi göz kapaklarımın üzerinde. Gül kokulu nefesini duvarlar içine çekerdi. Şimdi şahit miydi duvarlar? Konuştuğumuz her söhbeti duymuş muydu?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elizabeth Tohumu #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin